Mağusa İnisiyatifi: “Kent kıyımına seyirci kalmayacağız"
Mağusa İnisiyatifi, kentsel yok oluşa dur demek için, bir an önce “Mağusa, İskele ve Yeniboğaziçi İmar Planı”nın ivedilikle uygulanmaya konmasının takipçisi olacaklarını belirtti.
Mağusa İnisiyatifi, kentsel yok oluşa dur demek için, bir an önce “Mağusa, İskele ve Yeniboğaziçi İmar Planı”nın ivedilikle uygulanmaya konmasının takipçisi olacaklarını belirtti.
Mağusa İnisiyatifi yaptığı yazılı açıklamada, Mağusa, Yeniboğaziçi ve İskele İmar Planı’nın, Salamis antik kentinin kıyısında yaklaşık bir sene önce 9 Ağustos 2019’da kamuoyunun görüş ve önerilerine sunulduğu anımsatılarak, “son bir sene zarfında, 69 Kurum ve 150’den fazla kişinin 97 toplantı ile katkı koyduğu İmar Planı, tüm bu ortak emek hiçe sayılarak iktidar ve sermaye ortaklığında rant ve spekülasyon oyuncağına dönüşmüştür” iddiasında bulunuldu.
“Su, ulaşım, eğitim, sağlık, atık su arıtma, katı atık, sosyal donatılar ve daha birçok kamusal altyapı öngörüsünden yoksun olan ve gıda güvenliğini ve türlerin yaşam alanlarını yok edecek olan spekülatif oyunlar, bugünün iktidarlarına kaynak yaratırken yarının Mağusa’sını, Yeniboğaziçi’ni ve İskele’sini yok ediyor” ifadelerine yer verilen açıklamada, Mağusa İnisiyatifi’nin bu toplu kentsel yok oluşa, kent kıyımına, seyirci kalmayacağı belirtildi.
Mağusa İnisiyatifi açıklamasında, kent kıyımına son vermek için talep ve öneriler şöyle sıralandı:
“30 Aralık 2019 tarihinde bölge belediyeleri, kaymakamlıklar ve Şehir Planlama Dairesi temsilcilerinin oluşturduğu Birleşik Kurul tarafından oybirliği ile onaylanan İmar Planı ivedilikle resmî gazetede yayımlanmalıdır.
9 Ağustos 2019 da bilimsel, ekolojik ve toplumsal bir uzlaşı metni olarak ortaya çıkan plan kararlarını koruma ve geliştirme çabası içindeki meslek kuruluşları olan Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (KTMMOB) ve KTMMOB Şehir Plancıları Odası ile kent savunmasını üstlenen sivil toplum örgütleri bünyesindeki uzmanların demokratik ve etik planlama kültürünü savunmaya devam edebileceği sürdürülebilir çerçeveler oluşturulmalıdır.
30 yılı aşkın bir süredir iktidar ve sermayenin oluşturduğu yasa ve etik dışı karanlık ilişkiler tarafından tehdit altında olan Planlama Makamına özerk bir yapı getirecek önlemler alınmalıdır. Planlama süreçlerini spekülatif araçlara dönüştüren siyasi baskıların önüne geçebilecek otonom bir planlama kültürünün oluşması sağlanmalıdır. Çoğulcu bir planlama kültürünün sağlıklı yürütülebilmesi, demokratik ve bilimsel kriterlere dayalı kararların uygulanabilmesi için bağımsız denetleyici kurullar ile süreçler şeffaflaştırılmalıdır.”