Maraş’tan Sakarya’ya, Samanbahça’dan Lapta’ya “kayıplar”ın öyküleri… 1
Okurlarımız bildiklerini paylaşmaya devam ediyor…
Geçenlerde bir akşamüstü bir okurum arıyor ve 1974’te henüz on yaşında bir çocuk olan bir Kıbrıslırum arkadaşı olduğunu anlatıyor… Bu arkadaşı dört “kayıp” Kıbrıslırum’un Maraş’ta defnedilmesine tanık olmuş…
“Acaba oraya gidebilir miyiz ki bize bu yeri göstersin?” diye soruyor.
“Önce sen onunla bir gidip bak bakalım, Maraş derken tam neresini kastediyor, telli bölgeyi mi yoksa telli bölgenin dışını mı” diyorum okuruma… “Eğer telli bölgede değilse, sorun değil, ayarlarız…” diyorum.
“En erken zamanda bunu yapacam…” diyor okurum.
“Ancak sana şunu da söyleyeyim: Percana’nın Bahçaları diye bilinen bölgede bazı Kıbrıslırumlar’ı öldürüp gömmüşlerdi ancak bu bölgeyi daha sonra boşaltmış oldukları yönünde bilgiler de var… Bu konuyu çok yazdıydım… Onları oradan çıkarıp Namık Kemal Lisesi avlusuna gömdükleri yönünde söylentiler vardı – Kayıplar Komitesi de sanırım geçen yıl burada kazı yaptı ancak bir şey bulamadı – tam olarak doğru noktayı kazıp kazmadıklarını da bilmeyiz…” diyorum.
“Bak şimdi sen bunu söyleyince” diyor okurum, “aklıma şöyle bir şey geldi… 1975’te biz Namık Kemal Lisesi’ne gittiğimiz zaman, lisenin arkasındaki futbol sahasına gidip futbol oynamamıza izin vermiyorlardı… Onlara bunun nedenini sorduğumuz zaman öğretmenler bize buraya bazı Kıbrıslırumlar’ın gömülmüş olduğunu, çok yüzeysel gömüldüklerini, bu yüzden futbol oynayacak olursak, kemiklerin ortaya çıkacağını anlatmışlardı… Belli bir zaman sonra futbol sahası tellenmişti… Belli bir süre sonra da sahanın üstüne kamyonlarla toprak yığmışlardı… Acaba bu da bir olası gömü yeri miydi?”
Okuruma, “Bakıp araştıralım ve görelim bakalım” diyorum… “Bir diğer sözü edilen yer Anıt Gazinosu’nun park yeriydi, Maraş’tan çıkarılan bazı “kayıplar”dan geride kalanların o bölgeye de gömüldüğü yönünde söylentiler vardı… Bu bölgede de kazı yapıldı sanırım ancak park yerinde kazı yapılmadı bildiğim kadarıyla” diyorum okuruma… “Sanırım bu bölgede bir ağacın altında tek bir “kayıp”tan geride kalanlar bulunduydu…”
Okuruma hoşça kal diyorum – Kıbrıslırum arkadaşıyla görüşüp birlikte Maraş bölgesine gidecekler ve 1974’te on yaşında olan bu şahidin sözünü ettiği yerin telli alanda mı yoksa Maraş’ın açık olan bölümünde mi olduğunu belirlemeye çalışacaklar – bunu yaptıktan sonra da onlarla buluşacağız…
Bir Kıbrıslırum okurum arıyor ve Lefkoşa dışında bir köyde bazı “kayıp” Kıbrıslıtürkler’in olası gömü yerini araştırmakta olduğunu söylüyor, bana ayrıntılar veriyor. Ona da şans diliyorum, tekrar haberleşeceğiz…
Londra’da ise bir okurumla buluşuyorum. Bu okurum uzun yıllardan bu yana Londra’da yaşıyor ve Mağusa’nın Sakarya (Gardana) bölgesinde “kayıp” edilen Avraam Sofokli’yle ilgili bazı bilgilere sahip olduğunu anlatıyor.
Yedi yıl önce yani 2008 yılında Avraam Sofokli’nin “kayıp” edilişine ilişkin araştırma yapmıştım ve bu konuda bazı Kıbrıslıtürk okurlarım da olası gömü yerleriyle ilgili bana ve Kayıplar Komitesi yetkililerine bilgi vermişti. O günlerde yaptığım araştırmanın notlarına göre 6 Mayıs 1964 sabahı Hasan Mustafa Barbaçolli, Salamis bölgesinden bazı Kıbrıslırum polisler tarafından durdurulmuştu. Henüz 22 yaşındaki Barbaçolli Mağusalı’ydı ve Sakarya bölgesine gidiyordu. Polisler Barbaçolli’ye arabasının sigortasını görmek istediklerini söylemişler ve Barbaçolli bu kağıtları gösterirken, polislerden biri silahını çıkarıp onu vurmuş ve öldürmüştü…
Bu arada Sakarya(Gardana)-Neapolis bölgesinde yaşayan Avraam Sofokli de 5 Mayıs 1964 akşamı Mağusa’da işine gitmişti. Aslında Avraam Sofokli normalde gündüzleri çalışmaktaydı fakat bir ay kadar önce ona kısa bir süreliğine gece bekçiliği görevi verilmişti. İşini bitirip sabah eve giderken Sakarya bölgesinde kaçırılarak bazı Kıbrıslıtürk mücahitler tarafından Barbaçolli’nin “intikamı” olarak öldürülecekti… Avraam Sofokli, 1964 “kaybı” bir Kıbrıslırum olarak hala “kayıp”…
Avraam Sofokli’nin oğlunun arkadaşı olan bir Kıbrıslıtürk okurum beni arayarak bazı olası gömü yerleri gösterecekti 2008^de… Avraam Sofokli’nin oğluyla da buluşarak babasının 1964’te Sakarya’dan “kayıp” edilmesi hakkında onunla röportaj yapacaktım. Aynı şekilde Barbaçolli’nin sevgili eşiyle de buluşup onunla da röportaj yapıp bunları YENİDÜZEN’de yayımlayacaktım…
DEVAM EDECEK