Maraş'a bir bakış | Independent Türkçe
Merve Bayrakçı, Independent Türkçe'de yazdı.
Ben buralara 'savaş müzesi' diye baktım. Resmen bir 'savaş müzesi…' Neyi biliyoruz; Rum ve Türk halkının bunda hiçbir suçu yok. 1571'de Osmanlı geldi, ta ki 1878'de İngiliz'e devredene kadar, ne Rum ne Türk halkı arasında hiçbir savaş olmadı. Yunanistan, EOKA emelleri uğruna bu halkı ikiye böldü. İnşallah bundan sonra daha güzel olur. Türk halkının istediği sadece taksim ve 'bize dokunmasınlar' idi. Çünkü onlar da biz de çok kayıp verdik. Burası küçücük bir adadır, bundan sonra savaşı kaldıramaz.
Kıbrıslı Türk Emine Hanım, "Kapalı" Maraş'a dair hissiyatını bu sözlerle anlattı.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) sınırları içerisinde yer alan ve 46 yıldır kapalı olan Maraş bölgesinin bir bölümü, 8 Ekim Perşembe günü halkın ziyaretine açıldı.
Kapalı alana yıllar soran giriş yapan Kıbrıslılar, kamuya ait olan Demokrasi Caddesi ile sahil kısmının bir bölümün açıldığı Maraş'a yoğun ilgi gösteriyor.
Independent Türkçe, yıllarca kapalı kalan Maraş bölgesine girdi, yaşanan durumu bölgeyi ziyaret eden Kıbrıslı Türklere sordu;
46 yıl sonra 'hayalet şehir' Maraş'ın kısmen açılmasına dair ne düşünüyorsunuz, burada ne hissediyorsunuz?
Maraş bölgesinin açık bölümünde ikamet eden Emine Hanım, savaşa ve sonrasında Ada içerisinde oluşan göçe vurgu yaparak yanıtlıyor sorumuzu.
"Ben doğduğumda annem göçmen olmuş, evleri güney tarafında kaldı" diyerek annesinin 1963 göçmeni olduğunu vurguluyor Emine Hanım.
Eşinin de 1974'te Ada'nın bölünmesinden sonra Kıbrıs Rum Kesimi'nde kalan Baf göçmeni olduğunu söyleyen Emine Hanım, şunları anlattı:
"Yani göçmenliğin ne olduğunu da biliyoruz. Eşim Baf'tan göçmendir… Onların da evi güney tarafında kaldı. Şu anda biz açık Maraş'ta yaşıyoruz. 46 seneden fazladır komşumuz kapalı bölgeydi. Tel örgülerin ötesini görürdük zaten."
'Hayalet şehir' olarak anılan Maraş bölgesinde, Kıbrıslı Türklerin her biri "Maraş açılımı" meselesini farklı bakış açısıyla yorumluyor.
Keza KKTC'nin Gazimağusa şehrinde bulunan Maraş bölgesi, Ada'da Rumlar ile Türkler arasındaki en tartışmalı konu başlıklarından biri.
Maraş, Ada'da kuzey ile güneyi ikiye ayıran ve Birleşmiş Milletler (BM) kontrolü altındaki "Yeşil Hat" tampon bölgesi üzerinde yer alıyor.
1974'te İkinci Kıbrıs Harekâtı sırasında Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından ele geçirilen Maraş, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) aldığı kararla hem yerleşime hem de iskâna kapatıldı.
BMGK'nın aldığı 550 sayılı kararda, "Maraş'ın herhangi bir bölümüne kendi sakini dışındaki insanların yerleştirilmesi çabalarını kabul edilmez olarak niteler ve bu bölgenin BM yönetimine devredilmesi çağrısında bulunur" ifadeleri yer aldı.
Maraş meselesi, Birleşmiş Milletler himayesinde, Kıbrıs müzakerelerinde kapsamlı bir çözümün parçası olarak yıllardır devam eden bir pazarlık konusu oldu.
1993'te dönemin BM Genel Sekreteri Butros Gali'nin önerdiği güven artırıcı önlemler paketi çerçevesinde, Türk tarafı, Lefkoşa Uluslararası Havaalanı'nın açılması karşılığında, Maraş'ın BM idaresinde iki tarafın ortak kullanımına açılmasını kabul etti; ancak bu plan Rumlar tarafından kabul görmedi.
2004'teki Annan Planı'na göre kapalı Maraş, Rum tarafının denetimine bırakılacaktı. Ancak yapılan referandumda Annan Planı'na Kıbrıs Türklerin yüzde 64,91 ile "evet" demesine rağmen, Kıbrıs Rumlar tarafından plan yüzde 75,83 ile reddedilince, bu gerçekleşmedi.
Aradan geçen uzun yıllardan sonra 8 Ekim 2020 Perşembe günü Maraş bölgesinin kamuya ait olan Demokrasi Caddesi ile sahil kısmının bir bölümü halkın kullanımına açıldı.
46 yıldır kapalı olan Maraş'ın bir kısmının açılması ile gözler birden o bölgeye çevrildi. İlgi odağı olan Maraş'a ziyaretler her geçen gün artıyor.
8 Ekim'de ziyarete açılan Maraş'ı 31 Ekim'e kadar 46 bin 55 kişi ziyaret ederken, kasım ayında da şimdiye kadar 21 bin 404 kişi ziyaret etti.
Açıldığı günden 24 Kasım 2020 tarihine kadar toplamda 67 bin 459 kişinin ziyaret ettiği Maraş, Gazimağusa'nın da hareketlenmesinde büyük rol oynuyor.
"Bence çok geç kalınmış bir karardı, hiç kapatılmaması gerekirdi"
Bölgeyi ziyaret edenlerden biri de Londra'ya göç etmiş Kıbrıslı Türk genci Gökhan idi.
Gökhan, yıllarca kapalı kalan Maraş'ı gezerken duygulandığını söyledi:
"Tabii ki duygulu anlar. 46 yıl sonra ilk kez ayak basılan topraklar; özlem duyulan topraklar… Fakat işin gerçeği, biz Kıbrıslı Türkler 'Burası aslında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne ait topraklardır' diyoruz ya… Fakat tam aksine bu mal varlıklarının birçoğu yabancı kişilere ait mal varlıklarıdır. Bakarsanız Ermeni'si var, Rum'u var, Yahudi'si var, İngiliz Kraliyet ailesine ait mülkler var, yabancı Amerikalı oyuncuların mülkleri var. Bence çok geç kalınmış bir karardı, hiç kapatılmaması gerekirdi."
Maraş'taki "mülkiyet hakkı uyuşmazlığı" nasıl aşılacak?
Maraş, Kıbrıs sorununun çözümüne dair en tartışmalı meselelerden biri olan "mülkiyet hakkı uyuşmazlığının" da önemli maddelerinden birini oluşturuyor.
1974 yılında 13 Ağustos'ta (o gün son bulan) İkinci Kıbrıs Harekâtı sırasında Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından ele geçirilip, kapatılan Maraş'ta, başta Kıbrıslı Rumlar ve Türkler olmak üzere çok sayıda yabancının da mülkü olduğu biliniyor.
KKTC'nin kuruluşunun 37'nci yıldönümü sebebiyle 15 Kasım'da, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Lideri Devlet Bahçeli ile beraberindeki heyet, Ada'ya ziyarette bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindeki heyet, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile birlikte, ziyaret kapmamında Maraş'ta "piknik" düzenledi.
Bu ziyarette Erdoğan ve Tatar, Maraş'taki mülk sahiplerinin mallarının iade edileceğine dair açıklamada bulundu.
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kapalı Maraş'ta mülk sahibi olanlara seslenerek, "Bir kez daha buradan güney komşularımıza sesleniyorum, buradaki mal ve mülk sahipleri gelebilirler, taşınmaz Mal Komisyonu üzerinden mallarını kendilerine iade edebiliriz" dedi.
Bu ziyaretin ardından 17 Kasım'da BM'den Maraş bölgesiyle ilgili bir açıklama geldi.
BM Genel Sekreter Sözcüsü Stephane Dujarric, Erdoğan'ın Kapalı Maraş'a ziyaretinin sorulması üzerine, "Hafta sonu Maraş'ta yaşanan gelişmeleri endişeyle yakından izlediğimizi söyleyebilirim'' ifadesini kullandı.
Kapalı Maraş konusundaki pozisyonların değişmediğini ve ilgili BMGK kararlarını dikkate aldıklarını söyleyen Dujarric, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in Ada'da gerginliği artıracak ve gelecekte diyalog ve görüşmeleri tehlikeye atacak her türlü tek taraflı adımdan kaçınılması çağrısı yaptığını söyledi.
KKTC Cumhurbaşkanı Tatar ise, Türk Ajansı Kıbrıs'a (TAK) yaptığı açıklamada, 'Maraş açılımının hiçbir BM ve Güvenlik Konseyi kararlarına aykırı olduğunu düşünmediğini' ifade etti.
Cumhurbaşkanı Tatar, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
"İnsan hakları her şeyin üzerindedir. 46 yıldır hiçbir çözüm bulunamıyorsa, karşılıklı olarak birtakım anlaşmalar imzalanamıyorsa, bir 46 yıl daha Maraş'ı kapalı tutmanın hiçbir gereği yoktur. Zaten Maraş'ın büyük bölümü de açıktır."
Maraş'ın insanlığa açıldığını, bunun hiçbir tartışması olamayacağını dile getiren Tatar, hiçbir şeyi hukuka aykırı yapmadıklarını, açılanın sahil ve kamu alanları olduğunu ki bunların zaten halka ait olduğunu kaydetti.
Maraş'ın KKTC sınırları içinde ve KKTC toprağı olduğunu, burada bir tereddüt olmadığını dile getiren Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, 1974'te sonra adanın böyle şekillendiğini ve Maraş'ın Kıbrıslı Türklerin egemenliği dahilinde olduğunu hatırlattı.
'Mülkiyetin sahibinin kimde olduğunun tartışılabileceğini, onların da mağdur edilmeyeceğinin' zaten söylendiğine değinen Cumhurbaşkanı Tatar, "Ya gelecek, ya satıp gidecek. Tapuyu itibarlaştıracağız. Burada insan hakları adına bu yapılıyor. Siyaseten de aykırı bir durum yok" dedi.
(TC) Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Maraş ziyareti sonrasında Kıbrıslı Rumların Maraş'taki mallarını talep için TMK'ya başvurularda ise artış gözleniyor.
Mülk sahipleri, Kuzey Kıbrıs'ta bulunan mallarla ilgili talepler için etkin bir iç hukuk yolu oluşturmak amacıyla, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından iç yargı imkânı olarak tanınan Taşınmaz Mal Komisyonu'na (TMK) başvurabiliyor.
Kıbrıslı Rum avukat Ahilleas Dimitriadis, Maraş'taki malları için Kıbrıs'ın kuzeyinde kurulu TMK'ya başvuran Kıbrıslı Rum sayısının 335'e yükseldiğini açıkladı.
"Acılar artık bir yana kalsın, ilerisi için neler yapabiliriz, onu konuşmamız lazım"
Maraş'ın açılması kararına ilişkin "Bence çok geç kalınmış bir karardı, hiç kapatılmaması gerekirdi" diyen Gökhan'a yeniden soruyoruz:
Peki, bundan sonrası için nasıl adımlar atılmalı?
"Daha barışçıl bir şekilde adım atılması gerekir" diye cevap veren Gökhan, Birleşmiş Milletler, İngiltere ve Türkiye de dahil edilerek müzakere kurulabileceğini söylüyor:
"Cenevre'de mi görüşülür, Berlin'de mi bilemiyorum… Oturup bir şekilde ne yapılması gerektiğini kararlaştırmaları gerekir. Çünkü bu artık onların dönemi değil, gençlerin dönemi. Ve biz gençler, artık bir çözümün olmasını istiyoruz. Acılar artık bir yana kalsın, ilerisi için neler yapabiliriz, onu konuşmamız lazım."
"Yıllardır burası hiç kimseye yaramayan hayalet bir şehirdi"
Maraş sokaklarında gezerken bu kez mikrofonumuzu Ayşe Hanım'a uzatıyoruz.
Ayşe Hanım, Maraş'ın kısmen açılmasından duyduğu memnuniyeti şu sözlerle dile getiriyor:
"Yıllardır burası hiç kimseye yaramayan hayalet bir şehirdi. Açılmasından çok memnunum. Hatta buradaki mallar sahiplerine verilsin, yatırımlar yapılsın. Bizim için de komşularımız için de bence çok iyi olacak; ekonomi açısından da, turizm açısından da… Buna inanıyorum, çünkü yıllardır her yolu denedik, bir türlü olmadı."
Ayşe Hanım'ın da "yıllarca hiç kimseye yaramayan hayalet bir şehir" olarak tanımladığı Maraş, 1974 öncesinde, yalnızca Kıbrıs'ın değil, dünyanın önde gelen turizm merkezleri arasında gösteriliyordu.
Ada'nın en iyi plaj ve otellerine sahip bölge, zenginlerin ve dünya çapındaki ünlülerin akın ettiği bir tatil bölgesiydi.
Marilyn Monroe, Elizabeth Taylor, Brigitte Bardot gibi ünlü isimlerin, bölgenin müdavimleri arasında olduğu biliniyordu.
Ünlü İtalyan oyuncu Sophia Loren'in de Maraş'ta bir evi bulunuyordu.
Dünyanın ilk 7 yıldızlı oteli sayılan Golden Sands Hotel, İngiliz Kraliyet ailesi tarafından buraya yaptırılmıştı.
Tüm bu zenginlikler, 46 yıl içerisinde harabeye dönüşmüş durumda.
"İnanıyorum ki bu Maraş bizim için de komşularımız için de bir şeyleri değiştirecek"
Ayşe Hanım'a Maraş'ta terk edilmiş ve harap olmuş yapıları gördüğünde neler hissettiğini sorduğumuzda, "şaşkın" olduğunu söylüyor.
74 öncesinde, bölgede bulunan ihtişamın kendisini oldukça şaşırttığını ifade eden Ayşe Hanım, sözlerine şöyle devam ediyor:
Biz büyüklerimizden kerpiç evler, gaz yağı lambalarındaki günlerini duyarken buraya bir geldik, 74 öncesi hali… Şaşkınım yani. Şimdi de çok üzgünüm; çünkü keşke bu hale gelmeseydi, keşke böyle kapanmasaydı, insanlığa sunulsaydı, herkes malına, mülküne eskisi gibi devam etseydi… Hem şaşkınım, hem üzgünüm. Yine de ben umutluyum, inanıyorum ki bu Maraş bizim için de komşularımız için de bir şeyleri değiştirecek.
Bu kez, Maraş'a beş yaşındayken ailesiyle gelip gittiğini anlatan Melek Hanım'la konuşuyoruz.
Melek Hanım, "Annem terzi öğretmeni, babam biçkiciydi. Toptancılık yapıyorduk, Maraş'ta birçok yere mal veriyorduk" diyor.
Bölgeye yıllar sonra ağlayarak girdiğini söyleyen Melek Hanım, şunları söyledi:
"Bu şehre tam beş yaşındayken ailemle çok geliyordum. Buraya girerken ağlayarak girdim, çünkü anılarım canlandı. Bugün de çok güzel gezdik. Maraş'ın ne kadar değerli olduğunu tabelalardan, binalardan gördük, konumunu inceledik. Her zaman da teknemizle geçip görüyoruz. Bir an önce doğru kişilere, doğru amaçla barış için açıldığına inanıyorum. Bir vesile olduğunu düşünüyorum. İnşallah şahsi kişilere, şahsi menfaatlere değil de toplum yararına olacağına inanıyorum."
Maraş'ın açılım süreci nasıl başladı?
KKTC'de 22 Mayıs'ta kurulan Ulusal Birlik Partisi (UBP)-Halkın Partisi (HP) koalisyon hükümeti, Maraş'ın Türk idaresinde yeniden yerleşime açılmasıyla ilgili çalışmalar başlattı.
Geçen yıl 18 Haziran'da toplanan KKTC Bakanlar Kurulu, Maraş'ın yeniden açılması ve uzman bir ekibin bilimsel envanter çalışması yapması kararını duyurdu.
Bu karar doğrultusunda geçen yıl temmuz ayında KKTC Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay bölgede envanter çalışmalarını başlattı ve dönemin KKTC Başbakanı Ersin Tatar da bölgede incelemelerde bulundu.
Ağustos ayında ise Türk gazetecilerden oluşan heyetler, bölgedeki çalışmaları yerinde izleyerek 46 yıl sonra bölgeye ayak basan az sayıdaki ilk sivillerden oldu.
Tatar ve Özersay, daha sonra defalarca Maraş'ın açılması yönündeki görüşlerini dile getirdi.
Ardından KKTC Başbakanı Ersin Tatar, Ankara'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile 6 Ekim 2020 Perşembe günü gerçekleştirdiği basın toplantısında Maraş bölgesinin belli bir bölümünün halkın kullanımına açılacağını açıkladı.
Kapalı Maraş'ın, kamuya ait olan Demokrasi Caddesi ile sahil kısmının bir bölümü 8 Ekim Perşembe günü halkın kullanımına açıldı.
Maraş bölgesinin bir bölümünün açılmasına başta 4. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Başbakan Yardımcısı Özersay olmak üzere birçok Kıbrıslı Türk siyasetçi tepki gösterdi.
Kapalı Maraş'ın kısmen açılmasına yönelik atılan adıma ise birçok ülkeden tepkiler peş peşe geldi.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) Maraş'ın sahil şeridinin halka açma kararını 9 Ekim Cuma günü görüştü.
BMGK, KKTC'ye bu karardan geri adım atması çağrı yaptı. Maraş'ın tamamının açılmasında söz konusu olan BMGK kararları etkin rol oynayacak.
Yeni dönemde Kuzey Kıbrıs'ı nasıl bir gelecek bekliyor?
18 Ekim'de yapılan KKTC cumhurbaşkanlığı seçimini kazanarak ülkenin 5. Cumhurbaşkanı seçilen Ersin Tatar ise Maraş konusundaki kararlılığını sürdürüyor.
KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, Maraş, Kıbrıs müzakereleri, Doğu Akdeniz gibi Kıbrıs'ın kritik meselelerinde Türkiye ile uyumlu bir politika izliyor.
Peki, Ersin Tatar'ın cumhurbaşkanlığı döneminde Kuzey Kıbrıs'ı nasıl bir gelecek bekliyor?
"Tayyip Erdoğan arkasında oldukça bu ülke daha güzel olacak"
"Ersin Tatar'ın cumhurbaşkanlığı döneminde Kıbrıs'ı ve Kıbrıslı Türkleri nasıl bir gelecek bekliyor?" sorumuza verilen cevaplar elbette birbirinden farklı.
Kimi Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile uyumlu çalışmasından dolayı yaşadığı memnuniyeti ifade ederken, kimi ise Tatar'ın henüz çok yeni bir cumhurbaşkanı olduğunu ve zamana ihtiyacı olduğunu söylüyor.
Cevaplar arasında dikkati çekenlerden biri ise Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı dile getirilen sevgi.
Maraş'ın, Erdoğan'ın sayesinde açıldığını söyleyen Serap Hanım, "İki başkan birleştikçe, iki kafa yapısı uyuştukça ve Tayyip Erdoğan arkasında oldukça bu ülke daha çok katlanacak, daha güzel olacak" diyor ekliyor:
Daha güzel yerlere de gelecek, ben bundan eminim. Arkamızda Türkiye olduğu sürece bu Kıbrıs, Avrupa Birliği'ne de girecek. Böyle bir başkanımız oldukça bundan kesinlikle eminim. Çok seviyorum onu, sağlık, mutluluk diliyorum. Her zaman böyle halkın içinde olduğu için onu çok seviyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 20 yıldır takipçisi olduğunu söyleyen Mehmet Bey de "Şu anda en az 10 ayrı yerle mücadele eden bir insandır, başarılıdır. İnşallah buradaki arkadaşlarımızı, dostlarımızı, vatandaşlarımızı da huzura kavuşturur diye düşünüyorum" diyor.
"KKTC'de çok kişi Türkiye'nin düşmanı olmuş sanki"
KKTC cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde de çokça tartışılan konularından biri olan "Türkiye karşıtları" mevzusuna vurgu yapanlar da oluyor.
"Recep Tayyip Erdoğan'ın çok çok büyük hayranıyım" diyen Sibel Hanım, şu ifadeleri kullanıyor:
Ben çalışana bakıyorum bir kere. Adam 18 saat çalışıyor. Dünyanın neresinde bir cumhurbaşkanı ya da başbakan bu kadar saat, dinlenmeden çalışabiliyor?.. Dinlenmeden, ailesini görmeden fedakarlık yapıyor?.. Ve bu kadar nankör insanlar var, hain var; içimizde hainler var. Bu hainleri nasıl bitireceğiz bilmiyorum. KKTC'yi ben çok seviyorum. İstanbulluyum fakat KKTC'de yaşıyorum. KKTC'de çok kişi Türkiye'nin düşmanı olmuş sanki. Para oradan geliyor, yardım, her şey oradan geliyor, ama güneyi savunuyorlar… Ben anlamıyorum yani güneyde ne buluyorlar?..
Ambargolar sebebiyle, Kıbrıs Türk halkının yıllardır izole bir toplum olarak yaşadığını hatırlatan Emine Hanım ise, "Biz, yalnızca Türkiye üzerinden bir başka ülkeye gidebiliriz. Bizim çocuklarımızın hepsi gerçekten demokratik, zeki, ileriyi gören çocuklardır; hiçbiri dünya çapına çıkamıyor" diyor.
"Dünya genelinde belki de, bizim çocuklarımız gibi okuyan başka bir memleket yoktur" sözleriyle Kıbrıs Türk gençlerinin çoğunluğunun üniversite mezunu olmasına rağmen işsiz olduğunu söylüyor.
"Türkiye'ye gittiğimde 'Türkiye size yardım eder' dememesi lazım bir Türkiyelinin"
"Kıbrıs Türkü her zaman dünyanın her tarafına da göç etti, gittiği her ülkede de başarılı bir kişi, bir işveren, bir profesör oldu. Bakkal dahi olsa en başarılısı oldu. Başarısız bir memleket değiliz biz" ifadelerini kullanan Emine Hanım, sözlerini şöyle tamamladı:
"Benim şikayetim ne diye sorarsanız, kendimiz, Türkiye çok yardım eder bize, ondan Allah razı olsun. Allah gibi tapardı nenelerimiz Türkiye'ye. Biz çocuktuk, 'uçaklar geldi' denildiğinde camı tersine sürerdi nenem; dayılarım esir düşmüştü. 'Türkiye geldi' denildiğinde Kur'an'ı heyecanından tersine okurdu… O derece bekledik Türkiye'yi.
Ama bazı şeyler var ki bizim ayakta durmamızı sağlaması gerekir. Bizim el açmamamız gerekir Türkiye'ye. Ben bugün Türkiye'ye gittiğimde 'Türkiye size yardım eder' dememesi lazım bir Türkiyelinin.
Ben memur değilim, eşim mühendis, işsiz, babası şehit; 46 yaşında öldü. Ama biz işsiziz, neden; yalakalığı beceremedik. Ama biz boyun bükmek zorunda değiliz kimseye. Ben bugün evladımı büyütüyorsam, ayakta durması için büyütürüm. Babasına 'Hayır, demokrasi var, istediğini söyleyecek' derim.
Biz de Kıbrıs Türk'ü olarak 500 seneden fazla boyun eğmediysek hiçbir şeye; Türkiye'ye minnet duyarız ama boyun eğmek zorunda değiliz. Tek söylemek istediğim budur, özgürlük dediğim de budur."
The Independentturkish | Haberi kendi özgün adresinden okumak için lütfen tıklayınız!