1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Maraş’ta bir bahçe içerisinde olası bir gömü yeri vardır...”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Maraş’ta bir bahçe içerisinde olası bir gömü yeri vardır...”

A+A-

Bir okurumuz şu bilgileri paylaşmak istediğini söyledi:

***  Ben doğrudan bir görgü tanığı değilim fakat size anlatacaklarımı bir gaziden dinledim...

***  Bu gazi, savaş esnasında asker idi ve bazı gömü yerleri hakkında bana birşeyler anlattı.

***  Bunlar Maraş bölgesindedir – kapalı Maraş değil, Maraş’ın açık olan bölümündedir...

***  Bu yerlerden birisi yol içerisindeydi, orası daha önce toprak yığını idi, sonradan asfalt döküldü... Bu gazi bana orayı işaret ederek oraya bir kısım “kayıp” Kıbrıslırum’un gömülmüş olduğunu aktardı...

***  Sözkonusu şahıs bana ayrıca, Mağusa’da tanınmış ...... efendinin evinin bitişiğinde bir bahçe içerisine de bazı “kayıp” Kıbrıslırumlar’ın gömülü olduğunu anlattı. Bu bahçe içerisinde küçük bir evcik de vardır... Ben size bu yerleri gösterebilirim...

 

OKURUMUZA TEŞEKKÜRLER...

Okurumuza bu konuda bizi aramış olduğu için çok teşekkür ediyoruz... Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi yetkililerinden Araştırmalardan sorumlu Üye Asistanı Antropolog Okan Oktay’ı da bu konuda bilgilendirdik ve önümüzdeki günlerde okurumuzu Kayıplar Komitesi araştırma görevlileriyle birlikte ziyaret edeceğiz ve bu olası gömü yerlerinin kayda geçmesini sağlayacağız.

 

YOL İÇERİSİNDEKİ OLASI GÖMÜ YERİ...

Okurumuzun sözünü ettiği bahçe içerisindeki değil de yol içerisindeki olası gömü yerini birkaç kez farklı okurlarımızla birlikte Kayıplar Komitesi yetkililerine göstermiştik ancak o alanda herhangi bir kazı yapıldığına tanık olmadık. 17 Şubat 2011 tarihinde yani bundan tam 11 sene evvel, “kayıp” yakını Leyla Kıralp bu yeri bize ve Kayıplar Komitesi yetkililerine göstermişti... Daha sonraki yıllarda da yine bir diğer “kayıp” yakını olan Sema Kılınç da aynı olası gömü yerini bize ve Kayıplar Komitesi yetkililerine göstermişti. İlerleyen dönemde o alanda Karayolları Dairesi veya Su İşleri Dairesi bir çalışma yapmaya başlayınca bir kez daha Kayıplar Komitesi yetkililerine bilgi vermiştik, yetkililerin kazı yapmakta olduğu yerde Kayıplar Komitesi’nin bir arkeoloğu inceleme yapmış ancak başka herhangi bir gelişme olmamıştı...

 

YOL İÇERİSİNDE BİR YER... VE MARAŞ’TA BİR BAŞKA OLASI GÖMÜ YERİ...

28 Şubat 2011 tarihinde bu sayfalarda “Maraş’ın kayıplarını ararken” başlıklı yazımızda, yol içerisindeki yer ve Maraş’ta bir başka olası gömü yeri hakkında şöyle yazmıştık:

“17 Şubat 2011 Perşembe sabahı Kayıplar Komitesi yetkilileri Murat Soysal ve Ksenofon Kallis’le birlikte Mağusa’ya gidiyoruz. Kayıplar Komitesi fotoğrafçısı Turgut Vehbi, şöförlüğümüzü üstleniyor. Mağusa bölgesinden bazı şahitler bize bazı olası gömü yerlerini gösterecek.

Ancak ilk durağımız, Kayıplar Komitesi’nin kazı başlatmış olduğu Yeni İzmir (Neapolis) bölgesi… Burada bir evin avlusunda, evin sahibi olan yaşlı Kıbrıslırum kadından geride kalanların bulunması için kazı başlatılmış… Avlunun girişinde kazı yapılırken varıyoruz oraya – arkeologlar bizi karşılıyor ve bilgi veriyorlar. Birkaç gün sonra, bu noktada gerçekten de yaşlı kadından geride kalanların bulunmuş olduğunu öğreneceğiz… Evin karşısında, bir başka evin girişinde de olası bir gömü yeri varmış – bu nokta da kazılacak. Kayıplar Komitesi’nin kazı ekibiyle vedalaşıp, bir Kıbrıslıtürk şahidi evinden almaya gidiyoruz... Sonra onunla birlikte bize göstereceği alana gidiyoruz.

Bir dere yatağının üst kısımlarında bazı kemiklere rastlamış 1974’ün sonlarında... Bunlar insan kemiği imiş ancak bu kemiklerin Osmanlı devrinden mi yoksa yakın geçmişten mi olduğunu bilemiyor. Bu noktanın koordinatlarını alıp fotoğraflarını çekiyoruz ve oradan ayrılıyoruz... Kıbrıslıtürk şahidi evine bırakıp, Maraş’ın “kayıpları”yla ilgili olarak bize olası bir gömü yeri gösterecek olan Leyla Kıralp’ı ziyaret etmeye gidiyoruz…

Leyla Kıralp, 1974’te Terazi’den (Zigi) eşi alınıp Dohni’ye götürülmüş, sonra da iki otobüs dolusu Kıbrıslıtürk’le birlikte eşi de “kayıp” edilmiş bir kadın... Hatıralarını, olağanüstü bir dille kaleme aldığı, Türkçe ve Rumca olarak yayımlanmış olan “Paylaştığımız ıslak ve beyaz mendil” başlıklı kitabında yayımlamıştı...

Leyla Kıralp, bu kitabını Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk üyesi Gülden Plümer Küçük’e de, komitenin Kıbrıslıtürk psikologlarına da armağan etmiş. Psikologlara “Lütfen bir okuyun ve bakın bakalım, nasıl yansıttım? Lütfen beni arayın okuduktan sonra, konuşalım” demiş ancak psikologlardan herhangi bir haber alamamış. Yaşadığı bu düşkırıklığını, Kayıplar Komitesi yetkilisi Murat Soysal’a anlatarak, kendisine kitabını armağan ediyor. Balkonunda kahve içip geniş bahçesine bakıyoruz...

Sonra dışarıya çıkıyoruz...

Burası aslında Maraş’ın “Aya Paraskevi” bölgesiymiş... 1975’te gelip de bu eve yerleştikleri zaman, sokağın ortasında kocaman bir çukur varmış, toprakla örtülü... Olası bir toplu mezar söylentileri bulunmaktaymış... Bu çukur çok uzun yıllar öylece bırakılmış...

“Eve gidebilmek için çukurun etrafını dolaşırdık ya da arka sokaktan işlerdik” diye anlatıyor Leyla Kıralp... Bölgeyi inceleyip GPS’le koordinatlarını alıyoruz, fotoğraf çekiyoruz, sonra ona teşekkür edip bu bölgeden ayrılıp, Maraş’ın bir başka bölgesine gidiyoruz.

Bir şahıs, bir Kıbrıslıtürk okuruma, “Bahçeme birşeyler ekmek istediğim zaman portokal bahçemi kazmaya başladığımda, elleri ayakları bağlı bir iskelete rastladım” diye anlatmıştı... “Biraz daha öteyi kazdım, bir iskelet daha buldum aynı şekilde, az ötede bir tane daha vardı... Örtüp öylece bıraktım...”

İşte bu şahsın işaret ettiği noktayı bulmaya gidiyoruz... Evde kimse yok, biz de avluya girmiyoruz ancak uzaktan fotoğraflarını çekip koordinatlarını alıyoruz.

Mağusa’dan Lefkoşa’ya dönerken, Kallis ile Murat Soysal’a bazı olası gömü yerlerini göstermek istiyorum ama önce bir köye uğrayıp burada bir şahitle buluşuyoruz...

Bu Kıbrıslıtürk şahit, Maraş bölgesinde askerliğini yaparken, yangına karşı yollar açarken, insan kemiklerine rastlamış olduğunu anlatıyor... Anlattığı bölgenin tam olarak neresi olduğunu anlamaya çalışıyoruz. Ona veda edip yola koyuluyoruz.

İlk durağımız Lefkonuk (Geçitkale). Köyün girişindeki bir kuyuda 7-8 Kıbrıslırum “kayıp” şahsın gömülü olduğu yönünde bir okurumun vermiş olduğu bilgileri, daha önce de bu sayfalarda yayımlamıştım, Kayıplar Komitesi’nin Kıbrıslıtürk üye yardımcısını da geçmişte bilgilendirmiştim. Şimdi de bu kuyuyu onlara gösteriyorum ki en nihayet burasıyla ilgili araştırma yürütülebilsin ve gerekirse bu nokta “kazılması gereken yerler listesi”ne girebilsin... Bu kuyunun az ötesindeki bir başka kuyuyu da gösteriyorum onlara: Bu kuyu temizlenip su kuyusu olarak kullanılmak istenince, içinden insan kemikleri çıkmış, bazı itfaiyeciler kuyunun temizlenmesine yardımcı olmuşlar... Okurum bana böyle anlatmıştı... Tam karşıda ise anten var, antenin bulunduğu bölgeye de bazı “kayıp” Kıbrıslırumlar’ın gömüldüğü yönünde okurumun anlattıkları vardı.

Sonra buradan ayrılıyoruz – Çatoz’un girişinde tekrar duruyoruz... İki sıra halindeki kamışların ikinci sırasının oralara sekiz kadar Kıbrıslırum “kayıp” şahsın gömüldüğünü anlatmıştı bir okurum... Bu bölgeyi de Kayıplar Komitesi yetkililerine gösteriyorum...

Sonra Lefkoşa’ya dönüyoruz...”

(YENİDÜZEN – Kıbrıs: Anlatılmamış Öyküler – Sevgül Uludağ – 28.2.2011).

xxxx-001.jpg

2011 yılında Leyla Kıralp yol içindeki olası gömü yerini bize ve Kayıplar Komitesi yetkililerine göstermişti. 

ghg-001.jpg


Dalmaçya kıyılarını bombalamayı reddederek intihar etmişti...

Balkan Araştırmacı Gazeteciler Ağı’ndan Samir Koyaseviç’in 12 Eylül 2022 tarihli haberine göre, geçtiğimiz Pazartesi günü Karadağ ve Hırvat yetkililer, Hırvatistan’ın Vis adasında, savaş sırasında Hırvatistan’ı bombalamayı reddeden Yugoslavya donanma subayını onore eden bir anıtın açılışını yaptılar. Haberi okurlarımız için derledik:

***  Sözkonusu subayın adı Vladimir Baroviç idi ve 1991’de savaş esnasında Yugoslavya ordusu donanmasında görevliyken, Hırvatistan kentlerini bombalamayı reddetmişti... Onu onore etmek maksadıyla onun anısına böyle bir anıt yaptırıldı...

***  Tören sırasında Hırvat ve Karadağ hükümet yetkilileri, Baroviç’in bu hareketinin, evrensel onur ve insanlığın parçası olarak onore edilmekte olduğuna dikkati çektiler...

***  “Baroviç’in onur anlayışı, Dalmaçya kıyılarındaki kentleri bombalamasına izin vermemişti, kendisine bu emir verildiği halde” diyen Karadağ Savunma Bakanı Rasko Konyeviç, “Baroviç, ‘Karadağlılar herhangi yanlış bir şey yapmamış olan bir ulusa karşı savaşıp onları yok etmezler’ demişti” diye konuştu.

***  Hırvatistan’daki askeri donanma bölümünde Pula birliği komutanı olarak Baroviç, 1991 yılında Yugoslavya donanma birliğinin kentten geri çekilmesi için yürütülen müzakerelere katılmıştı... Bu müzakereler esnasında Baroviç, kendisi görevde olduğu sürece Hırvatistan kentlerine saldırı düzenlenmeyeceğini söylemişti. Ancak ondan sonra komutasındaki gemilerden Hırvatistan’ın kuzey sahilinde bulunan kentleri bombalanması emredilen Baroviç görevinden istifa etmiş, sonra da intihar etmişti...

***  Medyada yer alan haberlere göre Baroviç intihar notunda “Ben onurumla ölmeyi seçiyorum çünkü Karadağlılar herhangi yanlış bir şey yapmamış bir ulusa karşı savaşamazlar ve onları yok edemezler” diye yazmıştı.

***  Temmuz 2016’da Karadağ Cumhurbaşkanı Filip Yuyanoviç, Baroviç’e ülkenin “Cesaret Nişanı”nı vererek onu ölümünden sonra da olsa onore etmişti...

***  Yugoslavya’nın bir parçası olarak Karadağ Miloseviç liderliği altındaki Sırbistan liderliğinde, gerek Hırvatistan, gerekse Bosna-Hersek’teki savaşlara doğrudan katılmış fakat kendi topraklarında herhangi bir çatışma yaşamamıştı. Aralık 1991’de Yugoslavya ordusu – ki aralarında çok sayıda Karadağ askeri ve seferileri de vardı – Hırvatistan’ın Dubrovnik kenti ile yakındaki Konavle bölgesini dokuz ay süreyle kuşatma altında tutmuştu... UNESCO’nun dünya mirası listesinde bulunan Dubrovnik kenti, bombardımanlar esnasında ciddi biçimde hasar görmüştü...

***  2000 yılında Karadağ’ın o günkü başbakanı olan Milo Dyukanoviç resmi olarak Hırvatistan’dan özür dilemişti – bu resmi özürde Karadağ askerlerinin özellikle Dubrovnik bölgesine verdiği acı ve zarar için Karadağ, Hırvatistan’dan özür dilemekteydi...


“Bölgesel olarak kayıp şahıslar veri tabanı, Kasım ayında devreye girecek...”

Balkan Araştırmacı Gazeteciler Ağı’ndan Samir Koyaseviç’in 13 Eylül 2022 tarihli haberine göre, bölgesel olarak kayıp şahıslar veri tabanının Kasım ayında devreye girmesi ve böylece bu konuda bilgi akışının da yoğunlaşması bekleniyor. Bu haberi okurlarımız için özetle derleyip Türkçeleştirdik. Haberde özetle şöyle deniliyor:

***  1990’lı yıllarda Yugoslavya’da yaşanan savaşlarda “kayıp” edilen insanlar için bölgesel bir veri tabanının önümüzdeki Kasım ayında devreye gireceği belirtildi. Bu açıklamayı Karadağ Kayıp Şahıslar Komitesi Başkanı Dragan Dyukanoviç yaptı. 40 bin “kayıp” şahıstan henüz gömü yerleri bulunamayan 11 bin “kayıp” şahıs var ve Dyukanoviç, “Kayıplarla ilgili çok özgün bir veri tabanı üzerinde çalışıyoruz, bu Kasım ayında tüm bölgedeki ülkelerde devreye girecektir” dedi.

***  Kayıp Şahıslar için Bölgesel Ağ’ın başkanı Hakkı Kasımi ise yaptığı açıklamada, bölgedeki ülkelerin aralarındaki işbirliğini iyileştirmek zorunda olduklarını hatırlattı ve “Kayıpların yüzde 70’inin kalıntıları bulunarak kimliklendirilmiş ve kalıntıları defnedilmek üzere ailelerine verilmiş olsa dahi işimiz henüz bitmemiştir. Özgün bir veri tabanının çevrimiçi olması, kayıpları bulmak için bilgi vermek isteyen kamuoyuna bir olanak sağlayacaktır” diye konuştu.

***  Kasımi, “Ayrıca yeniden uzlaşmanın bir aracı olarak tüm bölge ülkelerinde savaş kurbanları anısına anıtlar dikilmesini teşvik etmeliyiz” dedi.

***  Uluslararası Kayıp Şahıslar Komisyonu’na göre, Karadağ’dan halen 51 “kayıp” vardır, bunlar eski Yugoslavya’daki savşlar esnasında “kayıp” edildiler. Bunlardan 39 “kayıp” şahıs Kosova’da, dokuz “kayıp” şahıs Bosna-Hersek’te, üç “kayıp” şahıs ise Hırvatistan’da “kayıp” edilmişler...

***  2014 yılında Karadağ, Bosna-Hersek, Kosova ve Hırvatistan’la birlikte ortak bir bölgesel deklerasyon imzalayarak aralarındaki işbirliğini arttırmaya ve savaş dönemi öldürülmüş olanların kalıntılarını arama işini iyileştirmeye söz vermişti. Deklerasyonda her ülkedeki yetkililerin “kayıplar”ın aranıp gömü yerlerinin bulunması, kazılması ve kimliklendirilmesi için yeniden çaba göstermeleri gerektiği belirtilmekteydi.

***  O günden bu yana Karadağ’dan 10 “kayıp” şahsın kalıntıları Kosova ve Bosna-Hersek’te bulundu. Eski Yugoslavya’nın parçası olarak Karadağ, Hırvatistan ve Bosna-Hersek savaşlarına doğrudan katılmış, Sırbistan’ın Slobodan Miloseviç liderliği altında bunu yapmış fakat kendi topraklarında herhangi bir çatışma olmamıştı.

***  2006 yılında bağımsızlığını ilan ettikten sonra Karadağ, Hırvatistan, Bosna-Hersek ve Kosova’da işlenmiş savaş suçları nedeniyle sekiz davaya ev sahipliği yapmış ancak yalnızca alt düzeydeki savaş suçluları kovuşturmaya uğramıştı bu davalarda...

Bu yazı toplam 1233 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar