"MAKAM ARAÇLARI HAYAT KURTARMAZ"
Tıp-İş ülke genelinde tüm hastane ve sağlık merkezlerinde aciller dışındaki tüm poliklinik ve ameliyat hizmetlerini durdurdu.
Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası (Tıp-İş) ülke genelinde tüm hastane ve sağlık merkezlerinde aciller dışındaki tüm poliklinik ve ameliyat hizmetlerini durdurdu.
Hekimlerin özlük haklarının iyileştirileceği Hekim Yasası ile sağlığa yatırım talebiyle kamu hastanelerinde eylem başlatan Tıp-İş, sendikaya üye hekimlerin sadece kamuda değil özel klinik ve muayenelerde de hasta muayene etmeyeceğini duyurdu.
Sendika, diyaliz, thalassaemia ve kanser hastalarının hastanelerdeki rutin tedavilerine devam edileceğini, laboratuvarların sadece acil hastaların tetkiki için çalışacağını da açıkladı.
Tıp-İş, eylemle ilgili Lefkoşa, Girne, Gazimağusa ve Güzelyurt’ta ayrı açıklamada bulundu.
Tıp-İş Başkanı Sıla Usar, ilk açıklamasını Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi önünde gerçekleştirdi.
SADECE ACİL HASTALARA MÜDAHALE EDİLECEK
Hekimler de hastane önüne çıkarak, “Patronlara Değil, Halka Hizmet” “Taşeron Hekimliğe Hayır”, “Koltuklar Gider, Doktorlar Kalır” gibi dövizler taşıyarak eyleme destek verdi.
Usar, eylem nedeniyle acil olmayan hiçbir hastanın ameliyat edilmeyeceğini, acil olmayan hiçbir hastanın muayene ve tedavi de edilemeyeceğini açıkladı.
Hekimlerin eylem süresince hastanelerde olacağını da kaydeden Usar, “Acil servislerdeki hekim arkadaşlarımıza, ‘gerçek acil hastalar konusunda destek vereceğiz” ifadesine yer verdi.
Sıla Usar, Tıp-İş’e üye hekimlerin özel klinik ve muayenelerde hasta görmeyeceğini de açıkladı.
Hükümet edenlerin söz ve vaat vermekten başka şey yapmadığını, zamana oynadığını savunan Usar, “Zaman doldu. Gerçek bir ilerleme görmek istiyoruz. Hekimlerin özlük haklarının yeniden düzenleneceği Hekim Yasası ve sağlığa yatırım yapılmasını istiyoruz. Gerçek bir ilerleme gördüğümüz andan itibaren eylemleri askıya almaya hazırız” şeklinde konuştu.
“NEYİN ACİL OLDUĞUNU, NEYİN OLMADIĞINI BİLİYORUZ”
Hekimlerin hangi hastaya acil müdahale gerektiğini, hangisine gerekmediğini bildiğini de vurgulayan Sıla Usar, “Şu an Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nin ameliyathanesinde genç bir hastaya böbrek nakli yapılıyor. Biz neyin acil olduğunu, neyin olmadığını biliyoruz” şeklinde konuştu.
Açıklamasında hükümetin sağlıkla ilgili politikalarını eleştiren Tıp-İş Başkanı Usar, “Devlet en zor anlarda hastaları ve hekimleri yalnız bırakıyor” dedi.
“FİYAKALI MAKAM ARABALARI HAYAT KURTARMAZ. BİR ARABA FİYATIYLA 3 SOLUNUM CİHAZI ALINABİLİRDİ”
“Hastanelerde solunum cihazları yok. Ben artık bunu söylemekten yoruldum” şeklinde konuşan Usar, “Onlarca makam arabası alındı, oysa bir araba fiyatıyla 3 solunum cihazı alınabilirdi. Bu hastaneler solunum cihazı beklerken, siz fiyakalı arabalarda olmayı nasıl hazmediyorsunuz?” ifadesine yer verdi.
“ARTIK BAHANE DUYMAK İSTEMİYORUZ. İNSANLAR DA BUNLARA İTİBAR ETMESİN”
Hastanelerde bozulan hiçbir cihazın tamir edilmediğini, ‘parçası gelmedi, garanti anlaşması yapılmadı, cihazı tamir edecek teknisyen yok’ gibi sürekli bahaneler üretildiğini savunan Sıla Usar, “Bahaneler, bir yürek durduğunda onu çalıştıramaz, bir çocuk acı çektiğinde acısını dindiremez. Fiyakalı arabalar hayat kurtarmaz. Biz artık bahane duymak istemiyoruz. İnsanlar da bunlara itibar etmesin” dedi.
Gazimağusa Devlet Hastanesi’nde eko, Girne Akçiçek Hastanesi’nde ultrason, Cengiz Topel Hastanesi’nde kan gazı ve insanların gözünü ışıkla buluşturan FAKO cihazı olmadığını belirten Usar, “Laboratuvarlarda malzeme, ameliyathanelerinizde alet yok. Hastanelerde antibiyotiğiniz, ateş düşürücünüz yok” şeklinde konuştu.
“YURTTAŞ BUGÜN İYİ SAĞLIK HİZMETİ ALAMIYORSA SUÇLUSU O KOLTUKLARDA OTURAN EFENDİLERDİR”
Bu ülkede hem sağlığın hem de hekimlik mesleğinin kötü idarelerin elinde yıllardır hırpalandığını, artan nüfusa rağmen sağlığa ayrılan bütçenin daraltıldığını söyleyen Usar, “Hekimler büyük bir mücadeleye girdi. Biz insan hayatını tehlikeye atan eylemler yapmak istemiyoruz ama idare de gereğini yapmalı. Yurttaş bugün iyi sağlık hizmeti alamıyorsa, suçlusu ne hekimdir ne de hastalar. Suçlu o koltuklarda oturan efendilerdir” dedi.
Tüm siyasi partilerin programlarına, hekim özlük haklarını iyileştirmeyi ve tam gün sağlık hizmetini koyduğunu da belirten Usar, “O koltuklara oturulduğunda ne oluyor da sözler unutuluyor, bilmiyorum” ifadesine yer verdi.
“KAMUDA ÇALIŞAN İNSANLARIN YÜZDE 50’DEN FAZLASI DİNLENME SAATİNDE DE ÇALIŞMAK ZORUNDA BIRAKILIYOR”
Konuşmasında kamu maaşlarını düzenleyen ve “Göç Yasası” olarak da nitelendirilen 47/2010 sayılı yasaya da işaret eden Usar, şunu da ekledi:
“Kamuda çalışan insanların yüzde 50’den fazlası dinlenme saatinde de çalışmak zorunda bırakılıyor. Şimdi burada çalışan mı suçludur, insanları bu şekilde çalışmak zorunda bırakan idare mi? Başbakan çıkıp açıklasın yüzde kaç kamu görevlisi dinlenme saatinde de çalışmak zorunda kalıyor? Bu efendiler çıkıp insanlara, ‘refah bizim ve küçük gruplarımızın, yoksulluk da halkın’ demeli.”
“BİZİM KİTABIMIZDA KENDİ MESLEKTAŞLARIMIZA SALDIRMAK YOK”
40’ıncı kuruluş yılını kutlayan Tıp-İş’in her zaman tam gün sağlık hizmetini savunduğunu da kaydeden Usar, şunları söyledi:
“Efendilerin dediği gibi bu eylemler ikinci iş için yapılmıyor. Bunu daha kaç kere daha söylemek zorunda kalacağız? Biz özlük haklarımızın verildiği tam gün sağlık hizmeti ve gerçek hastaneler istiyoruz.
Meslektaşlarını karalamayı kendine iş edinen şaibeli birkaç meslektaşımız da var ama boşuna uğraşmasınlar, bizim kitabımızda kendi meslektaşlarımıza saldırmak yok. Bizim verdiğimiz emek mücadelesini birçok serbest çalışan hekim selamlıyor, biliyoruz.”
“MAHKEME KARARLARI, YURTTAŞLARI İÇİNDE İLAÇ BİLE BULUNMAYAN HASTANELERE MAHKUM EDİN Mİ DİYOR?”
TIP-İŞ Başkanı Usar, konuşmasının devamında şunları kaydetti:
“Mahkeme kararları diyorlar...ben de soruyorum. Bu mahkeme kararları yurttaşları ve hekimleri alt yapısı eksik, fiziki koşulları yetersiz, içinde ilaç bile bulunmayan hastanelere mahkum, hekimlere düşük maaş verin diye mi emrediyor?”
Usar, konuşmasını Tevfik Fikret’in “Han-ı Yağma” şiirini okuyarak tamamladı.
İNCİRLİ: “SAĞLIK KÖTÜ İDARECİLERİN ELİNDE HIRPALANIYOR”
Kamu hekimlerinin örgütlü bulunduğu Tıp-İş, ülke genelindeki tüm devlet hastaneleri ve sağlık merkezlerinde olduğu gibi Mağusa Devlet Hastanesi’nde de eylem yaptı.
Aciller dışındaki tüm poliklinik ve ameliyat hizmetleri durdurulurken, hekimler mesai bitiminden sonra özel kliniklerde de sağlık hizmeti vermeyecek.
Mağusa Devlet Hastanesi’nde görevli hekimler, bugün saat 11.15 sıralarında hastane önünde toplanarak pankart açtılar. Tıp-İş Başkanı Sıla Usar İncirli de, bir basın açıklaması okudu.
Pankartlarda “Hekim Yasası Hakkımız”, “Göç Yasasına Son”, “Taşeron Hekimliğe Hayır”, “Solunum Cihazına Yok, Mercedes’e Var”, “Patronlara Değil Halka Hizmet”, “Sağlık Özelleştirilemez” ifadeleri dikkat çekti.
İNCİRLİ
Tıp-İş Başkanı Sıla Usar İncirli basın açıklamasında, sağlığın ülkede kötü idarecilerin elinde giderek hırpalandığını ileri sürerek, hükümetlerin sağlık bütçesini giderek daralttığını, devletin hastaları ve hekimleri en zor anlarında yalnız ve çaresiz bıraktığını iddia etti.
Hükümetin, hastaneleri hekimsiz bırakmak için kolları sıvadığını savunan İncirli, “Hastaneler halkındır, ve hekimlerin yeri hastanelerdir. Hastaneler bizlerin evidir” dedi.
İncirli, toplumun en zor yıllarında liderlik yapmış hekimlere özlük haklarının verilmediğini, çalışma koşullarının giderek zorlaştırıldığını, eğitim haklarından yoksun bırakıldığını iddia etti.
Devletin en zor anlarında hekimleri ve hastaları yalnız bıraktığını ve solunum cihazı almadığını ileri sürerek; “Onlarca makam arabası alındı, bir araba fiyatıyla 3 solunum cihazı alınabilirdi, fiyakalı arabalar hayat kurtarmaz. Solunum cihazları ve hekimler hayat kurtarır” diye konuştu.
Hastanelerin hekimsiz bırakılmaya çalışıldığını iddia eden İncirli, yıllarca hekimlere hak ettikleri maaşların verilmediğini, mesai saatlerinden sonra çalışmalarına göz yumulduğunu, şimdi de mesai sonrası çalışmalarının yasadışı olduğunun söylendiğini kaydetti.
İncirli, kamu çalışanlarının yüzde 50’sinden fazlasının mesai sonrası dinlenme saatlerinde hayatlarını idame ettirmek için çalışmak zorunda bırakıldığını, bunun sebebinin ise “göç yasası” olduğunu ileri sürdü.
Tıp-İş Başkanı Sıla Usar İncirli, hükümetin sağlığa yatırım yapmayarak, hastaneleri çökerterek, sağlığı özelleştirmeye çalıştığını da iddia etti.
İncirli, sağlığın sosyal devletin vermesi gereken bir hizmet olduğunu, özelleştirilemeyeceğini vurguladı.
Hekimlere yaraşır bir yasa istediklerini söyleyen İncirli, hekimlerin hiçbir zaman ikinci iş peşinde olmadıklarını ifade etti.
İncirli, insanların sağlığı için, hastanelerin hekimsiz kalmaması için eylem yaptıklarını vurgulayarak, ülke genelinde acil olanlar dışında poliklinik ve ameliyat hizmetlerinin verilmeyeceğini hatırlattı.
Tıp-İş Başkanı Sıla Usar İncirli, eylemin devam ettiği saatlerde Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde böbrek nakli ameliyatının gerçekleştirilmekte olduğunu da açıkladı.
Mahkeme kararlarına saygılı olduklarını söyleyen İncirli, “Mahkemeler yurttaşları, hekimleri, altyapısı eksik, fiziki koşulları yetersiz, içinde ilaç bile bulunmayan hastanelere mahkum edin demiyor” dedi.