2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın Ofisi’nden yapılan açıklamaya göre, Talat katıldığı bir TV programında Kıbrıs konusunda değerlendirmelerde bulundu.

Güney Kıbrıs’ta müzakereci atanmasının anlamının sorulması üzerine Talat, bunun bir nedeninin iç politikaya yönelik olduğunu ve Anastasiades’in muhataplarına “Ben ‘evet’çiyim diye korkmayın” demek istediğini anlattı.

Görüşmelerdeki düzeyin düşürülmek istendiğini, böylece etkili uluslararası baskılardan uzak kalınacağının düşünüldüğünü söylen Talat, Anastasiades’in Downer’a “Senin muhatabın ben değil, Mavroyannis’tir” dediğini de anımsatarak, yapılan yemekli toplantıların abartılmasını hayretle izlediğini ifade etti.

CTP’nin iktidarda olmasının görüşme sürecine olumlu katkısı olacağını belirten Talat, yine de görüşmelerde yetkinin Cumhurbaşkanı’nda bulunduğunu, arzusunun ise hükümetin de katkısıyla çözüm yönünde ilerleme sağlanması olduğunu kaydetti.

Güney Kıbrıs basınının masa başında bir sürü senaryo hazırladığına da dikkat çeken Talat, bu bağlamda gündeme getirilen bir takım konuların uydurma olduğunu, rağbet edilmemesinde fayda bulunduğunu söyledi.

MARAŞ KONUSU

Maraş’ın açılması konusundaki bir soru üzerine Talat, Maraş’ın açılmasına asla karşı olmadığını, ama Maraş konusunun çok zor bir konu olduğunun bilinmesi gerektiğini söyledi.

Maraş meselesi yerine Kıbrıs sorununun çözülmesinin belki de daha kolay olacağını vurgulayan Talat, çözümsüzlük koşullarındaki yüzlerce tıkanıklık noktasından dolayı böyle düşündüğünü belirtti.

1992 Güven Yaratıcı Önlemler müzakerelerinde Maraş ve Uluslararası Havaalanı için klasörler dolusu dosyalar hazırlandığını anlatan Talat, yine de sonuca ulaşılamadığını ifade etti.

Talat, “Kapılar karşılıklı müzakere edilerek açılmaya çalışılsaydı, bu girişim ayrıntılarda boğularak çökecekti. Bu olaydaki başarının sırrı tek taraflı bir adımla yapılmış olmasındadır” diye konuştu.

Hristofyas’ın Talat için “çok şey istiyor” şeklinde konuştuğunun belirtilmesi üzerine Talat, bunların ne olduğunun açıklanması gerektiğini, bu yapılmazsa iddianın bir anlamı olmayacağını söyledi.

Talat, “Her şey ortada, istediklerim ve kabul edilenlerle kabul edilmeyenler, yakınlaşma kağıtlarımızda vardır. Downer’in taraflara sunduğu yetmiş yedi sayfalık doküman da bunun ispatıdır” dedi.(tak)