1. YAZARLAR

  2. Tayfun Çağra

  3. Marina projesi nerde?
Tayfun Çağra

Tayfun Çağra

Marina projesi nerde?

A+A-

Lapta’da Marina konusu yine gündemde çünkü Mahkeme’nin bu konuda vereceği karar bekleniyor artık…

Dün sevgili Ertuğrul Senova, hikâyenin geçmişten bugüne gelişini güzel bir şekilde hatırlattı Yenidüzen’de. Okumamışsanız okumanızı tavsiye ederim.

***

Marina’nın bölgeye katkı sağlaması bekleniyor ama acaba katkı olur mu yoksa sadece yatırımcının casino’sundan elde edeceği kazançla mı kalır bölge?

Biliyorsunuz ki bu tür yatırımlar, verilmesi planlanan şirket de ele alındığında diğer yatırımlar gibi, inşa sürecinde yine Türkiye’den gelecek her türlü insan ve malzeme gücü ile olacak ve sonrasında da beklenen bölge insanının istihdamı değil, yine Türkiye’den gelecek olanların istihdamıyla bitirilecektir.

O değerli bölgenin de tellenip, şimdi çok uzaklardan bile gelip o yürüyüş yolunda yürümeyi arzulayanların da artık yürüyemeyeceği bir özel alan haline gelmesi çok muhtemel.

“Muhtemel” diyorum çünkü ortada proje yok, varsa da halktan gizleniyor.

Böyle bir durumda Mahkeme’den ÇED raporsuz, olmayan proje için onay bekleniyor.

İlginçtir, Mahkeme’de Belediye’nin ve bölgeyi sahiplenmesi beklenen şirketin tanığı “boşverin, şimdiye kadarki işler de ÇED’siz, projesiz yapıldı, onun için bunda da olması gerekmez” minvalinde şeyler söyledi.

Yani hukuksuzluğun itirafını yaptı hukukun merkezinde ama bu sözleri ‘üstünlükmüş’ gibi algıladı dört gözle Projeyi bekleyenler.

***

Sonuçta yatırımı herkes destekler ama o yatırım en azından o bölgenin insanına yarayacak, bölgeye katma değer katacak bir şey olmalı.

Sadece işin sahibine, bu işin arkasında duranlara yararken, bölge halkını da yolundan, denizinden uzaklaştırıp, dağın eteklerine hapsedecekse elbette ki Yeşil Barış Hareketi, halkın yararına ara emri aldıracaktı.

Süreç şeffaf olmalı, Proje ortaya konmalı, bölge ve ülke insanı eğer varsa Projeyi görmeli, tanımalı, yararını, zararını tartışmalı ve ona göre bir karar vermeli.

Ne yazık ki artık diğer alanlarda da gördüğümüz “Ben istedim olur” zihniyetini bitirmeli, şeffaflığı ön plana almalıyız.


Imagine

‘Imagine Programı’ başarılı bir şekilde devam ederken, birden Kıbrıs Türk tarafının Projedeki görevlileri geri çekildi ve Imagine Programı’nın kuzeydeki okullarda uygulanması yasaklandı. Böyle olunca da Proje, ‘İki Toplumlu’ olmaktan çıktı.

Neydi bu ‘Imagine Programı’?

Genel anlamda Barış Kültürünü geliştiren bir proje.

Proje’de, iki taraftaki okulları gezen eğitimciler, barış kültürünü geliştirmeye çalışıyorlardı.

Eğitimlerde, tartışma kültürü geliştiriliyor, bir tarafın öteki tarafı da anlayabileceği, konuşabileceği, sorular sorabileceği empati duygusu da öğrenciler bazında verilmeye çalışılıyordu.

Aslında bu eğitim küçük yaşlardaki öğrencilerin tartışma kültürünü ve empati duygusunu kazanmaları için oldukça yerinde bir saptamaydı.

İşte belki de bu durum bizim taraftaki yöneticilerin veya belki de onlara emir verenlerin dikkatini çekmiş olacak ki yasaklandı.

***

Güneyde Proje devam etti.

Son günlerde Tatar’ın da tepkisini çeken bir olay oldu güneyde… Kimi yerlerde bu Program çerçevesinde Girne’ye gelecek olan Rum öğrencilerin yine güneydeki yöneticiler tarafından engellendiği yazıldı.

Fırsat bu fırsat Tatar, bu durumu eleştirdi daha önce bu Programın bizim tarafta yine kendisi tarafından yasaklandığını unutmuş gibi…

Başka bir duyum da güneyde devam eden bu Program çerçevesinde eğitim materyalleri hazırlanırken güneydeki yerleşim yerleri gezilecek yerler olarak konuyordu. Ancak bu yerlerin içine Girne de eklenince güney yönetimi ‘hoop durun’ demiş.

İki durum da aynı çerçevede mi, yoksa biri başka diğeri başka bir hikâye mi emin değilim ama sonuçta ortaya çıkan iki taraftaki ‘faşist kafalar’ın değerlendirmeleri, kafaların aynı olduğunu gösteriyor.

Bu kafaların yerine, Barış’a ulaşılması için işte o Imagine Programında verilmeye çalışıldığı gibi empati kültürünün geliştiği kafalar olması gerektiği açık.

Bu yazı toplam 758 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar