Lokmacı ve Anastasiadis’in ELAM sınavı
Lokmacı, sıradan bir sınır kapısı değildir. Lokmacı Kapısı’na, Yeşil Hattı ‘delen’ dokuz geçiş noktasından sadece biri olarak bakamaz, tarihsel açıdan taşıdığı önemi ve bu nedenle de yüklendiği sembolik değeri göz ardı edemeyiz.
Lokmacı, adanın ilk bölünme noktasıdır, 1963 yılında ilk barikatın çekildiği yerdir.
Bu nedenle de buradaki barikat bölünmüşlüğün simgesidir.
2008 yılında yoğun çabalar sonucunda Lefkoşa’nın kalbini yeniden birbirine bağlamasıyla beraber ise, yeniden birleşme umudunun da simgesi haline gelmiştir.
Bu nedenledir ki Anastasiadis hükümetinin, dört sınır kapısını çeşitli gerekçeler öne sürerek kapatmasının ardından, bu karara karşı çıkan Kıbrıslı Rumlar burada eylem yapmış ve barikatın açılmasını talep etmiştir.
Yine bu nedenledir ki güneydeki fanatikler, tüm sınır kapılarının kapatılması talebiyle, Lokmacı’da toplanmıştır.
Lokmacı’da bugün yeni bir eylem var.
Bu kez sadece barışsever Kıbrıslı Rumlar değil, aynı zamanda barışsever Kıbrıslı Türkler de Lokmacı’da olacak ve barikatın yeniden açılması için, bu kez birlikte ses yükseltilecek.
Kıbrıs’ta 2003 öncesine dönmek artık mümkün değildir.
Bunu talep eden küçücük bir azınlığın ayrılıkçı, çatışmacı tavrına teslim olmak, bu adada yıllardır, iğneyle kuyu kazar misali yürütülen birleşme ve barışma çabalarına vurulacak büyük bir darbedir.
Siyasetçiler sınır kapıları konusunda tavır üretirken, alacakları her türlü olumsuz kararın, toplumlar arası barış çabalarına tamir edilmesi zor zararlar verebileceği olasılığını göz önünde bulundurmak durumundadır.
ELAM’cıların ekstremist politikalarına teslim olmak, onların ‘gönüllerini etmeye’ çalışmak, aslında taksimi çağırmaktan başka bir sonuç üretmez.
Bu politikalara teslim olmanın taşıdığı bir başka risk ise, ırkçılıkla beslenen bu güruhun, Yunanistan’daki ‘yoldaşı’ Altın Şafak’ın Suriye’li mültecilere yönelik saldırılarının benzeri nitelikteki eylemleri, adaya da taşıyabilecek olmasıdır.
Türkiye’nin, 35 Türk askerinin İdlib’de yaşamını yitirmesinin ardından sınırlarını açarak, ülkedeki mültecileri Yunanistan sınırına sürmesiyle beraber harekete geçen Altın Şafak, mültecilere yönelik nefret eylemleri düzenliyor.
Irkçı örgütlenme son olarak, Sakız Adası’nda bir kampta kalan yaklaşık 6 bin mültecinin temel ihtiyaçlarını karşılayan yardım deposunu kundakladı.
Mültecilerin yoğunlaştığı Yunan adalarında, ‘bu daha başlangıç’ sloganları kol geziyor.
Mültecilerin yanı sıra, mültecilere yardım eden adalılar da saldırılardan nasibini alıyor.
Anastasiadis yönetiminin, benzer eylemleri adaya ithal etmemek adına da, ELAM’a yol verecek her türlü politik tavırdan uzak durması önemli.
Milliyetçiliğin milliyetçiliği beslediği gibi, şiddet de şiddeti besler.
Adanın bir yangın yerine dönüşmemesi için, her ne gerekçeyle olursa olsun, aşırı uçları besleyecek koşulların oluşmasına yol açacak her türlü siyasi manevradan, kaçınılması, hayati önem taşıyor.
Belki de tam bu nedenle, bugün Lokmacı’dan yükselecek barış sesinin, ELAM’ın ayrılıkçı sesini kat be kat bastırması gerekiyor.