Gece saat dokuz buçuk gibi markete girdim ve aynı kız yine yazar kasanın başında duruyordu.
Öğlen 12 gibi de oradaydı.

*

“Hep burada mısın?” dedim.
“Genelde” diye yanıtladı, yorgun gözlerle gülümsedi, omuzlarının arasına yumuldu başı, dudakları büzüştü, yazar kasayla dertleşti…

*

“Hangi saatler çalışıyorsun” dedim.
“Öğlen geliyorum 12’de, gece 11’de kapatıyoruz” oldu yanıtı.
11 saat!
“Evet, 11 saat.”
“Herhalde asgari ücretin üzerinde bir maaşın var.”
“Yok”.
“Asgari ücret.”
“Evet.”
Üstelik yedi gün yedi gece!

*

“Kim denetliyor” diye sormayacağım.
Yıllardır bu yakıcı sorunu yaşıyor ama çözüm üretemiyoruz.
Marketler akşamları kapatılmalıdır.
En fazla sekizde kapanabilir ve bunun mümkün olduğu pandemi döneminde yaşanmıştır.
Hem orada çalışan insanlar dinlenir, hem de küçük işletmeler, aile işletmesi bakkaliyeler iş yapar.

*

En fazla çalışanların, en fazla yorulanların en az kazandığı ve sesinin de en az çıktığı bu düzende göz göre göre sömürülüyor insanlar…
Yazık!
 

Asgari ücret arttı da ne oldu?

•  Daha çok para kazanacak ama daha az alışveriş yapabileceğiz.
• Peş peşe zamlar gelecek, etten süte, berberden markete, restorandan kıyafete…
• Paramız artacak, alım gücümüz azalacak.

Mutlaka ama mutlaka!

• Asgari ücreti ödeyemeyecek durumda olan işletmelere ‘destek ve teşvik’ politikaları olmalıdır.
• İstihdamı koruyucu ve kayıt dışılığı önleyici tedbirler acil alınmalıdır.
• Yeni iş kurmuş genç girişimciler ve yerel iş gücü desteklenmelidir.

İşçinin kaliteli yaşamına yeterli olmayan ücret, işverenin “ödeyemeyeceği” noktaya gelmiştir. Çok büyük işletmeler ya da büyük zenginlere bakmayınız… Asıl sorun esnaf, küçük ve orta işletmeler ve kendi namına çalışanlar içindir.

Ayrıca üç adım şart!

• 1- Hayat pahalılığı ile mücadele planı ve destek programları.
• 2- Kamda tam gün, etkin, kaliteli, yaygın ve ücretsiz hizmet.
• 3- Kadrolu, sözleşmeli ya da geçici fark etmeksizin kamu görevlilerinin yasa dışı ikinci iş yapmasının ve orantısız, haksız rekabetin önlenmesi…

Bu nasıl kardeşlik hukuku?

Türkiye'nin Lefkoşa Büyükelçiliği'ne yeni atanan Metin Feyzioğlu, "KKTC"ye yaklaşımlarının tek bir unsura dayandığını söyledi ve bunun "kardeşlik hukuku" olduğunu belirtti.

Ah bir de "evrensel hukuk" olsa!
Uluslararası hukuk!

Çünkü "kardeşlik hukuku" denen yapıda, bir Büyükelçi, milletvekillerini 'Beyaz Ev'de toplayarak seçime müdahale edebiliyor.

"Kendi kendini yönetme ve kendi yöneticilerini seçme hakkı"na müdahale ve talimatla yönetim anlayışı var, böylesi bir hukukta...

***

Bir de sormak isterim.

Bu nasıl bir "" ki, örneğin Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçisi'nin protokoldeki yeri Bakanlar Kurulu üyelerinin önündedir.
Ankara'daki "kardeşinize" bir bakar mısınız?
"KKTC Ankara Büyükelçisi"nin acaba protokoldeki yeri nerededir?
Sizin nerede!
Kardeşlik böyle mi?
 

Protokol Listesi (İlk 10)

DANIŞ DANIŞ!

Müdahale ile seçtirilen Cumhurbaşkanı Tatar "özel danışman" adı altında toplam 26 istihdam yaptı. Müsteşarı diyor ki, "Bunların hepsi danışman değil..."
"Özel Danışman" diye istihdam edilenlerin aslında 13'ü danışmanmış.

Meclis'e gönderilen soru önergesine yanıta göre 65 özel danışman var.
Senfoni Orkestrası üyelerini çıkınca geriye kalıyor 47...
Çok "karmaşık" değil mi?

Mesele sayı da değil insanların işlevi...
Müsteşar Okan Donangil, elini vicdanına da koyarak ne olur yanıtlasın, özelden de arayabilir.
Yalnızca basın, halkla ilişkiler, iletişim, sosyal medya diyerek 11 isim saydım tek tek!

Bir futbol takımı kursalar da liglere de katılsalar keşke!