Masa
Her zamanki gibi yine bir bahane bulundu, görüşmeler durdu. Kimisine göre durdu, kimisine göre ara verildi. Ama her hangisiyse....Ne farkeder ? Şimdi birileri, masadan kaçanları yeniden masaya getirmek için çaba gösteriyor.
Anastasiadis diyor ki “Bu bir şantaj. Ben şantajla masaya dönmem....”... Bizimkiler de diyor ki “Bahane arama gel sohbetlerimize devam edelim....”. Sözün özü aslında bu.
Rum, sondajlara devam etmek istiyor. Uluslararası şirketlerle de anlaşmalar yapmış. İsrail – Mısır da devrede. Güney için ekonomik darboğazdan çıkış için en büyük umut, bulunacak gaz’da petrol’da. Çünkü onların arkasında, bizim gibi bir ‘Anavatanları’ yok. Zaten, zaman zaman “Anavatan” diyorlarsa da, aslında Yunanistan’nın ekonomik boyunduruğu altına girmeyi hiç kimse istemiyor.
Biz ise, (işimize geldiğinde) Kıbrıs Cumhuriyeti’ni hatırlayıp, “Biz ortağınızız... Bunu unutmayın.... Bu adanın sahip olduğu her şeye biz de ortağız... Toprağına da, parasına da, gazına da petrolüne de... Hatta ve hatta evinize de, malınıza mülkünüze de... ” diyoruz. Anavatan Türkiye işte bunun için, yani Kıbrıslı Türklerin hakları için devrede. Yoksa başka bir nedenle değil (!).....
***
Ada çoktaan bölündü. Ortasından, meta-zori de olsa biz çizgi çekileli 40 yıl oldu. Bölünen, sadece bir toprak parçası değil. Bölünüp birbirinden koparılan başka şeyler de var. Bir vatanın en önemli unsurlarından biri olan ‘insanlar’ da bölünmüş durumda.
Eski mahallenin kapı-komşuları artık yok... Eski dostlar, dostluklar da yok. Olanların sayısı da gün geçtikçe azalmakta. Yani yabancılaşma var. 1974 sonrası nesil, ‘geçmişi’ hep masal gibi dinlemekte, bilmekte... Artık “Ben Leymosunluyum...”, “Ben Baflıyım...” diyen kalmamak üzere... 74 sonrası nesil şimdi “Dedem Leymosunluydu....”, “Anneannem Baflıydı...” diyor sadece. Eminim Güney’de de durum aynı. Kısacası... Geriye dönüş çok zor hatta imkansız artık. Hayal dünyasında yaşayanların da (Rum veya Türk) gerçekleri kabul etme zamanı geldi de geçti bile.
Gerçekten “barış’ isteyen Kıbrıslı Türkler’in istediği, ‘Taksim ve Türkiye’ye ilhak’ değil. Ama 74 öncesine veya 60’lara dönüşün de mümkün olmadığını çok iyi biliyorlar. Türklerle Rumların tekrardan birbirlerinin boğazına sarılmayacakları ‘Nasıl bir model ?’... ‘Nasıl bir Birleşik Kıbrıs ?’...”’Nasıl bir federasyon ?”... Aklı başında hem Kıbrıslı Türk hem de Kıbrıslın Rum, bunun formülü için ‘Masa’dan çıkacak bir karar, bir anlaşma bekliyorlar sabırla. Tersini düşünen, hala ENOSİS veya TAKSİM hayalleri kuran, çözümsüzlüğün çözüm olduğunu savunanlara fırsat verilmemesini istiyor ve bekliyorlar. Hala ve de umutla... Ve sonra da, ‘adil’ bir ortaklığı, bu toprakların her nimetini paylaşmayı, huzur içinde birlikte yaşamayı...