Maraş’a karşılık gaz mı?
Kıbrıs’ta çözümsüzlük koşullarından en çok zarar gören Kıbrıslı Türkler için yakında yeni yeni tehlike çanları çalabilir.
Masada ‘çözüm’ için gayret sarf edeceği yerde karşı tarafı suçlama oyununa alet olan Eroğlu ve ekibi sayesinde Kıbrıslı Türklerin tamamen ‘by-pass’ olma riski var.
AB Komisyonu’nun yeni Başkanı Jean-Claude Juncker’in “Önümüzdeki 5 yıl içinde genişleme olmayacak” şeklindeki açıklamaları ve konjonktürel kimi gelişmeler bu riski daha da artırıyor.
Biz Sarayönü siyasetine devam ededuralım, dünya her sabah yeniden kuruluyor, bölgesel ve küresel dengeler değişiyor, yeni senaryolar çiziliyor.
Biz Kıbrıslı Türkler ise ‘özne’ olmaksızın bu senaryoların ya bir yerine iliştiriliyoruz ya da adımız bile ağza alınmıyor!
**
Mevcut gelişmeleri ve açıklamaları alt alta koyunca, bugüne kadar dile getirilmemiş bir senaryonun ipuçları görünüyor.
“Maraş’a karşılık doğal gaz” olarak özetlenebilecek bu senaryo, Kıbrıs’ta çözümsüzlük koşullarında Akdeniz’deki hidrokarbonun Batı’ya Türkiye tarafından nasıl taşınabileceği sorusuna cevap ararken ortaya çıkıyor.
İşin özeti şu:
Kıbrıs’ta mevcut durum, yani çözümsüzlük devam eder.
Doğu Akdeniz’deki yataklardan çıkacak gazın Avrupa’ya taşınması konusunda kilitlenme yaşanır.
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun KKTC ziyaretinde söylediği gibi Ankara boruları takıp gazı taşımakta ısrarlı…
Ama siyasi çözüm olmadığı için Türkiye ile Kıbrıs Cumhuriyeti birbirini resmen tanı(ya)mıyor.
Bu durumda ne yapmalı?
Türkiye Enerji Bakanı Taner Yıldız bir ara “Petrolü biz taşırız, Kıbrıslı Türklere de payını veririz” dememiş miydi?
Sorun bu işin nasıl yapılacağı…
Diplomasi tarihinde bu tür işler çok var, dolayısıyla bir yolu bulunur mutlaka…
Kıbrıs Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti oturup anlaşma imzalamazlar. Onların yerine kimi ‘şirketler’ anlaşır. Metinler şirket yöneticileri imza koyar. Devletler de anlaşmanın ‘şahidi’ olurlar.
Alın size bir by-pass modeli!..
**
İşte bu by-pass modeli uygulanırken, kapalı Maraş’ın açılması gündeme gelebilir.
Kıbrıslı Rumların ‘güven yaratıcı önlem’ diye ısrarla istediği bu açılım hem ‘hayalet şehir’ konusunda dünyada sıkıntı yaşayan Türkiye’yi kurtarır, hem de Türkiye’ye gazı peşkeş çekmekle suçlanacak Kıbrıs Rum Liderliğini kurratır.
Böylelikle ‘kazan-kazan’ yöntemiyle, Kıbrıs sorunu çözülmeden, adadan askerler çekilmeden Türkiye de Kıbrıslı Rumlar da gazla ilgili muratlarına ermiş olurlar!
Biz Kıbrıslı Türkler de bakakalırız ‘giden gemi’nin ardından…
İlk defamız değil nasıl olsa!..