1. YAZARLAR

  2. Tacan Reynar

  3. MAĞARADAN SONRA
Tacan Reynar

Tacan Reynar

MAĞARADAN SONRA

A+A-

‘Yaptıklarımın yazıldığı günlerde,

Ozanlar, benim tarafımdan ne bir şehir yıkıldığını,

Ne şehir duvarlarının delindiğini,

Çelimsiz bir kamış gibi herhangi bir ülkenin,

Yerle bir edildiğini yazmayacaklar.’ (s.95)

 

Şehir kıpkızıl alevler içindedir, 

Elamlılar gelip şehrin kapılarını, son kralın inşaa ettirdiği duvarları yıkıp şehrin içine girdiler, yağmaladılar, koskocaman saray, güzelim tapınaklar kül oldular! 

Tarihin içinde kayboldular. 

O yükselen çığlıklar! 

Korku, kanlar dereler gibi aktı ve o büyük Sümer kralını,

Ülkesi Mezopotamya’da parlayan, bir uçtan diğer uca,

sürükleye sürükleye götürdüler, nereye gittiğini bilmiyoruz.

Başkent Ur işgal edildi, halk katledildi, devlet yıkıldı.

 

Masanın üzerinde kil tabletler vardır.

Kazılarda bulunan bu tabletler üzerinde ise Sümer alfabesi,

Tarihi bir kayıt, adına ne dersek diyelim inanılmaz bir keşif !

Sümerolog bir bilim kadını bu tabletleri okuyor.

4000 yıl önce yazılan anılar, savaş meydanları, cinayetler ve yargılamalar…

Kil tabletler üzerine dönemin siyasi hayatını kazıyan biri.

Adı ‘Tanrının adamı’ anlamına gelen Ludingirra, bir şair,

Yaşlandığında geleceğe kalsın, kendilerinden sonraki kuşaklar yaşadıkları tarihi öğrensinler diye, çiviyle killerin üzerine hayatını yazmış.

Küçük bir çocukken gittiği yeni yıl bayramlarını, öğrencilik yıllarını, annesine olan sevgisini, eşinin ölümünü, yaşadığı şehrin yapısını… Hepsini yazmış.

 

O günlerden bugünlere uzanan bir tarih.

Dile kolay bundan bin yıllar önce, dört bin yıl önce yazılmış insani duygular.

Ölüm, korku, savaşlar, kayıplar hepsi var, hepsi de insana dair aynı duygular.

Bugün ne yaşıyorsak 4000 yıl önce şair de aynılarını yaşamış.

Bu ‘kil tabletler’ Muazzez İlmiye Çığ tarafından okundu ve kitap haline getirildi.

Elimde bu tarihi tutuyorum şimdi. Bu yazıların, kitaba dönüştürülüp aktarılması ile adeta kilden tabletleri elinizde hissettiren bir tadı var.

 

Sümerli Şair’in günümüze sadece 23 adet kil tableti ulaştı.

Bir giriş yazısı yazdığı ve ‘Bu öyküleri neden yazıyorum?’ başlığını verdiği 1.tablette aynen şunları yazıyor bize, şimdi onu okuyan bizlere:

‘Bizim uygarlığımız belki binlerce yıl sonra yaşayan insanlara da geçecek. Bizim attığımız temeller üzerine yenilerini koyacaklardır. Ah ! Onlar da bizi hatırlayıp bıraktığımız kültür mirasları için teşekkür edebilseler!..’

 

Hiç bir şey eskisi gibi olmayacak.

İçinde yaşadığımız tarih geçmişin mirası,

geleceğin belirsizliği üzerine kurulu.

Bugün milyarlarca insan, dün mağaranın dışındaki vahşi hayvanlardan korunmak ister gibi bugün yine mağaralarına çekilmişlerse,

Zaman zembereğinin bize oynadığı oyundan dolayıdır.

Mağaranın dışındaki tehlike geçtiğinde ve dışarıya çıkıp av olmaya ve ayrıca avlanmaya da başladığımızda, tarihin yeni bir devinimine girdiğimizi göreceğiz.

Hazırlıklı olalım.

Çünkü tarih, Foucault’un zamanın cehaletine karşılık dünyanın döndüğünü ispatladığı büyük sarkacı gibi değildir.

Tarih değişkendir ve her an herkes tarafından yazılmaya muktedirdir.

 

*Kitap: Sumerli Ludingirra, Muazzez İlmiye Çığ, Kaynak Yayınları, İstanbul, 23.basım.

Bu yazı toplam 2064 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar