Mağusa’yla ilgili bilinmeyen bir yazışma – Nisan 2003
Rauf Denktaş 2 Nisan 2003’te yani La Hey konferansının çökmesinden 3 hafta sonra, Tasos Papadopulos’a yazılı bir öneri göndermiş.
Bundan birkaç gün önce, elime güvenilir bir kaynaktan –adını açıklamayacağım- bir bilgi geçti. Rauf Denktaş 2 Nisan 2003’te yani La Hey konferansının çökmesinden 3 hafta sonra, Tasos Papadopulos’a yazılı bir öneri göndermiş.
Hatırlayacak olursanız Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan görüşmelerin çıkmaza girmesinin sorumluluğunun Rauf Denktaş’a ait olduğunu söylemişti. Rauf Denktaş’ın yazılı önerisi elimde…
Oradan bazı alıntıları buradan paylaşacağım:
• Rauf Denktaş çıkmazın nedenini iki taraf arasındaki büyük güvensizliğe bağlayarak yeni işbirlikleri ile siyasi ortamın iyileştirilmesini öneriyordu.
• İlk adım olarak Demokrasi Caddesi’nin güneyine uzanan Mağusa kapalı bölgesinin (Maraş) Kıbrıs Rum kontrolüne verilmesini ve yeniden yerleşime açılmasını öngörüyordu.
• Buna paralel her iki tarafta uluslararası ticaret, ulaştırma, seyahat ve spor müsabakalarına yönelik sınırlamalara son verilmesini istiyordu.
• Rauf Denktaş, “Türkiye ve Yunanistan’ın da aynı şeyi yapacağından eminim”, diyordu.
• İki taraf arasında karşılıklı geçişin, mümkün olan en az sayıda işlemle başlamasını öneriyordu. (bu, barikatların 23 Nisan 2003’te tek taraflı açılmasına ilişkin bir ön işaret miydi sorusu geliyor aklıma.)
• İki taraf arasında ürünlerin dolaşımına yönelik aşamalı adımlar atılmasını istiyordu.
• Kıbrıs Türk tarafının UNFICYP’in hareketlerinin kısıtlanmasına yönelik Temmuz 2000 önlemlerinin geri çekilmesinden yanaydı.
• Karşılıklı anlayış, tahammül ve saygının geliştirilmesi amacıyla iki toplumlu bir komitenin kurulmasını masaya getirmişti.
…
Ve şöyle ekliyordu Rauf Denktaş: Tüm bunlar bir paket öneridir. Önerinin kabulü tezlerimizden uzaklaşmak anlamına gelmiyor ayrıca nihai çözümün yerini de tutmuyor. Bütün bunları sizinle tartışmaya hazırım ve bu yolda BM ve AB’nin yardımlarından faydalanacağız. Bu anlayış çerçevesinde özlü meseleleri ve kapsamlı çözümün yanı sıra AB üyeliğiyle ilintili noktaları da sizinle tartışmaya hazırım. Bu belgenin bir nüshasını BM Genel Sekreteri’ne de gönderiyorum.
Cumhurbaşkanı Papadopulos’un yanıtı bir gün içinde verildi
Ne yazık ki bana verilen nüshada ilgili imzanın fotokopisi yok. Bu yüzden de soru işaretiyle bakıyorum.
Anlaşıldığı kadarıyla Papadopulos’un cevabı da Genel Sekreter Kofi Annan’a gönderildi. Rauf Denktaş’ın 4 Nisan’da verdiği cevaptan anlaşıldığı kadarıyla Papadopulos’un cevabında özetle şöyle deniyordu:
• La Hey konferansının başarısız olmasıyla ilgili görüşlerinize katılmıyorum.
• Tam tersine başarısızlığın sebebinin, Birleşmiş Milletler planının Türkiye ve sizin tarafınızdan kabul edilmemiş olmasından kaynaklandığına inanıyorum.
• İnanıyorum ki, Genel Sekreter’in İyi Hizmetler Misyonu çözüme doğru ilerlemek bağlamında en iyi umudu teşkil ediyor.
• La Hey’deki çıkmazdan sonra yaptığım açıklamayı tekrar ediyorum: Sizi temin ederim ki gerilemeye rağmen, Kıbrıs sorununu çözümüne ilişkin çabalarımızı, gerek Kıbrıs’ın AB’ye girmeden gerekse de girdikten sonra Annan Planı çerçevesinde devam ettireceğiz.
Bu yüzden siz de, müzakerelerin bir anlamının olması için Güvenlik Konseyi kararlarında öngördüğü gibi BM Genel Sekreteri’nin iyi niyet misyonunu ve müzakerelerin devamı için Annan Planı’nı çözüm zemini kabul etmeniz gerekmektedir.
* * *
Rauf Denktaş bu mektuba 4 Nisan’da cevap verdi ve cevabının bir nüshasını da Genel Sekreter’e gönderdi. Rauf Denktaş La Hey çıkmazının sorumluluğunu üstlenmeyi reddediyordu.
Cevap metninin özetini önümüzdeki günlerde yayınlayacağım. Bu evrakta imza da vardı.
Yazılanlar üzerine bazı değerlendirmeler
Bu yazışmalarda garip olan nokta, bugüne kadar, bu tür öneri ve cevapların gün ışığını görmemiş olmasıdır. O dönemin Hükümet Sözcüsü dahi, bugün bu konuya ilişkin sorularım üzerine, olaylara dair en ufak bir bilgisi olmadığını söyledi. Ne de eski Dışişleri Bakanı Erato Markulli, dönem dönem yapılan Mağusa (Kapalı Maraş) önerilerine ilişkin açıklamalarında bunlardan söz ediyor. Deme ki bu yazışmalar gizli tutuldu. Yazışmalar Cumhurbaşkanlığı’nın arşivinde kaldı ve bir yığın başka belgeyle birlikte Anastasiadis ile Akıncı’nın müzakereleri döneminde görev yapan ve Güvenlik Konseyi’nin 25 Temmuz günü aldığı son kararıyla yeniden faaliyete geçmeye çağrılan iki toplumlu teknik komitelerine verildi.
Çeviri: Voula Charana