Maraş’ta “kayıplar”ın izinde...
Bir okurumuz, Kayıplar Komitesi araştırma görevlisi Onur Yarkın’a ve bize, bazı olası gömü yerleri göstererek bildiklerini paylaştı...
19 Eylül 2022 Pazartesi sabahı bir okurumuzla buluşmak üzere Kayıplar Komitesi araştırma görevlisi Onur Yarkın’la birlikte Mağusa/Maraş’a gidiyoruz... Okurumuz bize bazı olası gömü yerlerini göstererek bildiklerini, duyduklarını, öğrendiklerini aktarıyor...
Okurumuzla önce Maraş’ta bir noktaya gidiyoruz – okurumuz bize bir evin bahçesini göstererek buraya 1974’te bazı “kayıplar”ın gömülmüş olduğunu bir gaziden duyduğunu, sözkonusu gazinin şimdi vefat ettiğini, kendisine verilmiş olan emir üzerine Maraş’ta bazı noktalara bazı “kayıplar”ı gömdüğünü aktarmış olduğunu belirtiyor.
Sözkonusu evin bahçesine gömü yapıldığı duyumu üzerine Kayıplar Komitesi burada kazı yürütmüş ancak herhangi bir ize rastlanmamış. Söylentilere göre bu evde oturan kadının itirazları üzerine o bahçedeki gömü yine buraya onları gömmüş olan gazi tarafından kaldırılıp başka yere götürülmüş... Ama tüm bunları ancak Lefkoşa’ya geri döndükten sonra öğreniyoruz...
Bu evin hemen yakınında bir başka noktada daha Maraş’ta bazı “kayıplar”ın gömüldüğü yer hakkında sözkonusu gazinin anlattıklarını aktaran okurumuz, o yeri bize ve Onur Yarkın’a gösteriyor.
FOTOĞRAF: Okurumuza göre 1974'te bir gazi bu bölgeye Maraş'tan bazı kayıpları emir üzerine gömmüş...
Aslında bu yer hakkında senelerdir anlatılanları aktarıyoruz. Bölgede yaşayan “kayıp” yakınları Leyla Kıralp ve Sema Kılınç’ın aktarmış olduklarını pek çok kereler bu sayfalarda yayımlamıştık. Gerek onlara göre, gerekse bu okurumuza göre yolun içerisine bazı “kayıplar” gömülmüş... Ve gerek Leyla Kıralp, gerek Sema Kılınç, gerekse bu okurumuz bu bölgeye geldikleri zaman, burası asfalt değil bir toprak yığını imiş... Çok uzun süre de öyle kalmış – sonradan asfaltlanmış...
Burada Su İşleri Dairesi veya Karayolları geçtiğimiz yıllarda bir tadilat-tamirat çalışması yaparken Leyla Kıralp bizi aramış, biz de Kayıplar Komitesi yetkililerine durumu bildirmiştik, Kayıplar Komitesi yetkilileri de buraya bir arkeolog göndererek çalışanları uyarmış, eğer insan kemiklerine rastlarlarsa Kayıplar Komitesi’ni aramalarını istemişti...
Ancak bildiğimiz kadarıyla bu alanda bugüne kadar herhangi bir kazı yürütülmedi...
Okurumuz bize bu alanı geçerek okula gittiklerini, ayaklarının çamur içinde kaldığını, buraya bazı “kayıplar”ı gömen gazinin de burada gömü yaptığını söylediğini aktarıyor... “Hatta” diyor okurumuz, “buradan kırmızı toprak da çıkardı zaman zaman – yani buranın toprağı değildi o toprak, sonradan taşınmış bir toprak olduğu belliydi... Kayıplar Komitesi bu alana yakın bir evde araştırma yapmaya gittiği zaman, size sözünü ettiğim gazi, ‘yanlış yerde ararlar, ben onları yolun içine gömdüydüm’ diye anlattıydı bir yakınımıza” diye ekliyor.
Burası Maraş’ın Aya Paraskevi bölgesi... Bu bölgeyle ilgili bu olası gömü yerleri hakkında daha ayrıntılı bilgi sahibi olan okurlarımızı isimli veya isimsiz olarak bizi 0542 853 8436 numaralı cep telefonumuzdan aramaya davet ediyoruz. Kayıplar Komitesi’yle temas etmek isteyen okurlarımız da 181 ihbar hattını arayabilirler.
FOTOĞRAF:Okurumuza göre bir gazi emir üzerine bu yolun içerisine 1974'te Maraş'tan bazı kayıpları gömmüş...
Okurumuz, sözkonusu gazinin Derinya’da bazı ağaçların altına da bazı “kayıplar”ı gömmüş olduğunu duymuş fakat orasının tam neresi olduğunu bilmiyor...
Sözkonusu gazi, 1974’ten sonra Kıbrıs’ta kalmış, bir Kıbrıslıtürk kadınla evlenmiş ve geçtiğimiz yıllarda vefat etmiş...
Okurumuz konuyla ilgili ayrıntıları Kayıplar Komitesi araştırma görevlisi Onur Yarkın’la paylaşıyor...
Bu okurumuzun insani duyarlılığına çok teşekkür ediyoruz... Sonra ondan ayrılıp Lefkoşa’ya dönüyoruz...
GEÇMİŞLE YÜZLEŞME KONUSUNDA DÜNYADA NE GİBİ TALEPLER VAR?...
“Kraliçe 2. Elizabeth'in ölümü Afrikalıların sömürgecilik yıllarıyla hesaplaşma talebini yeniden gündeme taşıdı...”
Lebo Diseko - Catherine Byaruhanga
MJ Mojalefa, Güney Afrika'da Johannesburg'un kalabalık Hillbrow mahallesinin göbeğindeki bir yerel radyo istasyonda Kraliçe 2. Elizabeth'in ölümünün ardından, dinleyicilerin bağlandığı bir yayın sunuyor.
22 yaşındaki eski DJ, gençlerden oluşan geniş dinleyici kitlesinin, bir zamanlar Güney Afrika'yı da kapsayan Britanya İmparatorluğu'nun mirası konusunda görüşlerini almak istiyor.
Arayanlardan biri geri planda çalan Amapiano müziği eşliğinde "Britanya ve (Kraliçe) tarafından sömürgeleştirdik ve bu ilişkinin doğası hiç değişmedi" diyor.
Bir başkası ise "İnsanlar bunu aştı. Geçmiş, geçmişte kaldı" görüşünde.
MJ Mojafela'nin kişisel arzusu Kral 3. Charles'ın özür dilemesi. "Çoğu kişi Kraliçe'nin özür dilemediğini, ondan bunu beklediklerini söylüyor" diye sürdürüyor.
Güney Afrika 1961 yılında cumhuriyet oldu. O sırada insanların derilerinin rengine, ırklarına göre ayrıldığı ve "eşit" sayılmadıkları apartheid rejimi yasalaşalı 13 yıl olmuştu. Bu 13 yılın 9'u 2. Elizabeth'in hükümdarlığı döneminde yaşanmıştı.
Birçok genç Güney Afrikalı, bu tarihin, acılarla dolu geçmiş ile bugünü nasıl yaşayacakları konusunda kendilerini çok zorladığını anlatıyor.
Görüştüğümüz Mzoxolo "X" Mayongo ve Adilson De Oliveira adlı ressamlar da benzer bir noktayı vurguladı.
Mayongo, anneannesinin ırk ayrımcılığına dayalı apartheid rejimi altındaki yaşamını dinlemenin bu konudaki farkındalığını iyice artırdığını anlatıyor.
"Yaraları yok edemezsiniz. Bu yaraları nasıl iyileştireceksiniz?" diye soruyor.
Dünyanın en büyük elması Afrika Yıldızı İngiltere Kraliyet Ailesi'nde
Her iki sanatçı da şimdi Kral 3. Charles'ın, Afrika kıtası ile yeni bir ilişki inşa etmesi için güzel bir fırsat doğduğunu düşünüyor.
De Oliveira "Tamamen karamsar değiliz" diyor. "Monarşinin Afrika ile olası müstakbel ilişkisinin sorumluluk almaya dayanabileceğini, Afrika ülkeleriyle bu konuyu konuşmak için masaya oturabileceklerini düşünüyoruz."
"Bu pratikte nasıl bir şey olabilir?" sorusuna ikisi de, verilen zararların tazmini, Afrika ülkelerinden el konulan değerli varlıklar ile maden kaynaklarının geri verilmesi konularının konuşulması gerektiğini söyleyerek yanıt veriyor. Örneğin Afrika Yıldızı diye bilinen, dünyanın en büyük elmasının halen Britanya Kraliyet Ailesi'nin mücevherleri arasında olduğunu hatırlatıyorlar.
İngiltere Kraliyet kurumunun sömürgeciliğin verdiği zararları tazmin etmesi talebi, daha kuzeyde Kenya'nın başkenti Nairobi'de de yankı buluyor.
1963'te bağımsızlığını kazanan Kenya'da da bu hafta bir görev değişimi vardı ve ülkenin beşinci cumhurbaşkanı William Ruto törenle yemin etti.
Devlet başkanının değişmesi her ne kadar büyük bir olaysa da Kenya'da eski sömürgeci güç İngiltere'nin kraliçesinin ölümü daima birinci sayfa haberidir.
Kraliçe'nin ölümü bu ülkede de İngiltere ile ilişkiler konusunu yeniden gündeme taşıdı.
Cumhurbaşkanı Ruto'nın yemin töreninin yapıldığı 60 bin kişilik Moi Uluslararası Spor Salonu önünde konuştuğumuz 30 yaşındaki Nelson Njau, "Bir can kaybı her zaman üzücüdür. Fakat Afrika kültürüne, Afrika uluslarına, zenginliklerimize, toplumumuzun yapısına verdikleri zararı düşününce... Gerçekten çıkıp bizden özür dilemeleri gerekiyor" diyor.
Ulusal travma: Mau Mau ayaklanmasının kanla bastırılması
Yanındaki 29 yaşındaki Sammy Muskoya da başıyla onaylıyor ve "Bize hâlâ teba muamelesi yapıldığını hissediyoruz, eşit bir ilişki değil" diyor.
Teba muamelesi görme duygusu Kenya'nın tarihsel travmalarına dayanıyor.
Kraliçe 2. Elizabeth'in tahta geçmesinden sadece birkaç ay önce, Kenya'da, Britanya'dan bağımsızlık talebiyle başlayan Mau Mau ayaklanması zalimce bastırıldı ve Kenya İnsan Hakları Komiseri'ne göre 90 bin kişi öldürüldü, işkence gördü ya da sakat bırakıldı.
2013 yılında İngiltere hükümeti, sömürge yönetimi sırasında uğradıkları eziyetlerin tazminatı olarak, o günleri yaşamış 5 bin Kenyalıya toplam 23 milyon dolara yakın bir ödeme yapmayı kabul etti.
Kenya'nın başkenti Nairobi'ye geri dönersek, Mathare yerleşiminde yaşayan 32 yaşındaki Douglas Mwangi, Kraliçe'nin 70 yıl liderlik yaptığı Uluslar Topluluğu'na verdiği emeğin övgüye değer olduğunu düşünüyor. Uluslar topluluğu çoğu eski Britanya sömürgesi olan 56 ülke ve bölgeden oluşuyor.
Ulusal Stadyum önünde görüştüğümüz iş insanı Nelson Njau Uluslar Topluluğu'nun kendisine bir yararını görmediğini söylüyor ve şöyle sürdürüyor:
"O topluluğun, Uluslar Topluluğu her ne ise onun içinde yer almamız bile saçmalık. Kenyalılar olarak Uluslar Topluluğu içinde olmamızın bize ne gibi bir yararı olduğunu araştırmaya çalıştım. Gördüğüm kadarıyla birkaç lidere, birkaç kişiye faydası oluyor sadece."
Kraliçe'nin ölümünün Afrika'da canlandırdığı tartışmalar sömürgecilik zamanından kalma birçok yara ve travmanın hâlâ devam ettiğinin açık bir işareti. Birçok kişi şimdi İngiltere'nin ve yeni Kral'ın, bu acılı geçmişin nasıl iyileştirileceği konusunda Afrikalılarla muhatap olmasının zamanının geldiğini düşünüyor...
(BBC - Lebo Diseko ve Catherine Byaruhanga – 20.9.2022)
FOTOĞRAF: Sammy Muskoya (solda) ve Nelson Njau İngiltere kraliyetinin sömürgecilik nedeniyle özür dilemesini istiyor...