Kaç cinayet işlendi? Kaçı bir sapığın kurbanı oldu? Kaçı hayatını bilerek ya da bilmeyerek mahvetti? Bilmiyorum... Bir otobüse doldurulup alış verişe çıkarıldıklarında ya da polise işim düştüğünde muhaceret işlerini yaptırırken tezgahın arka tarafında görürdüm onları. Polislerin lakayt tavırları, kadınların başlarındaki adama yapılan şakalardaki kadınları aşağılama... Hepsi çok canımı sıkmıştı. Meseleye günlerce içerlemiş gece kulüplerinin peşlerine düşeceğimi üslerime söylemiştim. Boşuna uğraşacağımı, başımı belaya sokacağımı, hiçbir şeyi değiştiremeyeceğimi çünkü devleti yönetenlerin de işin içinde olduğunu söylemişti. Doğru söylüyordu. Söyledikleri, ABD’nin hazırladığı yıllık “İnsan Ticareti Raporu”nda da yıllar sonra yer aldı. Raporda, Kuzey Kıbrıs’ın Orta Asya, Doğu Avrupa ve Afrika’dan gelen kadınların destinasyonu olduğu, yasal düzenlemesi ve izni Kıbrıslı Türk yetkililer tarafından verilen gece kulüplerinde kadınların fuhşa zorlandıkları yazıyordu.

Kıbrıs’ın kuzeyinde mahkeme dün devrim niteliğinde bir karar aldı. Muhtemelen bugünün tüm gazete ön sayfaları bu haberi müjdeyle duyurdu:  Yüksek İdare Mahkemesi, gece kulüplerinde seks işçiliği yapıldığına karar verdi. Lefkoşa belediyesi sınırları içerisinde bulunan ve işletme izni olmadığı için mühürlenen gece kulübünün sahibinin ara emri talebi Yüksek İdare Mahkemesi tarafından reddedildi. Henüz gerekçeli karar yayımlanmadı ama malumun ilanı hepimizi mutlu etti. Dava sonucunda ilk kez gece kulüplerinde seks işçiliği yapıldığı mahkeme tarafından onaylanmış oldu.

Yani artık siyasilerin, ‘gece kulüpleri yasal ve fuhuş yok’ masalı son buldu. ‘Ülkede fuhuş yasak’ ama iki haftada bir kadınlara sağlık testi yapılıyor, ‘gece kulüplerinde fuhuş yapılmıyor’ ama hepsi pimapen odaları neşe olsun diye yan yana diziyor. Tıp Bayramı etkinliklerinde, “40 bin asker 40 bin öğrenci var kapatalım da beni mi halletsinler” diyen sağlık bakanı geldi aklıma. Şimdiden panik olmuştur herhalde. 16 Nisan’da gece kulüplerinin akıbeti konusunda yapılması planlanan çalıştay da heyecanlı geçecek çünkü. Neler yapılabileceğini ortaya koymak bakımından sağlam bir sonuç bildirgesi bekleniyor. Mahkemenin zamanlaması harika kararı sayesinde mesele artık yasal boyut kazandı ve sömürülen, belki de zorbalıkla adada tutulan kadınların hakları ve bu bataklıklar yeniden ele alınacak.

Her türlü istismara uğrayan, aşağılanan, can güvenliği olmayan bu kadınlar insanlık onuruna yakışmayacak şekilde yaşamlarını sürdürmek zorunda kalmasın diye yasal düzenlemenin en kısa sürede hayata geçirilmesi gerekiyor. Devletim demekle olunmuyor, birkaç tane patronla uğraşmak gerçek bir devlet için zor olmamalı. 35 gece kulübü ve 334 konsomatrisin devlete katkısı yıllık 20-30 milyon lira. Eksik olsun diyeceğiniz bir para. Tabii ülkeye şimdikinin üç katı konsomatrisin girdiği 1999 yılında hükümetin başı olan UBP’nin yaptığı gibi geliri üçe katlamak adına liberallerin ahlaksız sözlerine kulak asılmayacaksa!