Mart ayı ile birlikte, enflasyon şaha kalktı
2025 yılının, ilk 3 aylık toplam enflasyon oranı, yani ilk çeyrek enflasyonu, yüzde 8,67’e ulaştı. Mal ve hizmetlere yapılan zamlar bütün süratiyle devam ediyor.
Mart ayında, aylık enflasyon yüzde 4.28, geçen yıl Mart ayından, bu yıl Mart ayına kadarki yıllık enflasyon oranı ise, yüzde 43.48 olarak gerçekleşti. Ocak ayında enflasyon yüzde 2,02, Şubat ayında ise yüzde 2.16 gerçekleşmişti. Mart ayı ile birlikte enflasyonun yükselişe geçtiğini görüyoruz.
Ana harcama grupları itibariyle bir önceki aya göre en yüksek artış gösteren 3 ana grup, sırasıyle yüzde 18.52 ile Eğlence ve Kültür ana grubu, yüzde 7.78 ile Alkollü İçecekler ve Tütün ana grubu ve yüzde 4.94 ile Sağlık ana grubu olmuştur. Bunları diğer ana gruplar takip etmiştir.
Türkiye’de ise, resmi rakamlara göre, Mart ayı enflasyon oranı yüzde 2.46, yıllık enflasyon oranı ise yüzde 38,1 olarak gerçekleşti. Yıllık enflasyonda Türkiye’nin yaklaşık 5.5 puan (yüzde 5.5) üzerindeyiz.
Öte yandan, elektrik tarife ücretleri yüzde 11.66 oranında zamlandı. Zamlı ücretler 1 Nisan'dan itibaren geçerli olacak. Bu zammın yapıldığı dönemde, petrolün varil fiyatı 75 dolar düzeyinde iken, geçtiğimiz günlerde 65 dolar seviyelerine geriledi. Bu bağlamda, yapılan elektrik zammının yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir.
Pahalılığı azaltmak için, Hükümet, elektrik zamlarını halka daha az yansıtmalı, yapılacak elektrik zamlarının hiç değilse bir kısmı, vatandaşa ve piyasaya ağır yük getirmeden, Maliye Bakanlığı tarafından karşılanmalıdır.
Elektriğe zam gelmesi, girdi maddesi olması nedeniyle, hem tüm mal ve hizmetlere zam olarak yansıyacak, hemde halkın kullandığı elektrik faturaları zamlanacaktır. Bunun piyasaya etkilerini Nisan ayı enflasyon oranları açıklandığı zaman daha net göreceğiz.
Hayatı ucuzlatmak için, yeterli tedbirler alınmadığı için, ülkedeki enflasyon ve pahalılık yüksek düzeylere ulaşmakta, hayat pahalılığının maaşlara yansıtılması sonucunda, devletin ve belediyelerin bütçelerine de büyük yükler gelmektedir.
Uzun zamandır önermemize rağmen, Hükümet, hayatı ucuzlatmak anlamında, özellikle temel pek çok gıda ürününde, ilaç, temizlik ve eğitim malzemelerinde ve özel okul harçlarında halen var olan ve yapılması gereken kdv indirimlerini bir türlü yapmıyor.
Ayrıca, Hükümet‘in piyasa denetimlerini düzenli olarak gerçekleştirmemesi ve fırsatçılara yaptırım uygulanmaması, enflasyon oranlarındaki yükselişi durdurmamaktadır.
Kamu’daki maaş, emekli maaşları, sosyal sigorta emekli maaşlarına ve asgari ücrete de bu yıl 2 kez zam yapılacaktır. Ama mal ve hizmetlere devamlı zam yapılması, kısa sürede artan maaşları eritmekte ve satın alma gücü yeniden düşmektedir.
Halkın en önemli sorunlarının başında pahalılık, ve geçim derdi gelmektedir. Vatandaş, günden güne fakirleşiyor ve borçlanarak hayatını sürdürmeye çalışıyor. Vatandaşlar, geliri yetmediği için kredi kartlarına yöneliyor ve sadece asgari ödeme tutarını ödeyebildiği için, kredi kartı borçları artmaktadır.
Dövizdeki yükselişler, TL’nin değer kaybetmesi, KKTC ekonomisini Türkiye’ye kıyasla daha fazla etkilemektedir. Ülkemiz piyasasının dövize endeksli ve ithalat ağırlıklı olması nedeniyle, kurların yükselmesi piyasada pahalılığı daha da artırmaktadır.
Döviz kurlarının yükselmesi, KKTC’de de enflasyonu da yukarıya çekmektedir.
Döviz kurlarında ve petrol fiyatlarında görülebilecek artışlar, başta akaryakıt, gaz ve elektrik gibi temel girdi maddelerinin ve tüm mal ve hizmetlerin fiyatlarında yükselişler yaratmaktadır.
Nitekim elektriğe zam yapıldı. İyi ki de petrol fiyatları düşük seyrediyor. Yoksa akaryakıt ve gaz zammı da kaçınılmaz olacak ve piyasadaki pahalılık katmerlenecektir. Ayrıca, düşen petrol fiyatları çerçevesinde, akaryakıt fiyatlarında da indirim yapılması şarttır.
Hükümet’in, hayatın ucuzlaması, işsizliğin ve fakirleşmenin artmaması için acil önlemler alması gerekirken, bir türlü memleket sorunlarına odaklanılmamaktadır. Suni gündemlerle, örneğin orta eğitimde disiplin tüzüğü ile oynayarak, Öğretmenlerimizin hedef gösterilmesine ve onlara yönelik haksız saldırılara yol açılmaktadır. Böylece, halk içinde gerginlikler yaratılarak, gündem şaşırtılmaktadır.
Öte yandan, esas yapılması gereken, ama odaklanılmadığı için, sağlıkta, eğitimde, tarımda, hayvancılıkta, ekonomide, trafikte, kriminal olaylarda yaşanan sorunlar çözülememektedir.
Son dönemde, döviz kurlarının da oldukça yükselmesiyle, ülkede önümüzdeki günlerde, pahalılık ve enflasyon daha da artacak, tüm mal ve hizmetlerde zam yağmuru başlayacak ve satın alma gücü düşmeye devam edecektir.
Kuzey’deki piyasa çok pahalı olduğu için, Halk, Güney’den alışverişlerini artırmakta, ayrıca, Rumlar da, pahalılıktan dolayı bizim çarşımızdan eskisi kadar alış veriş yapmamaktadır.
Böylece, Maliye’nin alışverişler neticesinde elde ettiği KDV ve Fiyat İstikrar Fonu gelirleri de çift taraflı azalmaktadır. Bu nedenle, Maliye, giderlerini karşılayamadığı için durmadan borçlanmakta ve bu nedenle zaten tarihi bir rakama ulaşan (18,5 Milyar) bütçe açığı giderek daha da büyümektedir.
Özellikle de, ABD ile Çin, AB ve diğer ülkeler arasındaki gümrük tarifeleri (vergileri) ile başlayan ticaret savaşlarının ve Türkiye’deki siyasi gerginliklerin sona ermemesi, TL’nin değer kaybının sürmesi ve döviz kurlarının yükselmesi, döviz borcu olan vatandaşlarımızı da oldukça endişelendirmektedir.