1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Maria Siakalli; “Savaşın lanetinden korunmak için barışın egemen olduğu şiirler yazdım”
Maria Siakalli;  “Savaşın lanetinden korunmak için barışın egemen olduğu şiirler yazdım”

Maria Siakalli; “Savaşın lanetinden korunmak için barışın egemen olduğu şiirler yazdım”

‘Bir dili iyi bilmek çeviri yapmak için yeterli olmuyor, çevirdiklerinizi hissetmeniz de gerekiyor diyen’ Maria şair özelliği ile şiir çevirileri için edebiyatımızda önemli bir boşluğu da dolduruyor.

A+A-

Simge Çerkezoğlu

Kıbrıs edebiyatında şiirleri ve çevirileri ile tanınan Maria Siakalli, eğitimci yönü yanında, son günlerde Abdullah Korkmazhan ile birlikte kurdukları Baranga Yayınlarıyla adından söz ettiriyor. Biz ise Tamer Öncül ile editörlüğünü birlikte üstelendikleri Kuşaktan Kuşağa Kıbrıs şiiri kitabını konuşmak üzere bir araya geldik.  Kıbrıslı şairlerden seçki olarak hazırlanan bu çalışma bir başucu kitabı olma niteliğinde. ‘Bir dili iyi bilmek çeviri yapmak için yeterli olmuyor, çevirdiklerinizi hissetmeniz de gerekiyor diyen’ Maria şair özelliği ile şiir çevirileri için edebiyatımızda önemli bir boşluğu da dolduruyor.

“Yazmak çocukluktan bu yana kendimi ifade etme biçimim oldu”

Elbette edebiyata ilgi duyanlar bilirler; Maria şair, çevirmen, eğitimci yönlerinle öne çıkan bir isim. Ancak ben onu biraz daha yakından tanımak, aile hikâyesini, edebiyata nasıl başladığını öğrenmek istiyorum.

“Annem kuzeyde kalan Dikomo köyünden, babam da aynı şekilde Ercan Havaalanı yanındaki Dimbu köyünden. Ben çok şanslıyım ki ikisi de mülteci olmasına rağmen bize asla düşmanlık aşılamadı. Kardeşim ve ben her zaman barıştan söz edilerek büyüdük. Her zaman halkların yakınlaşması, Kıbrıs’ın birleşmesinden konuştuk. Annem ve babamla gurur duyuyorum. Kıbrıs’ta böyle insanlar istisnadır, biraz. Böylece benim barış isteğim kendiliğinden gelişen bir sürece dönüştü hayatımda. Edebiyat, çocukluğumdan bu yana ilgi duyduğum bir alan oldu. İlk şiirimi çocukken yazdım, tabii o yazdıklarıma şiir demek zordu ama… Büyüdükçe de şiir okumaya başladım. Aynı zamanda da yazmaya devam ediyordum. Aslında ne yazdığımın ne kadar iyi yazdığımın da bir önemi yoktu, yazmak kendimi ifade etme biçimimdi. Benim için en doğru yöntemdi.”

m2-086.jpg

“2012 yılından bu yana Kıbrıs edebiyatı için birlikte çalışıyoruz”

İlk kez yazdıklarını paylaşabileceğini yirmi yaşında fark eden, bir edebiyat dergisinde yayınlayan Maria, o gün bugündür şiirlerini okurları ile paylaşmaya devam ediyor. Üstelik sadece Yunanca okuyabilen okurlarla da değil…  

“Kıbrıs Üniversitesi’nde Türkoloji eğitimi aldım. Üniversiteyi bitirdiğim yıl geçişler yeni başlamıştı, bildiğim Türkçe, pratikten çok dilbilgisine dayalıydı. Tüm bu nedenlerden ötürü bir süre İstanbul’da yaşamaya, orada yüksek lisans yapmaya karar verdim. Böylece dört yıl İstanbul’da yaşadım. Şehri çok sevdim. Kolay kolay ayrılamadım. Bilgi Üniversitesi’nde de yüksek lisansımı tamamlayarak sonunda adaya döndüm. İstanbul’dan döndükten sonra ünlü şairimiz, benim arkadaşım ve eğitmenim Neşe Yaşın beni arayarak iki toplumdan yazarlar birliğinin organize ettiği bir şiir yarışmasından bahsetti. Benim de katılmamı istedi. Şansımı denemek istedim ve 2012’deki yarışmaya katılarak kazandım. Şiirlerim bu kitapta Yunanca ve Türkçe dilinde yayınlandı. Kendi şiirlerimi kendim çevirdim. Böylece bu yarışma ile yepyeni bir dünyaya da girmiş oldum. Kıbrıslı Türk yazarlarla yakın dostluk kurduk, birlikte pek çok proje gerçekleştirme ve şiirlerimi Türkçe dilinde de paylaşmaya başladım. O zaman atılan bu temeller sayesinde dostluklarım yıllardır devam ediyor. Şimdi hem kuzeyde hem de güneyde şairler yazarlar birliğinde yönetim kurulu üyesiyim. Kıbrıs edebiyatı için hep birlikte çalışmaya devam ediyoruz.”

m1-106.jpg

“Ne yaparsak yapalım bölünmüşlüğün gölgesi altında yaşıyoruz”

Maria kendi şiirlerini ‘savaşın lanetinden korunmak için barışın egemen olduğu şiirler’ olarak ifade ediyor. Çok zor olsa da kendi şiir tarzını bizim için biraz daha derinlemesine tarif ediyor.    

“Bölünmüş bir ülkede büyümek, yetiştirilmek kolay değil, ne yaparsak yapalım, savaş ve bölünmüşlüğün gölgesi altında yaşıyoruz. Ben özellikle de gençken bu durumdan çok rahatsızdım. Hangi alana girsem merkezinde savaş, acı, kin ve düşmanlık vardı. Oysa dünyadaki diğer gençlere baktığımda gündemleri bambaşkaydı. Bizse bu sıkıntılar arasında kendi kişisel hayatımızı, kültürümüzü, adanın gelişimini öteliyor, hep Kıbrıs konusuna takılıp kalıyorduk. Elbette yaşadığımız yerle ilgilenmek kötü değildi ama halkların tek sorunu bu olmamalıydı. Kendi kendime barışı sağlamak bu kadar zor olmamalı diye düşünüp durduğumu hatırlıyorum. Gençlik yıllarımda hep barışın gerçekleşmesini bekledim, barış gelsin ki biz daha güzel şeyler yapalım dedim. Oysa Kıbrıs’ın güneyindeki ünlü şairlere baktığımda çoğunlukla şiirlerinde savaşın, acının, Kıbrıs sorununun, kayıpların hakimiyetini gördüm. Sanki başka konu yoktu. Biraz da bu nedenle ben bu konularda şiir yazmamaya karar verdim. Şiirim bunlardan arınmış olmalı dedim. Uzun zaman Kıbrıs’a dair şiir dahi yazmadım. Adaya dair ilk şiirimi otuz yaşında yazdım, bu şiirde de barışı anlattım. Şiirim bu şekilde gelişti. Daha genç yaşlarımda aşk üzerine yazdığım şiirler de vardı. Şimdi baktığımda o yıllarda acıyı anlatırken bile umutlu olduğumu fark ediyorum. Şimdiyse umutsuz değilim ama sanırım daha gerçekçi şiirler yazıyorum. Bunun yanında özellikle şiir ve Kıbrıs’a dair kitaplar çevirmeye devam ediyorum. Yaptığım her işi severek yapıyorum.”        

mm-089.jpg       

“Kuşaktan Kuşağa Kıbrıs Şiiri kitabı, özgün şiirlerimizden oluşmaktadır”

Şair olması Maria’nın şiir çevirileri için büyük bir avantaj… Kendisi de   bir dili iyi bilmenin, çeviri için yeterli olmadığına vurgu yapıyor… Özellikle şiiri çevirmek için hissetmek ve şiirden anlamak gerektiğini hatırlatıyor. Üç dilde yayınlanan, şair Tamer Öncül ile birlikte hazırladıkları, Kuşaktan Kuşağa Kıbrıs Şiiri kitabının içeriğini de bizimle paylaşıyor.

“Çeviri yapmak özellikle de şiir çevirmek bir meydan okuma gibi geliyor bana. İyi çeviri yapmak için bir dili iyi bilmek yetmiyor, aslında yazılanları yaşamanız, hissetmeniz de gerekiyor. Kendi şiirlerimi bile çevirmekte zorlandığım oluyor. Herkes şiir çevirmemeli, şiir çevirmek için, şiirden anlamak da gerekiyor. Son şiir çevirilerim, Kuşaktan Kuşağa Kıbrıs Şiiri kitabında yer alıyor… Editörlüğünü Tamer Öncül ile birlikte üstlendik.  Üç dilli olarak hazırlandı. Tamer ile 2014 yılından bu yana gerçekleştirmek istediğimiz bir projeydi. Kitabı Kıbrıslı şairlerden seçki olarak ifade edebiliriz. Kronolojik sıraya göre seçildi. Her kuşaktan birkaç şair seçtik, maalesef antoloji olmadığı için, üzülerek sınırlamaya gitmek zorunda kaldık. Otuz bir Kıbrıslı şaire yer verdik. Kitaba her şairle ilgili bilgi de ekledik. Ortak nokta ise tüm şairlerin barışa inanan edebiyatçılar olması…  Kitapta sadece Kıbrıs ile ilgili konularda değil, farklı konularda yazılan şiirlere de yer verdik. Çağdaş Kıbrıs şiiri dünyada yer almayı hak edecek düzeydedir. O nedenle daha fazla okura ulaşmalıdır düşüncesiyle İngilizce dilini de kitabımıza ekledik”

“Kıbrıs şiiri vatansever veya milliyetçi bir şiir değildir”

Bu kitap ve şairlerimiz bize gösteriyor ki literatürde Kıbrıs şiiri diye bir şiir var… Kıbrıslı bir şair olarak Maria’dan şiirimizi tanımlamasını istiyorum.

“Kıbrıs’ın doğasından, kültüründen, dilinden, düşüncesinden etkilenen evrensel şiirler var bu kitapta. Kıbrıs şiiri özgündür, oysa gerek Yunanistan gerekse de Türkiye’de sanki bu ülkelerin edebiyatının devamı gibi algılanır. Oysa hiç öyle değildir, yoğun, güçlü dinamikleri olan bir edebiyatımız var. Bu kitapla ben de senin gibi bunu ortaya çıkardığımıza inanıyorum.  Kıbrıs şiiri çoğu zaman vatansever, milliyetçi olarak algılanır. Oysa bana göre hiç öyle bir şey yok. Kıbrıs şiiri bağımsızdır, uluslararası şiir akımlarından etkilenen, Kıbrıs’a dair yazılan, Kıbrıs’ta yazılan farklı konuları işleyen şiirdir.” 

“Fikret Demirağ bir isyan başlattı”

Kitap Fikret Demirağ ve Niki Marangu’ya adandı… Bunun nedenini açıklarken bu vesile ile onları da anmış bulunuyoruz.

“Şimdi bizler için barışı savunmak, barış için çalışmak aslında çok kolay. Ancak Fikret Demirağ’ı bir düşünün, onun bunları yapmaya çalıştığı zamanlarda şartlar ne güçtü. Fikret Demirağ aslında bir isyan başlattı. Ondan sonraki nesiller Mehmet Yaşın, Neşe Yaşın, Tamer Öncül de yazmaya başladı ama bu akımı o başlattı. Niki Marangu da aynı şekilde önemli bir şair ve barış aktivisti. İkisi de artık aramızda değil, erken kaybettik maalesef. Onları bu kitapla onurlandırmak istedik.”

 

 

Bu haber toplam 4055 defa okunmuştur
Adres Kıbrıs 433 Sayısı ISSN 2672-7560

Adres Kıbrıs 433 Sayısı ISSN 2672-7560