1. YAZARLAR

  2. Çiçek Göçkün

  3. Maria Ángela Holguín Cuéllar en nihayet Kıbrıs’ta
Çiçek Göçkün

Çiçek Göçkün

Maria Ángela Holguín Cuéllar en nihayet Kıbrıs’ta

A+A-

Uzun bir süredir görevlendirilmesi beklenen BM Genel Sekreteri Kıbrıs Şahsi Temsilcisi Ocak 2024 ayında María Holguín Cuéllar olarak isimlendirilmişti. Cuéllar Ocak ayındaki görevlendirilmesinden sonra, görevine resmi olarak başladı ve bu hafta Kıbrıs’a gelerek liderler başta olmak üzere çeşitli temaslarda bulundu. Böyle bir temsilci atanmasını özellikle talep eden Kıbrıs Rum tarafı, temsilcinin adaya varış tarihi kesinleşince, aylardır açıklayacaklarını vaadettikleri Kıbrıslı Türkler’e yönelik önlemler paketini geçtiğimiz hafta açıklamıştı. Geçen hafta burada da kısaca değerlendirdiğim üzere, bu öneriler oldukça yüzeysel oldukları yönünde değerlendirildi. Kimilerine göre “Dağ, fare bile doğurmamıştı”.  Bu en basit tabirle ilginç gelişmenin hemen akabinde adaya ayak basan Temsilci Cuéllar, Kıbrıslı Rum ve Türk liderle ikişer kez görüşme gerçekleştirdi. Liderlerle olan temaslarının yanısıra, Cuéllar’ın sivil toplum temsilcileri, barış ve çözüm aktivistleri, gençler ve kadınlar gibi spesifik demografik grup temsilcileri ile de bir araya geldiği biliniyor.

Basına yaptığı her açıklamada, oldukça pozitif bir tavır takınan Cuéllar, en azından benim aldığım kadarı ile cılız da olsa bir umut ışığı olduğu görüşünde. Bu ışığı büyütmek ve çözüm yolunu aydınlatmak için gönülden adanmış olduğu vücut dilinden de seçtiği sözcüklerden de anlaşılıyor. Temsilcinin açıklamaları içerisinde en çok benim dikkatimi çeken, ama aynı zamanda zihnimde ve gönlümde yer eden “dinliyorum, adadan ayrılacağım güne kadar dinlemeye devam edeceğim” minvalindeki ifadeler oldu. Uzlaşı sanatının temeli olan dinleme, anlamak üzere dinlemeye dair çok önemli bir vurgu.

Bu hafta, Cuéllar adayı ziyaret edip, temaslarda bulunup, herkesi ve her şeyi dinlerken benim de Kuzey İrlanda “sorunu”n çözümü olarak adledilen Belfast Anlaşması/Hayırlı Cuma Anlaşması (Good Friday Agreement) tasarım ve kabul edilmesi sürecinde bilfiil bulunmuş ve sürece katkı koymuş diplomatlar ve siyasilerle özel bir toplantıda bir araya gelme şansım oldu. Anlatılanları dinlerken, çok uzun süredir bizimki dışındaki herhangi bir “sorun” ve sorunu sona erdiren uzlaşılara dair gözlerimizi ve kulaklarımızı kapadığımızı ve sadece kendi önümüze baktığımızı farkettim. Halbuki, elbette şartlar, yaşanmışlıklar, bağlamlar birbirinden çokça farklı olsa da nen nihayetinde tüm siyasi sorunlar ve çatışmalar beşer nitelikteydi. İnsanlar arasında, insana dairdi. Bu sebeple, geçmişi, şartları, sebepleri ve sonuçları ne kadar farklı olursa olsun etrafımızdaki yaşanmışlıklardan, deneyimlerden öğrenecek çok şeyimiz vardı. İrlanda süreci ile ilgili Kıbrıs’la kıyasladığımızda en farklı noktası müzakere sürecinin ve diyaloğun ne kadar katılımcı olduğu idi. Bize deneyimlerini aktaran siyasiler, bazen bazı siyasi parti temsilcilerinin, kendilerince çok da önemli olmayan bir konu ile ilgili uzun uzun konuştuklarını ve kendilerini ifade ettiklerini, o yüzden sürecin yavaş ama emin adımlarla ilerlediğini aktardıklarında espri yapıyorlardı. Ama belki de Kıbrıs için kilit buydu. Belki de Kıbrıs’taki tüm paydaşların sürece katılımı ve “küçük” ya da “büyük” tüm noktalara ve unsurlara dair kendilerini açık ve uzun uzun ifade etmelerine ihtiyacımız vardı. Ve aslında, Temsilci Cuéllar BM aracılığında yürütülen ve lider odaklı süregelen bu müzakere modalitesi içerisinde yerinin izin verdiğince herkese kendini ifade etme olanağı tanımaya çalışıyordur.  

Daha önce yine burada bana ayrılan alanda yazdığım gibi, Cuéllar’ın Kolombiya uzlaşı sürecindeki deneyimi bize bugüne kadar düşünülmesi mümkün olmayan, belki de sadece bir adım geriye ya da bir adım yana giderek kazanacağımız perspektifle görebileceğimiz yöntemleri veya kilit noktaları bulmamıza yardımcı olacaktır. Cuéllar Kıbrıslıları dinledikten sonra, dört başkente ziyaretler düzenleyip onları ve oraların söyleyeceklerini de dinlemek üzere bir program yaptı. Kıbrıs’tan sonra Ankara, Atina, Brüksel ve Londra’ya gidecek olan Temsilci, Garantör devletler ile tüm Kıbrıslılar’ın daha aktif bir aktör olmasını dilediği Avrupa Birliği’ni de dinleyecek.

Çatışmacı bir dille ve kazanımlar kaybedişlere odaklı müzakere sürdürmeyi adet edinmiş “büyük” siyasilerimiz için Cuéllar’ın metodu farklı ve dolayısıyla da yetersiz gelebilir. Fakat bence tam aksine, ihtiyacımız olanı bize sunma kapasitesine sahip bir metodla karşı karşıya gelmiş olabiliriz. Bir şeyler kazanmak üzere kendimizi donatarak gidip oturduğumuz müzakere masasında kulaklarımızı tıkadığımız için istesek de duyamayacağımız noktaları, anlatıları, sabırla ve çok iyi dinleyen Cuéllar bunları not edip bizimle paylaşacaktır. İşte o zaman, belki de yarım asırdan fazla bir süredir baktığımız resmin, hiç de öyle görünmediğini göreceğiz. Çözüm zeminine dair tarafların katılaşmış pozisyonları ve bunun gölgesindeki bakış açıları ile göremedikleri tünelin sonunu, Temsilci Cuéllar’ın bize gösterebileceğine inanıyorum.

Bu yazı toplam 2300 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar