MANDAMUS...
Bundan dört yıl önce sözlüğümüze yeni bir sözcük girmişti: ‘’Mandamus’’...
Neydi bu mandamus? Günlerce araştırdık durduk. Yok yanlış anlaşılmasın bu kelime sadece mini minicik bir sağlık grubunun sözlüğüne girmişti. Öyle sokaktaki yurttaşın, başbakanın, cumhurbaşkanının falan çok da umurunda olmamıştı. Hatta şimdi sorun, yine de çok kişi bilmeyecektir.
Neydi bu ‘’mendebur’’ kelime? Hani mini minicik de olsa onca önemli konu arasında başarıp da bir grubun sözlüğüne giren o kelime...
Kelime aslında hukuk dilinde bir kelimeydi ve ne olduğu çok da önemli değildi. Önemli olan bu hukuk dilindeki kelime ile hedeflenen dava konusuydu.
Serbest Hekimler Birliği tutturmuş; kamu hekimleri ikinci iş yapıyor, bu konu yasalara aykırı...
Doğru. E hadi mahkemeye gidelim, mahkeme Maliye Bakanı ve Sağlık Bakanına emretsin ve yasa uygulansın. Mandamus bu işi çözsün...
İşte Mandamus kısaca bu demekti. Mahkeme emredecekti ve ülkedeki Sağlık Sistemi düzelecekti.
Yıllardır batakta olan Kamu Sağlık Hizmetleri kurtulacaktı. Hekimler muayenehanelerini kapatacaklar ve hastalarına sadece hastanede hizmet vereceklerdi.
Buraya kadar her şey çok güzel...
Mandamus işi çözecekti.
Bugüne dek gelen geçen hiç bir hükümetin çözemediği, hiç bir Başbakanın ve hiç bir Sağlık Bakanı’nın hatta Cumhurbaşkanı ve KKTC Meclisi’nin ve hatta ve hatta TC Heyetlerinin çözemediği Sağlıktaki bu ikinci işi aha bu Mandamus çözecekti. Sahi bugüne kadar niye kimse bu Mandamus’u düşünmemişti?
HİPOKRAT’IN KEMİKLERİ SIZLARKEN…
İnanın dalga geçmiyorum vallahi de billahi de konu tam da böyle başladı.
Sonra ne mi oldu?
Günler aylar boyu hekimler mahkemelere taşındı.
Mahkeme koridorları hastane koridorlarına döndü; bir eksik bu koridorlarda hasta yoktu ‘’Mandamus’’ vardı.
Hekimler ve hekim örgütleri bölündü parçalandı, un ufak oldu. Gazete köşelerinde sövme, yerme, suçlu ilan etme mubah hale geldi. Hastane koridorları, televizyonlar, gazeteler hele de sosyal medya denen ucube artık tam bir savaş alanıydı. Hekimler birbirine bıçak çekiyor, hastalar ve basın bölünüp saflarını belirliyorlardı.
Bu süre içinde Hipokrat’ın kemikleri sızladı ama Mandamus’un kılıcı hep yerinde saydı.
Olayı çözmesi gereken gelen geçen Sağlık Bakanları şaşkın ördek gibi aradan oraya koştursa da dertlerini ne hükümetlerine ne de meclise anlatamadılar.
Savaşı anlamsız bulan birçok hekim hastane koridorlarını terk edip gerçek işlerine döndüler. Kamu hastanelerinde birçok servis çökme noktasına geldi. Ortada kalan birçok hasta sağlık bakanlığının kapılarını zorlayarak özel hastanelere sevklerini almaya başladılar.
HİÇBİR ÇÖZÜM YOK…
Mandamus’a ne mi oldu? Mandamus kazandı. Yarın Mandamus’un kılıcını çekip Sağlık Sistemini düzeltme günü.
Peki, ne mi olacak? Bence hiç bir şey olmayacak sevgili dostlar. Çünkü sistemi düzeltmesi gereken hiç bir yasa maalesef başarılamadı. Henüz ödenemeyen ve ne olduğu da tam belli olmayan hekime maaş artışından başka sağlıkta hiçbir şey organize edilemedi.
Hala Kamu Sağlık Hastanelerinde yapılması gereken altyapı eksiklikleri gündemde değil.
Hala mesai saatleri denetlenemiyor.
Hala denetimin en önemli ayağı otomasyon başarılamadı.
Hala acil servis toplama hekimlerle dönüyor.
Hala yoğun bakımda sorumlu hekim yok.
Hala sağlık çalışanları performansı denetlenemiyor.
Hala Kamu Hastanelerinde kalite kontrol yok.
Hala Kamu hastanemizde onkoloğumuz yok.
Hala Sağlıkta insan ve maddi kaynaklarımız özele peşkeş çekiliyor.
OLACAKLARI İZLEYELİM ŞİMDİ…
Şimdi ne mi olacak? Serbest Hekimler kapatılamayan muayenehanelerdeki meslektaşlarını Sağlık Bakanlığına şikayet etmeye başlayacak. Sağlık Bakanlığı yığınla gelen bu soruşturma dosyaları ile aylar ve hatta yıllarca uğraşacak. Hatta bir süre sonra bu dosyalarla uğraşacak soruşturma memuru bile bulamayacak. İstifalar sürecek, kaos daha da büyüyecek. Ta ki kamu hastanelerimiz tamamen çökene kadar. Ta ki Sağlık Bakanlığı Sevk Bakanlığı haline gelene kadar...
Sağlık ülkenin genel sisteminden bağımsız değildir. Bir ülkenin düzeni ve işleyişi statüko tarafından esir alınmışsa, sadece Sağlık Sistemini düzeltemezsiniz. Hele de 137 tane müşaviri bile çözememişken...
Kamu reformu bir bütündür. Eğitimiyle, Elektriğiyle, Telefonuyla, Turizmiyle, Çevresiyle, Trafiğiyle ve de tüm sistemleriyle...
İkinci iş sadece sağlıkta yoktur. Tüm sistemi revize etmek zorundasınız.
Popülizmi, rantçı politikaları ülke siyasetinden kazımadıkça; sadece birkaç hekimin muayenehanesini kapatarak sistemi düzeltemezsiniz.
KARA LEKE…
Yine de şöyleyim: Sağlıkta yaşanan dört senelik bu çok zorlu savaşın galibi kim mi? Elbette Mandamus kazandı. Başka kim mi kazandı? Özel Hastaneler ve klinikler kazandı. Hiç bir savaşın galibi olmadığı gibi bu savaşın da galibi olmadı ve olmayacak da. Elbette savaş ganimetçileri haricinde...
Ama bu yaşanan süreç; özelde hekimin genelde de toplumun birbirine düştüğü kara lekelerden biri olarak tarihe geçti.
Umalım ki kaybımız bu kadarla kalsın...
Sosyal Devlet mi? Yorum sizin...
Değerli dostlar Ağustos ayında MANDAMUS’un marifetlerini izleyeduralım; ben sizden bir aylık izin rica ediyorum. Yine başka üretimlerde buluşabilmek adına... Eylül’de yine bu sütundayız. Sağlıkla kalın...:)