1. YAZARLAR

  2. Eralp Adanır

  3. Markalaşan bir Festival: Mağusa Festivali
Eralp Adanır

Eralp Adanır

Markalaşan bir Festival: Mağusa Festivali

A+A-

Tam 17 yıldır.

Dile kolay gelse de böylesi büyük, nitelikli ve her geçen yıl değer kaybetmek bir yana, yeni değer ve niteliği üstüne ekleyen bir festival; Mağusa Uluslararası Kültür Sanat Festivali.
Geçtiğimiz Çarşamba günü; başladığı günden itibaren festivalle ilgili basın toplantılarını, basın’ın merkezi olarak sayılan Lefkoşa’da gerçekleştiren Mağusa Belediyesi başkan ve meclis üyeleri, bu yılki etkinlikle ilgili basın toplantısına her zaman olduğu gibi beni de davet etti. Belki başkalarına bu “davet” sıradan gibi gelebilir ama ben “organizasyon” mantığının ve gereklerinin içerisinde “azımsanmayacak derecede” önemli addettiğim “halkla ilişkiler” biriminin, festivalin başarı ya da başarısızlığında önemli rol oynadığı kanısındayım.
Tanıtım ve duyurumlar yanında, basın mensuplarını (bazılarımız arada bir katılamasak bile) tek tek telefonla arayarak davet etmeleri, basın toplantısına girerken konuyla ilgili bilgilendirici materyalleri gerek basılı gerekse flashdisk şeklinde vermeleri, “ciddiyetin” büyük bir göstergesidir. Böylesi bir davranış doğal olarak basında etkinlik hakkında yazılar yazılmasının, yorumlanlasının hatta yeni fikirler verilmesinin de yolunu açmaktadır.
Evet 17 yıldır süren bir koşuşturma, projelendirme, halka beğendirirken halkı; evfrensel dil olan müzik kültürüyle zenginleştirmenin de yolunu açan bu festivalimizin günümüzde, dünya uluslararası festival programları arasında da yer alması, tek kelimeyle bir “marka” yaratılmış olmasının önemi kelimelerle anlatılamaz.
En büyük dileğim; tıpkı Girne’mizde 3 yıldır büyük bir özveriyle sürdürülen, müzikal anlamda olduğu kadar tiyatro kültürü açısından da nitelikli isimlerin yer aldığı bu organizasyon ve nicelerinin de uluslararası festivallerde bir marka olarak yer almalarıdır.
Bu ada’nın turizmi, kültürü ve insanımızın nitelikli yaşamı için bırakın hamaset nutukları ve tanınma çabalarını/çabasızlıklarını, ancak bu şekilde dünyalı olmanın kapılarını aralayabileceğimize inanıyorum.
17.Uluslararası Mağusa Kültür Sanat Festivali’mize dönersek; Fransız sanatçı ZAZ ile 17 Haziran Pazartesi verilecek konserle festival “start” alıyor. ZAZ; bir konservatuar mezunu, Fransa sokaklarında şarkılar söyleyerek, YouTube’da yayınladığı “Je Veux” şarkısıyla bir anda tanınır hale gelmiş, Jazz’dan rock’a, blues’dan Latin müziğine kadar tüm bunları müzikal kariyerinde harmanlayan bir sanatçı.
Festival kapsamı içerisinde “yerli” kelimesini kullanmayı pek sevmediğimden, “ülkemiz sanatçıları”ndan oluşan diyeceğim ve bu yıl kapalı gişe oyun sergileyen Lefkoşa Belediye Tiyatrosu’nun “Kabare Kıbrıs” oyunu, genç yetenek ve çok beğenip takdir ettiğim sevgili dostum Turgay Erzurumlu’nun oğlu Erkan Erzurumlu ve grubunun da “bizden kişiler” olarak bu festivalde yer alması, bunun artık olmazsa olmaz haline getirilmesi de sevindirici ve gurur vericidir.
Hırvat Goran Bregoviç’i daha önce kaçıranlar, veya bir daha görmek isteyenler için, Balkan müziğinin o coşku ve lirik yapısıyla 24 Haziran Pazartesi tarihini verelim. Türkiye’den “İnce Saz”ı bilenler bilir ama bilmeyenlere diyeceğim; Geleneksel Türk Müziği ve Halk Müziği’nin kendi müzik anlayış ve arayışları içerisinde yorumlayan, bana göre “etnik müzik”te kendine özgü bir yol alışı gerçekleştiren bir grup. Bülent Ortaçgil ile “bizim” diyebileceğim Birsen Tezer’in ortak konseri, Flamenko Topluluğu Rojas Ve Rodrifuez, Latin Amerikan müziğinde önemli isim Luz Casal ve Caz dünyasının en önemli isimlerinden Nat King Cole’un kızı, müthiş ses, “Unforgettable”ı teknolojiyi kullanarak hayatta olmayan babasıyla seslendiren Natalie Cole ise, bu nitelikli festivalin kapanışına imza atacak.
Diyeceğim o ki; bu festivaller de olmasa, toplumsal bunalımın katmerlisini yaşayan insanlarımızın soluk alması neredeyse imkansız hale gelecekti. İyi ki birileri bu konuda enerjisini, zamanını ve yüreğini ortaya koyuyor.

Bu yazı toplam 2271 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar