1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Masa kimindir?
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Masa kimindir?

A+A-

TÜRKİYE, “Kıbrıs için bundan böyle federasyon görüşmüyorum” diyebilir.
En doğal, en demokratik hakkıdır.
Görüşmez.
Ancak…
Türkiye, masada ne görüşüleceğine karar veremez, çünkü masanın sahibi değil.

*  *  *

Türkiye, kendi kararını verir.
Kıbrıslı Türkler adına da karar veremez.
Diyalog kurabilir, önerebilir, görüş birliği arayabilir ama karar veremez.

*  *  *

Türkiye, Kıbrıs’ta bundan böyle federasyon görüşmeyecekse, bunu Birleşmiş Milletler’e resmi olarak bildirmelidir.
Öyle mikrofonlara konuşmak yetmez.
Hele 24 saatte 3 farklı açıklama hiç yetmez.
Türkiye federasyon tezinden ‘gerçekten’ vazgeçmişse, Güvenlik Konseyi kararlarını da reddetmiş olacaktır. Eğer “iki ayrı devlet” düşüncesini destekliyorsa, Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki “garantörlük hakkı”ndan da vazgeçecektir.
Çünkü garanti ettiği anayasa “ayrı devlet”i yasaklar.
Unutulmasın, Kıbrıs’ın da bir toprak bütünlüğü vardır ve Birleşmiş Milletler zemini terk edildiği anda, Türkiye’nin adadaki varlığı bir başka noktada olacaktır.
Yine unutulmasın “KKTC kuruluş bildirgesi” dahi “federal çözümü” desteklemektedir.

*  *  *

“İki devlet”le masaya gitmek, mülkiyet ve toprak sorunuyla yeniden masaya gitmektir. Kaç başlık varsa, hepsi yine oradadır. Üstelik “siyasi eşitlik” falan da kalkmış olacaktır ortadan...

*  *  *

Türkiye masadan çekilebilir ve buna hakkı vardır.
Bu karar illaki Kıbrıslı Türklerin de o masada temsil edilmeyeceği anlamına gelmez.
Şu soru gündeme gelir tabii: Türkiye’nin Kıbrıs’taki pozisyonu ne olacaktır?
Çünkü Türkiye’nin adadaki varlığı “Kıbrıslı Türklere rağmen” mümkün değildir.

*  *  *

Bu noktaya nasıl geldiğimizi de samimiyetle sorgulamanın vaktidir, çünkü görülmüştür ki son yıllarda izlenen strateji ve diplomasi bizi tüm çözümlerden uzaklaştırmış, irademizi iyice tartışma konusu yapmıştır.
Çözüme motivasyon yitmiş, federasyona inanç azalmıştır.

*  *  *

Cevap verilmesi gereken bir soru da “irademize” dair böylesine yüksek sesle konuşurken, nasıl böylesi “iradesiz” kaldığımızdır.

 

 

Bu yazı toplam 2367 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar