‘Mal sahibi’ gibi
“İşte tam da sebep bu dedim” dinlerken...
İnsanlar bundan rahatsız oluyor.
Yoksa Türkiye'nin desteği, işbirliği, ada yarısındaki etkisi yadsınamaz.
“Kan” değildir bağımız, kültürdür, insandır, hayattır.
Nazım Hikmet’ten Sabahattin Ali’ye Reşat Nuri’den Orhan Pamuk’a uzanan dildir, duygudur, renktir.
Kimileri için “milliyetçi” bir damar, kimileri için “menfaat”tir uçsuz bucaksız…
Yine de inkar edilemez.
***
20 Temmuz töreninde Fuat Oktay’ı dinliyorum.
Ne kadar ‘yakın’ olursa olsun en nihayetinde bir başka ülkenin Cumhurbaşkanı Yardımcısı…
“Mal sahibi” gibi konuşuyor.
İşte bundan rahatsız oluyorum.
***
Misal…
Diyor ki, “Kıbrıs’ta mevcut statükonun sürdürülmesine yönelik çabaları asla kabul etmeyeceğiz. Bunun en temel göstergesi Kapalı Maraş’a yeniden hayat vermek yönünde başlattığımız çalışmalardır.”
Dedim ya “mal sahibi” gibi….
“KKTC ile de istişare içinde olduklarını” söylüyor tabii!
“Uzun zamandır atıl durarak içimizi sızlatan bu bölgenin mahallelerinde, sokaklarında, sahillerinde yeniden aileleri; sevinç ve güven içinde koşuşturan Kıbrıs’ın çocuklarını görmeyi arzu ediyoruz” diye de bağlıyor meseleyi…
Bunu Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Yardımcısı anlatıyor.
Sonrasında KKTC Cumhurbaşkanı kürsüye gelecek.
Bunu biliyor.
Aldırmıyor.
***
Düşünsenize…
Oy veriyor ve bir Cumhurbaşkanı seçiyorsunuz.
İradenizi teslim ediyorsunuz.
Ancak…
Sizin seçmediğiniz birisi geliyor ve neler yapılacağını anlatıyor.
Hatta nasıl yapılacağını anlatıyor.
Ne sandıkta hesap sorma şansınız var, ne de seçip seçmemek gibi bir hakkınız.
Yanına dahi yanaşamazsınız.
Ev sahibi gibi konuşuyor.
O zaman yaşadığınız yurda yabancılaşıyorsunuz.
O zaman iradenizi sorguluyorsunuz.
İşte bu hassasiyet anlaşılmıyor.
Çok da anlaşılmayacak gibi değil ya…
Belki de özellikle böyle davranılıyor.
Kimin karar verici olduğu gösterilmek isteniyor özellikle…
Hangi demokraside karşılığı var bunun?
***
“Siyasi eşitlik” çağrısı yapılıyor sık sık…
Öyle de…
“Eşitlik” dediğin kavram tek yönlü olmuyor.
Güneye eşitlik isterken…
Kuzeye gelince oyun bozuluyor.
***
Kıbrıslı Türk seçilmişler sık sık Türkiye’ye giderler…
Özel günlerde…
Törenlerde…
Hangisi böyle bir tonda konuşabilir acaba?
***
Güneyde de aynı yaklaşım vardır.
Kıbrıs adasının sahibi edasında konuşur milliyetçi Kıbrıslı Rum elitler!
Ne yazık ki Kıbrıslı Türkler hep “arada kalmışlık” duygusunu yaşarlar ve özne olarak görülmezler.
Belki aynaya bakmamızın zamanı gelmiş de geçmiştir.
***
"İşte tam da sebep bu dedim" dinlerken...
Jetler uçtu ardından…
Gökyüzünde yine ‘kalp’ çizdiler mi göremedim.
Yutkundum...