Lüks Yaşam…
Güzel bir Pazar geçirmeniz dileğiyle…
Yeni yılın içerisinde bulunduğumuz bu günlerde, bazen hayretle bazen gülümsemeyle bazen ise şaşkınlıkla etrafımı izliyorum.
Sosyal medya ve paylaşım sitelerinde insanların durumları ve paylaştıkları konular
Güzel bir Pazar geçirmeniz dileğiyle…
Yeni yılın içerisinde bulunduğumuz bu günlerde, bazen hayretle bazen gülümsemeyle bazen ise şaşkınlıkla etrafımı izliyorum.
Sosyal medya ve paylaşım sitelerinde insanların durumları ve paylaştıkları konuları, fotoğrafları gördüğüm zaman ne diyeceğimi bulamıyorum.
Maalesef genç nesil aşırı bir tüketim nesline dönüştü. Maddiyata aşırı derece bağımlı, lüks ve marka özentisi içerisinde ve daha nereye kadar bunun böyle devam edeceği ise meçhul…
Bugün sabah Habertürk televizyon kanalında haberleri dinliyordum.
Lüks markalar üzerinde bir haber vardı. Fransızların ünlü yedi markası Türkiye’deki mağazalarını ziyaret etmek için gelmişler ve bu arada Habertürk muhabirinin sorularını yanıtlıyor;
Muhabir ilk olarak ünlü markaların CEO’sına lüks kelimesinin onun için ne ifade ettiğini sordu,
Verdiği cevap ilginç ve kanımca doğru olandı.
Lüks kelimesinin onun için ifade ettiği, kendisini iyi ve konforda hissetmesiymiş…
Daha sonraki sorularda ise özellikle gelişmekte olan ülkelerde aşırı bir marka ve lüks tutkusunun olduğu konuşuldu…
Ne kadar da doğru bir ifade kullanıldı,
Düşünün ki, bir çanta alıyorsunuz ama markasından ötürü değil, o çantaya baktığınızda kendinizi iyi hissettiğinizden dolayı…
Üzerine elinizi ve parmaklarınızı dokundurduğunuzda, derinin o yumuşak ve kadife gibi olan dokusunu hissetmek için…
Veya ham maddesi her neyse ona dokunduğunuzda, onu kullandığınızda kendinizi mutlu hissetmeniz gibi…
Sırf başkalarını etkilemek veya birilerine güç gösterisi olarak değil sadece kendiniz için…
Paranızın sizi kendinize daha iyi hissettirecek bir şekilde hizmet etmesi ne kadar hoş ve güzeldir…
Sırf daha konforlu olduğundan uçaklarda Business Class ile uçmak,
Sırf içerisindeki bileşimlerden ötürü pahalı olan, Duty Free Shop’larda bulunmayan, yüzünüze zarar vermeyen ve cildinize sürdüğünüzde daha hoş bir etki yaratan ürünler kullanmak…
Sırf daha lezzetli tatlar almak için iyi olan yerlerde yemek…
Sırf manzarasına baktığınız zaman size kendinizi mutlu ve iyi hissettirecek bir yerde bulunmak…
Siz siz olun paranızın kölesi olmayın,
Onu başkaları için değil, kendinizi size içten ve iyi hissettirecek, mutlu kılacak bir şekilde hizmet etmesi şeklinde kullanın.
O zaman sosyal medyada paylaşımlarınız daha samimi, daha mutlu, daha bir ayakları yere basan şeklinde olacaktır…
Bir şeyleri ve birbirinizi tüketmeden, bitirmeden tadına vararak yaşayın hayatınızı…
Sürekli bir yerlerde görünme, yeni şeyler almak için değil, bazen de sadece hiç bir şey yapmadan, size kendinizi iyi ve mutlu hissettirecek bir tarzda yaşayın.
Soluk almadan yaşamak, hızlı tüketim duyguları hayatınızdaki her şeyi çabucak tüketebiliyor.
Kimsenin sizin hayatınızın patronu olmasına izin vermeden, içerisinde bulunduğunuz hız ve sürati düşürün.
Kimsenin kölesi olmayın, paranızın bile…
Ona siz hükmedin…
Bakın ünlü Amerikalı işadamı ve hayırsever insan Warren Buffet ne diyor;
İhtiyacınız olmayan şeyleri alırsanız, en kısa zamanda ihtiyacınız olan şeylerinizi satarsınız…
Harcadıktan sonra kalanı biriktirmek yerine biriktirdikten sonra kalanları harcayınız…
Ve dürüstlük, samimiyet…
Çok pahalı bir armağandır, ucuz insanlardan bunu beklemeyiniz…