Mahşere kadar YENİDÜZEN’li olmak
Dün, tarihlerden 12 Aralık 2014 idi. Bu anlamlı tarih, Kıbrıs’ta demokrasi, barış ve sosyalizm mücadelesi veren ve halen bu misyonuna devam eden partimiz Cumhuriyetçi Türk Partisi-BG’nin sesini duyurmak ve bu mücadeleye omuz vermek için kurulan gazetemiz YeniDüzen’in’in 39.yaş günüydü.
12 Aralık 1975 tarihinde büyük faşizan baskıların yaşandığı Kuzey Kıbrıs’ta, bu faşizan baskıya karşı çıkan yürekli CTP’liler YeniDüzen ile başını R.R Denktaş’ın çektiği statükoya ve baskılara yüce bir dağ gibi karşı çıkıyordu.
Bu mücadelede, başı çeken eski dostum, yoldaşım, üniversite yıllarında devrim için baş koyduğumuz sevgili Naci Talat (Usar) ve diğer çalışanlar faşist Denktaş rejiminin adeta korkulu rüyası oluyordu.
Büyük baskılar altında verilen mücadele sırasında bir dönemler CTP’nin başkanlığını da yapan yiğit devrimci yoldaşımız Özker Özgür’ün yazdığı bir yazı nedeniye, Denktaş’ın başvurusu üzerine düzenin yargıçları YeniDüzen’i kapatma kararı alıyorlardı.
Ancak, yiğit CTP’liler, YeniDüzen binası önünde adeta bir duvar örerken, faşist rejimin polislerini binaya sokmuyorladı.
CTP’nin, YeniDüzen önücülüğüne demokrasi ve barış mücadelesi devam ederken, bu kez yiğit bir yazarı olan Kutlu Adalı, Türkiye’de arabasına konan bomba ile öldürülen Uğur Mumcu örneği gibi evinin önünde derin devlet tarafından kurşunlanarak öldürülüyordu.
Yıllar, yılları kovalarken, bir dağ gibi büyüyen Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin bu büyümesinde en büyük lokomotifi olan YeniDüzen, Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin belki de tarihi bir kararıyla kim ne derse desin, Kuzey Kıbrıs’ın tartışmasız en büyük barış ve demokrasi savaşçısı, o günlerin belki de en genç gazete yöneticisi olan Cenk Mutluyakalı’nın yönetimine veriliyordu.
Bir parti gazetesi olması, artı ülkede faşizmin hala daha kol gezdiği günlerde büyük bir tiraj sorunu yaşayan YeniDüzen’i, yeniden kendi oluşturduğu genç kadrosu ve o dahi yönetimi ile Kuzey Kıbrıs’ın en yüksek tirajlı gazeteleri arasına sokuyordu.
İşte, sonradan evimiz olacak bu büyük gazeteye 2002 ayının bir Mayıs günü, o günlerde YeniDüzen’de spor şefi olan sevgili dostum Cemil Garip’in önerisiyle, Cenk Mutluyakalı beni kabul etme nezaketini gösteriyordu.
O günden, bu güne tam 12 yıl geçti. Kuzey Kıbrıs gibi, gazeteciliğin zor bir zanaat olduğu ve kadroların her gün değiştiği bir ülkede, bir gazetede 12 yıl kalmak bence büyük bir olay.
Gazetede çalışmaya başladığım 12 yıl önceden bugüne kadar birlikte aynı mücadeleyi verdiğimiz sevgili dostum, koordinatörümüz Tayfun Çağra’nın bir marka olan vizyonu, gazeteye hemen hemen aynı günlerde başladığımız ve bugün haber müdürlüğü görevi yapan sevgili Faika, Mert, Meltem, Didem, Ayşe sizlerle çalışmaktan onur duyuyorum. YeniDüzen ile özdeşleşen dev yazar Sevgül Uludağ.
Ve, yere göğe sığdıramadığım, kendisini her zaman aşan vizyonu önünde saygı duyduğum Ülviye, Çağıl kardeşim, Firuzan kızım sizleri çok seviyorum.
Peki, gazetenin gizli kahramanlarından Perihan Eraslan hanımefendi ve Feryalcığım, iyi ki varsınız.
Osman yoldaş yönetimindeki tüm teknik ekip size de saygılar.
Bu çok sevdiğim dostlarımdan sonra, YeniDüzen’in spor servisini bir marka haline getiren genç ama geniş vizyonu ile bir firma olan spor şefimiz Burhan Gürkan, yılların spor otoritesi Hasan Ecer hocam, korkusuz yazar Zeki Kayalp, bir duayen olan Sedat Kılıç hocam, araştırmaları ve dinamikliğine hayran kaldığım Eren Şişik dostum, her yerde her zaman gerçek Kral, Hüseyin Kıral, büyük otorite Haldun Oktay, insan sevgisi ile dolu Recep Özkamalı, dinamik Çağın Kutgüner, oğlum gibi sevdiğim Serkan Soyalan, hırçın ama bilimsel yazıların adresi Çilen Ulusoy, Bülent hocam, Doğu bölgesinin nabzını tutan Kaya Emiroğlu ile Halil Tunç, otomobil sporlarının nabzını tutan Çağın Özılgaz, genç Hüseyin Özbarışçı, sempatik ele avuca sığmaz Ersin Orkoz.
Evet, daha sayamadığım isimler ile birlikte YeniDüzenli olmanın onurunu yaşıyoruz ama benim için YeniDüzen’le yaşamak “Mahşere kadardır”. Son nefesimi verirken, YeniDüzen’de olmak istiyorum yoldaşlar.
----------
Görsel spor programlarına kısa bir bakış
Dünyaca tanınmayan bir ülke olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde her alanda olduğu gibi, sporda da bu tanımamışlığın burukluğunu yaşamamıza rağmen, hayat devam ediyor örneği, genelde sporu kendi aramızda oynadığımız futbolu görsel ve yazılı medyaya taşıyoruz.
Bu bağlamda altı televizyon Kanal Sim, BRTK, Genç TV, Kıbrıs TV, Diyalog TV ile Ada TV’de ciddi anlamda maç analizleri yapılıyor. Zor koşullarda bu progamları yapanları alkışlarken, bir anlamda da programları eleştirisel açıdan irdelerken, daha iyi nasıl olunur felsefesi ile hareket ediyorum.
Öncelikle, yapacağım eleştirilerde kimsenin kişisel yaşamı ve pozisyonun beni ilgilendirmediğini, sadece programdaki performanslarını göz önüne aldığımı vurgulamak isterim.
Kanal Sim Spor: Moderatörlüğünü Serkan Soyalan’ın yaptığı, YeniDüzen Spor Şefi Burhan Gürkan, Eren Şişik ile Bülent Kılıçoğlu’nun yer aldığı programın Pazartesi gecesi yer alması, bu formattaki programların diğer televizyonlarda Pazar akşamı yer alması, olayın güncelliğini yitirmesine neden olduğunu düşünüyorum.
Ancak, bu programda Gürkan, Şişik ile Kılıçoğlu’nun performansları diğer televizyonların bir adım önünde yer almasına neden oluyor. Özellikle, Gürkan ile Şişik’in olaylara bilimsel yaklaşımları ve araştırıcılıkları, programa farklı bir soluk getiriyor.
Kılıçoğlu’nun, sadece eski bir hakem olarak değil, spor yazarı kimliği ile de yaptığı yaratıcı eleştiriler, Serkan Soyalan’ın zaman zaman moderatör kimliği ile olaylara girmesi, programın soluksuz izlenmesine neden oluyor.
Genç TV Spor: Kuzey Kıbrıs’ın firma olmuş iki spor yazarı Hüseyin Kıral ile Hasan Ecer’in yer aldığı program bence, televizyonlardaki spor programlarının en can alıcısı, hatta zülfiyare dokunanı oluyor. Hüseyin Kıral ile Hasan Ecer’in müthiş bir uyum içerisinde korkusuzca ama kişiliğe girmeden yaptıkları eleştiriler adeta, sporun gündemini yaratıyor.
Ancak, sevgili Kıral’ın bazen konuların dışına taşması, Hasan Ecer’in de ona ayak uydurmasıyla, gereksiz polemiklerin yaşanmasına neden oluyor.
BRTK Spor: Moderatörlüğünü Gökmen Bolkan’ın yaptığı Mustafa Özsoy, Nazım Burgul ile Abdullah Özsusuzlu’nun program içerik açısından en doyurucu program olarak göze çarpıyor. Özellikle, can alıcı telefon konukları ile olayların güncelliğe taşınması programa artı bir puan getirirken, konuşmaların yersiz olarak uzaması, konuların konuşulmasını yetersiz kılıyor.
Kıbrıs TV: Şükrü Burağan’ın moderatörlüğünde Songuç Kürşad, Ogün Genç Kaçmaz yer aldığı programda maç analizleri çok iyi yapılıyor. Özellikle, Burağan’ın yönlendirme çalışmalarına rağmen, Genç Kaçmaz ile Kürşad’ın objektif eleştirilerinden taviz vermemeleri programın alkışlanacak tarafı. Burada da can alıcı konular üzerine çekinmeden yürünürken, zaman zaman kişisel ve saha dışı eleştiriler ile program biraz da magazin programına dönüşüyor.
Ada TV Spor: Ada TV’nin her akşam haberlerden sonra, Çağakan Neşeli tarafından hazırlanan Ada Spor haber bence, KKTC, Türkiye ve Dünya spor haberlerini tüm KKTC televizyonları içerisinde en iyi irdeleyen program olarak adeta başı çekiyor.
Neşeli’nin, güncel olarak her gün hazırladığı spor haberleri hem görsel hem de, içerik açısından bir numara. Bravo, Neşeli, alkışlar size.