1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. M. Kansu’dan: Yeni, ilginç öykü, anlatı ve söyleşi kitabı…
M. Kansu’dan: Yeni, ilginç öykü, anlatı ve söyleşi kitabı…

M. Kansu’dan: Yeni, ilginç öykü, anlatı ve söyleşi kitabı…

Aslında ve çoğu zaman M. Kansu’nun sanatına bakarken bu değerlendirme biçimlerinin birbirine karışıp, tekelleştiğini görürüz. Özneyle – Nesne sürekli yer değiştirirken ‘Eser’ kendisini bu malzemenin içinde hayat bulur, hayatla bağlantısını kurar…

A+A-

Neriman CAHİT

Bir sanat eserini değerlendirmenin – özellikle de klasik yolda üç ayrı yolu vardır; Sanatçının hayatını konu alan ya da sanat eserinin yaşam dilimi + çevresini ve doğrudan ‘Sanat Eseri’nin kendisini konu alan üç farklı görüş. Aslında ve çoğu zaman M. Kansu’nun sanatına bakarken bu değerlendirme biçimlerinin birbirine karışıp, tekelleştiğini görürüz. Özneyle – Nesne sürekli yer değiştirirken ‘Eser’ kendisini bu malzemenin içinde hayat bulur, hayatla bağlantısını kurar…

Sanatsa: Biim ve felsefeden başka: “Ayrı bir bilgi türü, bilme imkânıdır… SÖZÜN BAŞKA BİR YOLDAN İFADESİDİR… Bu bağlamda, eserlerinin tümünü hiç kaçırmadığım bir sanatçı o…

Kansu: “Sözünün özünü” oyunla kurcalar hayatla kurar… Sanat ise: “Bir terapi olduğu kadar gereğe ulaşmaktaki yollardan biridir de!”

İnsan ancak ve ancak sanatla hayatı yapar ve kendini gerçekleştirir…

GERÇEK SANATÇIYA GELİNCE…

Kansu, buna tam örneklerden biri…

Bakın, ‘Ürün Yayınlarda’ çıkan ve ‘Şiir, öykü / anlatı biçiminde yer alan, basılan bu (80) sayfalık kitaba neler sığıştırılmış: “Şiir – Öykü – Anlatı – Söyleşi…

Yayına: Ömer Tatlısu hazırlamış. Kapak Tasarımında Ö. Tatlısu’ya + İnci Kansu da katılmış. Fotoğraflar ve Düzelti: Yıltan Taşçı… Dizgi ise Pınar Piro’dan…

Gerçekten de her haliyle başarılı bir kitap…

Sevgili Kansu’yu yürekten kutlar…

Yayın sırası yakında gelmiş olacak olan yeni kitabı konusunda da başarılar dilerim… Yürekten…

Kitap’ta M. Kansu’nun bu 15. şiir kitabı: Bunun yanında üç de öykü kitabı var ve bunlara eklenen 56 yıllık yazın hayatı ve onca yazı ve kitap…

Yolda Devam sevgili Kansu…

ÜRETİME DEVAM…

                                               Sevgiyle…


 

ISLAK VE SOĞUK OTLARLA KONUŞTUM

“Köklerimize bak…

İki karınca sevişecek zamanı beklerken…”

(dişisi erkeğinden daha boylu)

“burası bir bahçe değil

Ne de cennetten bir köşe;

Işığın, ilk dokunuşu bizedir.”

Sonra, bir hışıltı işitirim;

Gün, kanatlanıp uçacakken.

 

“biz ne gidenleriz,

Ne de dönenler;

Güneş ve rüzgâr ve gece,

Çıplak bir Havva gibi uyur bizimle.”

Katedralin arka bahçesindeki rahibeyi anımsadım,

Kaldırmışken beline dek eteğini,

(güneşten yanarak kururken

Tohum dökerken ve yağmurda yeniden çimlenirken)

 


“VİRANEMDEN BİR TARLA GİBİ SÜRÜLDÜM”

Baştan sona boşluk!..

Güneşin doğmasına yakın, siyah beyaza yeni boyanmış köprü korkuluğundan sarkınca;

Alışılmadık sıklıkla yağan yağmurdan sonra, giderek cılızlaşan suyun akışı.

Kim bilir nasıl bir kuşun keskin ve korkusuz ötüşü; hafiften köpüklenerek akan suyun üstündeki boşluğa sonra da uzun ağaçların yaprakları arasından geçerek solup gider çığlık gibi.

Yeşilırmaklı Dilaver, Arabahmet Mahallesi’ndeki penceresiz, virane odasından kovulunca burada uyumakta, atık kartonların altında ve üstünde.

Gündüz ya da gece olsun, çıkagelir yılanlar. Köprüden geçenler de bilmezler, ıslak otların arasında ve üstündeki sonsuz boşluğu.

“Varlığım o boşluk gibi.” der Dilaver

“içimde, kafamda hiçbir şey kalmadı. Dağıldı üstümdeki boşluğa. Nadasa bırakıldım. Bir tarla gibi sürüldüm viranemden. İşiten olmaz, gören olmaz.”

“Göz göre göre, baka baka; aylardır su damlamayan vücudum boşluğa buharlaşmakta ağır ağır.”

O görünmeyen kuş yeniden ötünce, dudaklarında acıdan renksiz bir kıvrılma:

“Bozulan hafızamla, ilkbahar rüzgarlarında savrulan sessiz ve kuru bir yaprak gibi.”

Mart, 2015

Lefkoşa.


 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu haber toplam 2482 defa okunmuştur
Etiketler :
Adres Kıbrıs 310 Sayısı

Adres Kıbrıs 310 Sayısı