‘Reform, servet vergisi ve feragat’
Ekonomi giderek kötüleşirken, deneyimli maliyeciler "daha fazla kaos oluşmadan yaşananların önüne geçilmesi gerektiğine" işaret ediyor.
Ekonomi giderek kötüleşirken, deneyimli maliyeciler "daha fazla kaos oluşmadan yaşananların önüne geçilmesi gerektiğine" işaret ediyor. Çözüm önerilerini de paylaşan uzmanlar, çok karamsar bir tablo çiziyor: "Toplumsal mutabakatla reformlar yapılmalı ve gerekirse uzlaşıyla kimi haklardan vazgeçilmeli. Lüks hayat vergilendirilmeli.”
Fehime ALASYA
Ekonomi giderek kötüleşirken uzmanlar “acil tedbir” çağrısı yapıyor. YENİDÜZEN’e konuşan uzmanlar çok karamsar bir tablo çiziyor ve çözüm önerisini ‘toplumsal mutabakatla reformlar ve gerekirse feragat’ olarak özetliyor. Bir diğer öneri olarak “servet vergisi” göze çarpıyor.
Acilen önlem alınması gerektiğini ifade eden Maliye Eski Bakanları ve bürokratlar, her geçen gün kötüye giden ekonominin seyrini ve yapılması gereken çözüm önerilerini paylaştı.
Eski Maliye Bakanlarından Zeren Mungan:
“Ciddi reformlar şart”
Ekonomi ve sağlığın çok ciddi açmazda olduğunu anlatan Eski Maliye Bakanlarından Zeren Mungan, ana geliri oluşturan turizm ve yüksek öğrenimin zarar görmesiyle ülke ekonomisini de çok kötü etkilendiğini anlattı.
Mungan, bunun yansıması olarak diğer tüm sektörlerin ve ekonominin genelinin de ciddi olarak gerilediğinin altını çizdi.
Türk Lirası’ndaki erimeye bağlı olarak döviz kurlarındaki artış, dış ticaret açığı, ithalat-ihracat konusundaki sıkıntılara dikkat çeken Mungan, “kendi ayakları üzerinde duran bir ekonomi şart” dedi.
Kamunun kendi cari harcamalarını karşılar duruma gelmesi gerektiğine de değinen Mungan, bu sayede sıkıntılarla baş etmenin yollarının da bulunabileceğine dikkat çekti.
“Standart ürünler yerine bize has özel ürünleri üretmemiz gerek”
Toplumsal mutabakatın önemine değinen Mungan şöyle devam etti:
“Bu büyük krizden toplumsal mutabakat ile çıkılabilir. Bu yaşananlar normal bir ekonomik kriz ve normal bir bütçe açığı değil. Toplumsal mutabakat sağlayarak bunu aşabiliriz. Gerekirse feragat konusunda da kaynak transferi konusunda da dengeli yapıya ihtiyaç var.
En büyük zararı gören küçük esnafla ilgili çok ciddi açılımlara ihtiyaç var. Küçük esnaf muhakkak desteklenmelidir. Ara eleman eksiğimiz ve ihtiyacımız da ortadan kaldırılmalı. Üretim konusunda da yapısal reformlara ihtiyaç var, yani herkes birlikte elini taşın altına koymalı. ‘Kimden başlayacağız’ anlayışı olmadan bu krizden çıkabiliriz. Kamusal reform, üretim alanından reformlar, TC ile ilişkiler açısından reformlar şart.
Üretim açısından, emek ve enerji TC’ye göre daha pahalı, bunlar üretim maliyetini arttırıyor. Demek ki standart ürünler yerine bize has özel ürünleri, dünyada kabul görecek şekilde, sertifikalı, belgeli ürünler üretmemiz gerek. Bu tür ürünlerle de rekabet edebilirliğimiz aratabilir.
İş yapma kültürünü kümeleşerek oluşturmak gerek. Ortak akıl, ortak ve güçlü sermaye ile ‘1 elin nesi, 2 elin sesi var’ düşüncesiyle ciddi bir üretim hamlesi gerekiyor.
Ülkeler belirli krizlerden sonra bunu şans haline getirip, bu krizi doğru dönüşüm haline getirebiliriz. Kooperatifleşme, halka açık şirketler ile kitlesel hareket gerek.
Bu sayede dış ticaret açığını da giderebiliriz.”
Sivil toplum örgütleri, siyasi arena ve toplumun uzlaşısı ile bu durumun çözülebileceğine değinen Mungan, ciddi reformların gerektiğini yineledi.
Eski Maliye Bakanlarından Birikim Özgür:
“Kamu maliyesi rahat nefes almalı, ekonomiyi canlandıracak uygulamalara kaynak yaratılmalı”
Maliye eski Bakanı, akademisyen Birikim Özgür, kamu maliyesini rahatlatacak önlemlerin alınmasının şart olduğunu söyledi, ekonomiyi canlandırmak için ‘kaynak yaratılması’ gereğine işaret etti.
Birikim Özgür, Türk Lirası’nın yüksek değer kaybı nedeniyle oluşan enflasyonun 2021 yılı kamu ücretlerine bire bir yansıtılmanın mümkün olmayacağına dikkat çekti.
Ekonomideki serbest düşüşün bir maliyeti olduğuna ve bunun bedelini en fazla dar gelirli insanların ödediğine dikkat çeken Özgür, piyasadaki talebin daralmasından dolayı tüm kesimlerin zorlandığını belirtti.
Fakirleşmenin toplumsal bir sorun olduğuna değinen Özgür, çözüm önerilerinin de toplumsal olması gerektiğini belirterek, “Kimsenin elinde böyle bir reçete yok. Havada uçuşan öneriler olabilir ancak bunları somut bir programa dönüştürmek bir projedir. İktidarın sosyal süreçleri de gözeterek tek elden yürütmesi gereken bir işten söz ediyoruz” dedi.
UBP-HP Hükümeti’nin seçim ekonomisi uygulayarak topluma ciddi zaman kaybettirdiğini anlatan Özgür, pandeminin başlangıcından itibaren talebi canlandırma adı altında kamu kaynaklarının tüketime yönlendirildiğini belirtti. Özgür, “Kamu kaynaklarının tüketime yönlendirilmesi metoduyla sadece araba ithalatı arttı, ülke kaynakları geri döndürülemeyecek biçimde yurtdışına çıkmış oldu.” dedi.
2021 yılı için öngörülen büyük bütçe açığının dizginlenmesi gerektiğine değinen Özgür, kamu kaynaklarının daha adil dağılımının yapılması gerektiğini de söyledi.
Özgür, “Gerek bütçe açığına gerekse ekonominin canlanmasına hizmet edebilecek dış yardımlarla ilgili avuç açan değil sistemini idame ettirme ve güçlendirme konusunda irade sahibi bir toplum hüviyetiyle etkili bir pozisyon geliştirilmesi mümkün olabilir.” şeklinde konuştu.
Özgür, ağır hasarlı bir kamu maliyesiyle diğer ülkelerdeki gibi pandemi sonrasında “V” şeklinde bir normalleşme beklentisi içerisine girmenin hayalcilik olacağını anlattı.
Orta ve kısa vadeli çözüm önerileri
“Tüm kesimlerin eşit şekilde elini taşın altına koyacağı ve kamuda mali sürdürülebilirliğin sağlanabildiği koşullarda orta vadede üretken ekonomiye geçişin formülleri geliştirilebilir” diyen Özgür, kısa vadede ise devletin pandemi nedeniyle zor durumda kalan esnafa ve işleri durma noktasına gelen işletmelere ve çalışanlarına desteklerini çeşitlendirmesi gerektiğini kaydetti.
Özgür, çözüm önerilerini şöyle sıraladı:
“Ciddi şekilde daralan dış taleple ilgili acilen pandemi koşulları elverdiğince yaratıcı ve girişimci olunması gerekiyor. Gerek planlama gerekse de bu gibi projelerin geliştirilmesi konusunda ciddi şekilde çuvallayan ve toplumu belirsizliğe hapseden yönetim tarzına son verilmesi çok önemli. Turizm, yükseköğretim ve inşaat alanlarında paydaşlarla kafa kafaya vererek ülkeye daha fazla kaynak girişini mümkün kılacak projeler derhal gündeme getirilmelidir.
Yine kısa ve orta vadede dış talebi artırmak için yıllardır konuşulan ancak hayata geçirilmeyen kamu-özel işbirliği projelerinin kamu menfaatleri de gözetilerek somutlaştırılması ve bu yolla iç ve dış yatırımcılar için cazip bir ortam yaratılması da ele alınmalıdır. Bunun yanı sıra yıllardır ötelenen kamu reformu, yerel yönetimler reformu, yargı reformu gibi bazı yapısal düzenlemelerin de önceliklendirilerek orta vadeli bir program mantığıyla gündeme getirilmesinin hem kamusal hizmetlerin kalitesinin artmasına hem de ekonominin güçlenmesine önemli katkıları olacaktır.”
Maliye Bakanlığı Eski Bürokratı Erkan Okandan:
“Sosyal adalet ilkelerine uygun vergi sistemi…”
Yıllardır aynı çözüm önerilerinin tekrarlandığını Maliye Bakanlığı eski Bürokratlarından, Ekonomi Uzmanı Erkan Okandan, ülke ekonomisin gidişatına ilişkin çok karamsar olduğunu işaret etti.
Kurlara müdahale edecek bir enstrümanımız olmadığını, bu nedenle çözüm önerilerinin yanıtsız kalacağını anlatan Okandan, en başta döviz ile borçlanmanın çok yanlış bir adım olduğunu, bunu yıllardır dile getirdiklerini belirtti.
Ülkenin çok kaotik bir ortamda olduğunu kaydeden Okandan, TL’nin değer kaybı karşınında ülkede hiçbir şey yapılamayacağının altını çizdi.
“Hükümet yok, belirsizlik hâlâ sürüyor. Ortada bütçe yok, olan bütçenin %35’i açık. TC bunun finanse edeceğim dese bile bunun olacağına inanmıyorum.” diyen Okandan, güvensizliğini ortaya koydu. Bu aşamada çözüm önerisi sunmanın da mümkün olmadığını anlatan Okandan, “Bu çözüm yıllar önceden aranmalıydı. Kim ne vergi ödüyor, vergi listelerine bakın, lüks hayat yaşayanlar ne kadar vergi ödüyor, sosyal adalet ilkelerine uygun vergi sistemi yapılmadı. Bu vergiler doğru dürüst alınmalıydı. Türkiye’den medet umuluyor ama onların da durumu ortada.” ifadelerini kullandı.
‘Lüks hayat’tan kaçınmak
Ülkede döviz borçlanılmaması gerektiğinin bir kez daha altını çizen Okandan, kendi yaşantısından örnekler vererek, konuya dikkat çekmeye çalıştı:
“Kamuda en üst makamdayım, eşim 30 yıllık kamu görevlisi ama 14 yıllık Opel model araba sürüyorum. Lüks bir araba almadım, almam da çünkü önümü görmüyorum.
Ekonomi bilgisi, tecrübe ve deneyimleri ile TC’nin durumunu analiz edince, ülkedeki bu durumun düzeleceğine inancı olmadığını anlatan Okandan, hükümetin kaotik ortamı daha da kötü bir şekle sokmaması gerektiğinin altını çizdi.
Maliye Eski Bakanlarından Mehmet Bayram:
“Hükümet derhal önceliklerini ortaya koymalı”
Ülkedeki ekonomik faaliyetlerin temelinde Türk Lirası kullanımının etkisi olduğunu ve bu nedenle bazı önlemlerin çaresiz kaldığını dile getiren eski Maliye Bakanları Mehmet Bayram, “Banka faizleri ve dövizin hareketliliğine karşın önlem alınması şart” dedi.
Özellikle Türkiye’den ekonomik destek ve talep kısmında önceliklere göre yardım istenmesi gerektiğinin altını çizen Bayram, bunun sadece ‘maaş ödemesi’ için olmaması gerektiğini dile getirdi.
Öncelikle sağlık, ardından da küçük esnaf ve işletmelerin vergi, gider ve yatırımları açısından korunması gerektiğini anlatan Bayram, “Küçük işletmeler tedbir alacak düzeyde değil, bu nedenle önce onları, sonra işsiz insanları bu zor zamanda mutlaka desteklemeliyiz” dedi.
Ülkenin temel ekonomik kalemi olan yükseköğretim ve turizmi ayakta tutması gerektiğini anlatan Bayram, üretimin de önemine değindi.
“Nüfus artıyor ama üretim artmıyor” diyen Bayram, tüm bunların hükümet politikası olması ve mali açıdan da desteklenmesi gerektiğinin altını çizdi.
Foto Burçin Aybares arşiv