Mağusa’nın Sulak Alanları
Mağusa’nun sulak alanlarında gürültü ve görüntü kirlenmesi, trafik, plansız ve yanlış yapılaşma, güncel atıklar ve molozlar...
Asuman Kuyucu
[email protected]
Kışın başlamasıyla yağmurların yağması ve sulak alanlarımıza suyun damlaması, kış göçmeni kuşlarla birlikte akla birçok şey getiriyor. Kırlangıçların gelmesiyle kışın yerini bahara bırakması kimi yaşantıları daha da perçinliyor insanın beyninde.
1985 yılından bu yana çalıştığım yayınlanmamış alan gözlem notlarımda; Mağusa Sulak Alanları’nın, yağmur suları ile beslenen mevsimlik doğal sulak alanlar olduğu, buraların farklı ekosistemleri birlikte barındıran ve Acheridou Havzası, Salamis Ormanları, Kıbrıs’ın en uzun iki deresi ve kıyı kumulları ile desteklenen önemli habitatlar olduğu, kuşgözlemciler, öğrenciler ve doğayı gerçekten sevenler için oldukça önemli gözlem alanları oldukları, buraların bitki örtüsü, coğrafik yapısı, sulak alan, kıyı, kumul ve manzara bütünlüğü açısından oldukça zengin doğal alanlar olduğu yazılıdır. Mağusa Sulak Alanlarının tamamında yüzlerce, yerli, göçmen ve üreyen kuş türü görülebilmektedir. Görülen türler arasında, ender geçit türleri, az görülen geçit türleri ve kazara göçmenleriyle tükenmekle karşı karşıya olanlar vardır. Bu bakımdan Mağusa Sulak Alanları küresel öneme sahip alanlardandır. Bu sulak alanların tamamı önemli çevre eğitimi alanlarıdır ve hem insan hem doğa için bilimsel otoriteler tarafından yerel özellikleri kaybedilmeden akılcı ve sürdürülebilir biçimde yönetilmeleri gerekmektedir.
Sigg adlı araştırıcı, Glapsides ve Silver Beach kıyılarının göçmen kuşlar için durulacak bir sel zonu oluşturduğunu Kıbrıs’ın kuzeyi ile ilgili çalışma raporunda yazmıştır (1991). Mağusa Sulak Alanları, Gündüz’ün “Önemli Ekolojik Alanlar” adlı çalışmasında listelenen alanlar arasında yer almaktadır (2004). Çiçek, farklı çalışmalarında Ayluga Gölü’nün ve Gülseren Sazlığı’nın önemini anlatmıştır (2007). Yer haritaları ve uydu görüntülerine bakıldığında, Mağusa Sulak Alanları’nın Mağusa Körfezi’ne dökülen kocaman bir deltanın müdahale görmüş kopuk parçaları olduğu anlaşılmaktadır.
Kıbrıs’ı ziyaret eden Ramsar (Dünyanın En Önemli Uluslararası Kuş Yaşam Ortamları ve Sulak Alanların Korunması Sözleşmesi) uzmanları, Mağusa tuzcul bataklıklarının Ramsar Alanı olmamalarına rağmen ne kadar önemli olduğunu vurguluyorlar. KKTC Sulak Alanlar ve Su Ortamlarının Korunması Tüzüğü gereğince, Silver Beach Sahili, Glapsides, Tuzla Sulak Alanı, Neapolis (Yenişehir Gülseren) ve Ayluga Sulak Alanı ile Salamis Gölü koruma altında olan sulak alanlardır. Bunlar arasında; Silver Beach, Glapsides, Neapolis Sulak Alanları ve Ayluga Gölü Özel Çevre Koruma Bölgesi’dir. Glapsides, Neapolis, Ayluga Sulak Alanları Potansiyel Natura 2000 Alanı olma unvanına sahiptir. Bu alanlar Bird Life Cyprus’un bir çalışmasına göre Önemli Kuş Alanı’dır. Natura 2000 Alanı olarak sözü geçen alanların yönetim planlarına bir destek proje hazırlanmıştır. Bu alanların tamamı yanlış ve plansız yapılaşma, Mağusa Kenti’nin aşırı kalabalıklaşması ve çevre eğitimi ve çevre duyarlılığı eksikliğinin tehdidi altındadır.
1. Silver Beach Sulak Alanı; Yeniboğaziçi Belediyesi ve Mağusa Belediyesi Plaj Tesisleri, Doğu Akdeniz Üniversitesi Beach Club, Kültür ve Kongre Merkezi ve Özel Bir Tesis Lions Garden tarafından inşa edilen yapılarla bozulmuş ve kirletilmiş ayrıca habitat kaybına uğramıştır.
2. Glapsides; asfalt park yeri yapımı, beton parke kıyı yolu ve sulak alanın içine kadar giren yerleşim tarafından ekolojik değerinden fazlaca kayba uğratılmıştır.
3. Neopolis Sulak Alanı, içinden geçen iki ayrı yol ve sazlıklar sökülerek gerçekleştirilen apartmanlaşma sayesinde şehrin bir kısmını üzerinde taşımaktadır. Bu, alanın sulak alan özelliklerine zarar vermiş ve alanı ekosistem kaybına uğratmıştır.
4. Famagusta Fresh Water Lake (Ayluga), son yapılan Mağusa Lefkoşa Anayolu ile iki ayrı parçaya bölünmüş ve canlılar için ekolojik geçişler düşünülmediği için sürekli kuş ezilmelerine sahne olmaktadır. İkiye bölünmüş bu sulak alanımızın kuzeyindeki parçada yasal ve kaçak olarak off road yarışları düzenlenmektedir. Bu alanı tehdit eden diğer etmenler, yapılaşma ve kaçak yapılaşma, suya sıfır çiftlikler ve ağıllar, kaçak ağıl yapımı, açık hava mermer depo alanı ve kontrolsüz ateşli piknik ve açık hava eğlencesi uygulamalarıdır. Sulak alanın sınırına yakın noktalarda özel mülk olması, özel kişilerin kullanımına verilmesi ve yapılan uygulamaların uzman kişilerce denetlenememesi doğal alanlara tehdit oluşturan başka faktörlerdir. Ötrofikasyon, bu sulak alanımızı tehdit eden ayrıca bir ciddi faktördür. Bu sulak alanın kıyıyla bağlantısı üzerine ise Mağusa büyük sanayi bölgesi, Doğu Akdeniz Üniversitesi Güney Yerleşkesi ve Gazimağusa Devlet Hastanesi Bağlantı Yolu inşa edilmiştir.
5. Tuzla Sulak Alanı, Güvercinlik Havzası’ndan itibaren yerleşime ve sanayiye açılmıştır.
6. Salamis Gölü, yapılan yollarla iki kez küçültülmüş ekosistem kaybına uğratılmıştır.
Mağusa’nun sulak alanlarında gürültü ve görüntü kirlenmesi, trafik, plansız ve yanlış yapılaşma, güncel atıklar ve molozlar, kaçak ağaç kesimi ve yanlış ağaçlandırma, yakılan atıklardan dolayı hava kirliliği ve taşıma toprakla gelen, sulak alana ait olmayan yabancı bitki örtüsü söz konusudur. Başıboş kedi ve köpekler alandaki kuşlar için büyük bir tehlike oluşturmaktadır. Alanların içinde etkinlik gösteren restoranlar potansiyel sıçan toplayıcı ve muhtemelen yoğun şekilde zehir kullanıcısıdırlar. Çevre bilinci, çevre sevgisi ve çevre duyarlılığının eksikliği, geçerli bir çevre etiği anlayışına sahip olunmaması bu alanları tehdit eden en önemli unsurlardır.
Yapılması gerekenler:
- Öncelikle yasa yapıcı, uygulayıcı ve eğiticilerin eğitilmesine gereksinim vardır.
- Çözüm toplumsal bir çevre seferberliğidir.
- Okullarda çevre dersi ayrı, uygulamalı bir ders olarak müfredat programlarına konmalıdır.
- Bütün görsel ve işitsel medya unsurlarını kullanarak gerçekleştirilecek şekilde kamu spotları hazırlanmalıdır.
- Tüm ilgi gruplarını kapsayacak çalıştaylar düzenlenmelidir.
- Ülkenin doğal yapısı ve çevre bilinci düzeyine uygun güncellenmiş önlemler alınmaldır.
- Halkın durumuna-düzeyine uygun yaygın çevre eğitimi çalışmaları yürütülmelidir.
- Bol uyarıcı yayın ve eğitim materyali üretilmelidir.
- Sulak alanların akılcı çağdaş ve özgün yönetim planları hızla hayata geçirilmelidir.