Makinist!
Tunus'tan sonra Mısır halkı 25 Ocak 2011'de sokaklara döküldü. O sıralar Genel Kurmay Başkanı ve Savunma Bakanı Washington'da idiler. Talimatına rağmen askerler ayaklanmayı bastırmayınca Mübarek 11 Şubat'ta istifa etmek zorunda kaldı. Sonrası malum: Amerikan desteği ile 30 yıl iktidarda tutulan Mübarek aynı Amerika'nın yeşil ışığı ile kendini kafeste buldu.
Amerikan işbirlikçilerinin sonu hep aynı.
İran Şahı, Saddam, Filipinler'de Markos, Panama'da Noreiga, Tunus'ta Bin Ali, son dönemi ile Kaddafi, Menderes ve başkaları..
Dönelim Mısır'a ..
Tunus, Mısır ve NATO'nun işgali ile Libya'da İslamcılar iktidara gelince ABD ve yandaşları çok sevinmişti..
Coğrafyamıza artık demokrasi gelmişti..
Hem de dünyanın en ilkel, çağdışı, bağnaz ve rezil Suudi Arabistan ve Katar yönetimlerinin parası ile..
Yani paralı ve biraz da dualı demokrasi..
Dualı diyorum çünkü 28.11.2011- 11.1.2012 arasında üç turda yapılan parlamento seçimlerinde ülkedeki tüm camiler ve din adamları seferber edildi.
Binlerce fetva verildi.
'Oy kullanmak Allah'ın emri ve İslamcı partilere oy verenler direkt cennete' denildi..
Denildi ama halkın ancak % 50'si sandığa gitti.
'Arap Baharı' insanları heyecanlandırmamıştı..
Gidenlerin büyük bölümü de İslamcı partilere oy verdi.
Müslüman Kardeşler'in partisi Özgürlük ve Adalet Partisi 498 sandalyenin 235'ni aldı.
Daha radikal olan Selefi Nur Partisi 123 sandalye kazandı..
Cumhurbaşkanlığı seçimi ise 16-17 Haziran 2012'de yapıldı.
Camiler ve on binlerce şeyh,imam, hatip ve müezzin yine devredeydi..
AKP ve ABD'nin psikolojik, medya ve propaganda desteği ..
Katar ve Suudilein milyarlarca doları..
Sonuçta sandığa gitme oranı: %46
Bunların %51'ni alan Müslüman Kardeş Muhammed Mursi cumhurbaşkanı oldu.
Hemen basını, yargıyı, orduyu, polisi , valileri ve devletin diğer kurumlarını İslamlaştırmaya başladı.
Ülkenin çok kötü ekonomik gidişatı umrunda değildi.
Herkes rahatsız ve tedirgindi.
Onun için de bugün herkes sokaklarda olacak..
Ne olur bilemem ama Mısır çok gergin ve asla durulmayacak.
Yapılan kamuoyu yoklamalarında halkın % 72'sş Mursi'den kurtulmak istiyor.
Obama'nın ' Arap Baharı' ile bu coğrafyayı uyumlu İslmalaştırma projesi zor durumda.
Zor durumda olan başka biri daha var o da Başbakan Erdoğan.
Çünkü Mısır ile Türkiye arasında tarihsel, duygusal, psikolojik ve ideolojik bağlar var.
Yavuz Selim 1517'de Kahire'ye girip Halife olduğunda orada Memlukileri yani Türk kökenlileri yenmişti. Osmanlı Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa (1895-1848) Mısır'ın modernleşmesinde önemli rol oynadı. AKP'nin ideolojik kaynağı olan Müslüman Kardeşler hareketi Mısır'da doğdu. Şimdi de orada iktidarda.
Tıpkı AKP'nin Türkiye'de iktidarda olduğu gibi..
Hem de seçmenlerin yüzde ellisinin oyunu ile..
Ama her ikisi sıkıntılı.
Taksim ve Tahrir..
Mursi Mısır'da kaybederse Erdoğan bölgede önemli stratejik bir müttefik kaybeder.
Erdoğan'nın bölgesel hesapları zorlaşır hatta imkansızlaşır.
Arka bahçe Ortadoğu'da Mısır gibi önemli ideolojik bir müttefiği kaybeden Erdoğan yalnızca Katar ve Suudi Arabistan'nın desteği ile 'büyük amaçlarına' ulaşamaz.
Türkiye içi hedefler ise Erdoğan için yeterli olmaz.
Hem de insanlar Taksim'e alışmışken..
Anlayacağınız ' dış mihraklar'..
Kim mi bunlar?
Bugün Tahrir'i dolduracak milyonlar..
Hem de 'Arap Baharı'nın bu cehennem sıcağında..
Mursi'ye 'yetti gari' demek için..
Bulaşıcı bir alışkanlık ..
Ah şu demokrasi!!
Tren gibidir biner ve işinize gelmeyince inersiniz.
O da olmazsa raydan çıkarırsınız!
Makinist ne der onu bilemem!!