Lurucina’da yeni kazılar...
Kayıplar Komitesi’nin adamızın kuzeyinde ve güneyinde yürütmekte olduğu ve gerek 1963-64, gerekse 1974 kaybı Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar’ın gömü yerlerinin iki toplumlu kazı ekipleriyle aranmakta olduğu kazılar kesintisiz biçimde sürerken, Lurucina’da yeni bir kazı başlatıldığı öğrenildi.
Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi Kazılar Koordinatörü Arkeolog Gülseren Baranhan’dan aldığımız bilgilere göre, Lurucina’da iki “kayıp” Kıbrıslırum’un gömü yeri aranıyor...
1964 “KAYBI” İKİ KIBRISLIRUM...
Hatırlanacağı gibi iki Kıbrıslırum, Hristos Sokratus Yuannu ile Andreas Petru Goşşi (Üçşehitler) ile Lurucina (Akıncılar) arasında motosikletleriyle giderken 4 Şubat 1964 tarihinde bazı Kıbrıslıtürkler tarafından kaçırılarak Lurucina’ya esir olarak götürülmüştü. Altı ay boyunca bir evde esir tutulan bu iki Kıbrıslırum genç, sonra da öldürülerek Lurucina’da bilinmeyen bir yere gömülmüştü. Sözkonusu iki Kıbrıslırum gencin olası gömü yerleri hakkında okurlarımız uzun yıllar önce bazı bilgiler vermişler, Kayıplar Komitesi bu yerlerin bir kısmında bazı kazılar yürütmüş ancak herhangi bir sonuca ulaşamamıştı. Andreas Petru ve Hristos Sokratus Yuannu’nun aileleriyle yaptığımız geniş röportajlar da bu sayfalarda yıllar önce yayımlanmıştı.
Hristos Sokratus Yuannu’nun iki kardeşi, Kıbrıs Cumhuriyeti makamlarına karşı dava açarak bu davayı kazanmıştı. Sokratus’un ailesi, Güney Kıbrıs’ta açtığı ve Kıbrıs Cumhuriyeti makamlarını, “şahsın kaybolmasından sorumlu kişinin ceza alması için gerekli eylemlerde bulunmamakla” itham ettiği davayı kazanmış ve mahkeme, “Kıbrıs Cumhuriyeti makamlarının Sokratus’un dosyasının gerekli şekilde ele almadığı gerekçesiyle aileye 50 bin Euro tazminat ödemeye” mahkum etmişti.
Yıllar önce okurlarımız, bu iki “kayıp” Kıbrıslırum genç hakkında çok ayrıntılı bilgiler vermişler ve onların köy girişindeki kamışlıklarda, “Albolakko” denen bölgede gömülü olabileceğine işaret etmişlerdi. İlerleyen dönemde başka olası gömü yerlerinden de sözetmişler ve biz de bunları Kayıplar Komitesi yetkilileriyle paylaşmıştık.
Herhangi bir olaya karışmamış olan bu iki Kıbrıslırum genç, o dönemlerde iki tarafın da başvurduğu “birilerine karşılık başka birilerini kaçırma ve bunları değiş-tokuşta kullanma” güdüsüyle kaçırılmış ancak serbest bırakılmayıp bir evin banyosunda altı ay boyunca hapis tutulmuşlardı. Gençlerden birisinin mide sorunu vardı ve durumu ağırlaşınca hem onu, hem de yanındaki diğer genci öldürmeyi seçmişti bazı Lurucinalı Kıbrıslıtürkler. Yıllardır gömü yeri aranmakta olan bu iki genç için Kayıplar Komitesi şimdi de, Lurucina’nın Kıbrıslıtürk mezarlığı yakınında bir bölgede kazı başlatmış bulunuyor.
KAZILARDA SON DURUM...
Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi Kazılar Koordinatörü Arkeolog Gülseren Baranhan’dan aldığımız bilgilere göre, kazılarda son durum şöyle:
*** Stilli/Mutluyaka: 1974 kaybı bir grup Kıbrıslırum'un Korkuteli-Mutluyaka (Gaydura-Stilli) arası bir tarlanın kenarında gömülü olabileceği bilgisi üzerine daha önce de kazısı yapılan alana yakın bir noktada tekrardan başlatılan kazı çalışmaları halen devam etmektedir.
*** Afanya/Gaziköy: 1974 kaybı bir grup Kıbrıslırum'un bölgedeki eski ağılların arasındaki kuyulara atılmış olabileceği bilgisi üzerine başlatılan kazı çalışmalarına devam edilmektedir.
*** Atlılar/Aloa: 1974 yılında Atlılar toplu mezarındaki 37 Kıbrıslıtürk, Atlılar Köyü'ndeki Şehitliğe taşınmıştır. Atlılar şehitliğindeki kalıntıları kimliklendirmek amacıyla başlatılan kazı çalışmalarında halen daha dolgu toprak kaldırılmaya devam etmektedir.
*** Mora/Meriç: 1974 kaybı bir grup Kıbrıslırum'un Meriç köyünden akan dere ve teraslarına gömülmüş olabileceği bilgisi ile başlatılan kazı çalışmaları tamamlanmış, herhangi bir kalıntıya ulaşılamamıştır.
*** Lurucina/Akıncılar (askeri bölge): 1964 kaybı iki Kıbrıslırum'un iki tarla arasındaki ohtoda gömülü olabileceği bilgisi üzerine kazı çalışmalarına başlanmıştır.
*** Lapithos/Lapta: 1974 kaybı bir grup Kıbrıslırum'un Laptadaki eski L.A. Otel yanındaki efkalipto ağaçlarının altında gömülü olabileceği bilgisi üzerine başlatılan kazı çalışmaları tüm hızıyla devam etmektedir.
*** Strovulo: 1963/64 kaybı bir grup Kıbrıslıtürk'ün bir kuyuya atılmış olabileceği bilgisi üzerine başltılan kazı çalışmaları halen devam etmektedir.
Biz de kazı ekiplerindeki tüm arkeologlarımıza, şirocularımıza ve diğer çalışanlara “Çok kolay gelsin” diyoruz.
Mutluyaka'daki kazılardan görünüm...
*** GEÇMİŞLE YÜZLEŞME KONUSUNDA DÜNYADA NE GİBİ ÇALIŞMALAR YAPILIYOR?
Hırvat ve Sırp gençler, savaş döneminin “istenmeyen hatıraları”nı birlikte inceliyor...
Balkan Araştırmacı Gazeteciler Ağı’ndan Branka Vierda ve Olivera Simiç, Hırvat ve Sırp gençlerin, savaş döneminin “istenmeyen hatıraları”nı birlikte incelediklerini yazıyor. BİRN’deki bu yazıyı okurlarımız için özetle Türkçeleştirdik:
*** Eski Yugoslavya için Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde en az 100 Sırp sivilin ve esir alınmış bazı askerlerin yasadışı biçimde öldürüldükleri belgelenmişti Yanko Bobetko ve Mirko Noraç’ın davalarında. Bobetko’nun davasında getirilen suçlamada, “Medak bölgesinden en az 100 Sırp sivil ile esir alınmış ve/veya yaralı askerlerin de öldürülmüş olduğuna” dikkat çekilmişti. Mahkemedeki suçlamada öldürülmüş olan 29 sivil ile beş askerin isimleri de yazılıydı ve Hırvat kuvvetlerin 164 ev ile 148 diğer binayı sistematik biçimde yıkmış olduklarına işaret edilmekteydi.
*** 2008 yılında bir Hırvat mahkemesi savaş esirleri ve Sırp sivillerin katledilmesindeki rolü nedeniyle Noraç’ı yedi sene hapislik cezasına mahkum etmişti. 2011 yılında ise beş yıl hapiste kaldıktan sonra Noraç, salıverilmişti. 2018 yılında ise Noraç, Hırvatistan’ın resmi olarak düzenlediği “Medaç operasyonu anma töreni”ne katılmıştı. Hırvatistan savunma bakanı kamuoyu önünde onu karşılayarak bu operasyonu onore etmeye geldiği için ona teşekkür bile etmiş ve Sırvatistan Kayıp Şahıslar Koalisyonu Başkanı Dragan Pyevaç’ın ifadesine göre, “en fazla alkışı” da Noraç almıştı orada!
*** Bu yıl 9 Eylül 2023’te Hırvat yetkililer ve savaşa katılmış eski askerler, Gospiç’in yıldönümünde, yine operasyona katılmış olanlara saygı gösterilerinde bulunmuşlardı. Bu yılın resmi etkinliğinde olduğu gibi, devletin kullandığı söylemde sürekli olarak “kurtuluş”tan söz ediliyor ancak öldürülen sivillerden ve savaş esirlerinden hiç söz edilmiyor, bu veriler gizleniyor.
*** Böylesi söylemlerle başedebilmek ve 1990’lı yılların savaşlarından “istenmeyen hatıraları” hatırlatmak amacıyla bölgedeki insan hakları ve savaş karşıtı aktivistler çeşitli girişimlerde bulunuyorlar. Böylesi bir etkinlik Medak bölgesine düzenlendi ve bu etkinliğe katılanlar Hırvatistan askeri kuvvetlerinin 1993’te Gospiç bölgesinde böylesi ciddi insanlık suçları işlemiş olduklarını şoke olarak öğrendiler. Bölgeye Hırvat ve Sırp gençler birlikte giderek “istenmeyen hatıralar”a dair incelemelerde bulundular...
*** “Bu insanların hatıralarını, varlıklarını, en temel insanlık özünden yoksun bırakılmalarını düşünmek, çok acı vericidir” diyordu bir katılımcı. “Gelecek kuşaklar eğer bunlar öğretilmezse, hiçbir şey bilmeyecekler bunlar hakkında... Sivil toplum örgütleri bazı bireylere, özellikle gençlere ulaşabiliyor ancak ezici çoğunluğa ulaşamıyor” diyordu bu katılımcı...
*** Bir diğer katılımcı ise eski Yugoslavya’da hatıraların geleceği nasıl etkilediğini tartışırken, “Eğer geçmişi gerçekçi biçimde hatıralamazsak, o zaman geleceğimiz yalanlara dayalı biçimde kurulacaktır. Bir tarafın kamuoyunun düşünmesini istediği şekilde biçimlendirilecektir gelecek” diyordu.
*** “Eğer geçmiş perspektifi veya kimliği acı ve kayba dayalıysa, o zaman kurgulanmış bir söylem tarafından kışkırtılan bir nefret yer alacaktır ve hiçbir şey de iyiye gitmeyecektir” diyordu bir diğer katılımcı.
*** Ziyaret esnasında genç insanların geçmişte yaşananları bilmesinin neden yaşamsal olduğu üzerinde konuştular, özellikle kamuoyundan saklanmış gerçekler üstünde durdular... İşlenmiş suçların kurumlar tarafından açık biçimde tanınmayışının sakıncalarını tartıştılar. “Eğer biz hatırlamazsak, kim hatırlayacak bunları” diyordu bir katılımcı... “1990’lı yıllardaki savaşı yaşamış olanların fikrini değiştirmesi, biz sonradan bu bölgede doğanlara kıyasla çok daha zordur...” diyordu. “Şimdiki ortamda yaşıyor olsak da, yine de daha bağımsız olabiliriz ve daha dıştan bir bakışla olaylara bakabiliyoruz” diye anlatıyordu...
*** Bir diğer katılımcı ise, “1990’lı yıllar benim için uzak bir geçmiş değildir, halen geçerlidir” diyordu... “Bana göre geçmiş, 1990’lı yılların olaylarına yol açan şeydir. Hırvatistan ve Sırbistan’ın siyasi elitleri 1990’larda işlenmiş suçlar için birbirlerini suçlamaya devam ettikleri sürece hiçbir zaman savaş söyleminin ötesine geçemeyeceğiz...”
https://balkaninsight.com/2023/09/22/taking-a-field-trip-into-croatias-unwanted-memories-of-wartime/
(BIRN’de 22 Eylül 2023’te yer alan haberi özetle Türkçeleştiren: Sevgül Uludağ/YENİDÜZEN):