"Masaya geleceklerini düşünüyorum"
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, TAK Ajansı’na demeç verdi
Fezile A. Öksüz-TAK
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, Kıbrıs müzakerelerinde metodoloji değişikliği olmadan başarının mümkün olmayacağını söyledi.
Liderlerin masaya geleceğine inancını yineleyen Eide, masaya gelme ya da masada bulunmadan çok, zamanın iyi değerlendirilmesinin önemli olduğunu belirterek, sürecin son aşamasını, daha az önemli konulardan çok, özlü konulara odaklanılacak bir yöntem üzerinde çalıştıklarını kaydetti.
Eide, müzakere sürecinde yaşanan krizin, aynı tarihin sistematik şekilde farklı anlatılmasının sonuçlarından biri olduğuna işaret ederek, kriz uzadıkça, kalan oldukça değerli zamanın azaldığını belirtti. Eide, “Evetçi tarafın kaygısı artarken, hayırcılar da her geçen gün güçleniyor. Bilerek ya da bilmeyerek işbirliği yapıyorlar. Ayrılıkla daha güçlü olacaklarına inananlar kampında olduklarından hangi düğmeye basarak bunu sağlayabileceklerini iyi biliyorlar” dedi.
Eide, tüm Kıbrıslıların, birey ya da sivil toplum örgüt düzeyinde, insiyatif üstlenip, çözüm istencini dile getirmesi ve ada yeniden birleşmiş gibi işbirliğine yönelik adımlar atarak sürece destek vermesi gerektiğini belirtti.
Espen Barth Eide, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Elizabeth Spehar ile birlikte bugün, sınır kapılarının açılması sonrasında her hafta sonu Lefkoşa Büyük Han’da buluşan Kıbrıslı Türk ve Rumların konuğu oldu. BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Eide, daha sonra TAK muhabirinin sorularını yanıtladı.
“Masaya geleceklerini düşünüyorum”
Espen Barth Eide, müzakere sürecindeki son krizin nasıl aşılacağına ilişkin soruyu yanıtında, “Masaya geleceklerini düşünüyorum. Masa ortada. Benim yapabileceğim bir şey yok. Gerekli adımı onlar atacak” ifadelerini kullandı
Rum tarafının, Türk tarafını rahatsız eden Meclis kararını geri çekme yönünde adım atıp atmayacağının sorulması üzerine Eide, iki liderin de kendisine müzakerelere devam etmek istediğini söylediğini hatırlatarak, “Tangonun devam edebilmesi için iki taraf gerekiyor. Karşılıklı anlayış şart. Bir taraf adım atarken diğer tarafın da adımı lazım” dedi.
Eide, masaya gelmeleri ya da masada bulunmalarından çok zamanın iyi değerlendirilmesinin önemli olduğunu belirterek, sürecin son aşamasını, daha az önemli konulardan çok, özlü konulara odaklanılacak şekilde yapılandırmaya odaklandıklarını söyledi.
“Yaşanan kriz, aynı tarihin sistematik şekilde farklı anlatılmasının sonuçlarından biridir”
Espen Barth Eide, Kıbrıs’taki tarih eğitiminin önemine işaret ederek, “Tarihi ya açmak, ya da kapamak için mi kullanacaksınız? Yani tarihi ya kendi tarafımızı hep haklı gösterip, karşı tarafı haksız göstererek, ya da bu bizim, şu da onların görüşüdür şeklinde işleyip, karşı tarafı anlamaya çalışarak öğretebiliriz” dedi.
Eide, yaşanan krizin de, aynı tarihin sistematik şekilde farklı anlatılmasının sonuçlarından biri ve Enosis plebisitinin anılmasına ilişkin kararın da bu krizin patlamasına neden olan kıvılcım olduğunu belirtti.
“Zaman azalıyor”
Kriz uzadıkça, kalan oldukça değerli zamanın azaldığını kaydeden Eide, “Evetçi tarafın kaygısı artarken, hayırcıların da her geçen gün güçleniyor. Bilerek ya da bilmeyerek işbirliği yapıyorlar. Ayrılıkla daha güçlü olacaklarına inananlar kampında olduklarından hangi düğmeye basarak bunu sağlayabileceklerini iyi biliyorlar” dedi.
Eide, çözüm konusunda eskiye göre daha az iyimser olsa da hala umutlu olduğuna işaret ederek, BM, AB ve yeni ABD yönetiminin, çözüm yönünde atılacak her adıma destek vermeye hazır olduğunu söyledi.Son ABD gezisine de değinen Eide, gerçekleştirdiği temaslarda, Trump yönetiminin de, Obama gibi çözüme desteğinin tam olduğu izlenimi edindiğini ve bunun memnuniyet verici olduğunu belirtti.
AYRI
“Artık Kıbrıslıların inisiyatif üstlenip, işbirliğine yönelik adımlar atması lazım”
iki toplum arasındaki güven eksikliğine işaret edilmesi üzerine Eide, günlük hayatta birçok Kıbrıslı Türk ve Rum’un bir araya gelerek, bir şeyler yapmaya ve çözüm sonrasına ilişkin işbirliği olasılıklarını görüştüklerine işaret ederek, bu tip işbirliklerinin çoğaltılabileceğini belirtti.
Espen Barth Eide, bir başka soruya yanıtında, GSM operatörleri arasındaki işbirliği gibi hükümetlerin güven yaratmaya dönük atabileceği adımların yanı sıra, bireyler ya da sivil toplum örgütlerinin, yetkililerden izin almak zorunda kalmadan yapabilecekleri şeyler olduğunu söyledi.
Eide, “Artık Kıbrıslıların kendilerinin inisiyatif üstlenip, birleşmiş gibi işbirliğine yönelik adımlar atması lazım. Çözüm süreci iyi gidiyor olsaydı, çözümü bekleyin derdim ancak çözümün yakın zamanda olmayacağı göz önünde bulundurulduğunda, daha farklı stratejiler geliştirmek lazım” dedi.
“Karar vermek zorundalar: ‘Birlikte ve güçlü mü, yoksa ayrı ve güçlü mü”
Dünya genelindeki günümüzde birçok ulus ve ülkenin “birlikte mi daha güçlü oluruz, yoksa ayrı mı?” sorusunun cevabını aradığına işaret ederek, Kıbrıslıların da artık “birlikte ve güçlü” mü, yoksa “ayrı ve güçlü” mü olacaklarının tercihini yapmaları gerektiğini söyledi.
Espen Barth Eide, müzakere süreci konusundaki iyimserliğinin, çözümü desteklediğini söyleyerek seçilen iki liderin, görüşmelere başladıktan sonra 22 ay boyunca ortaya koyduğu kararlılık ve güvenden dolayı bugünlere kadar sürdüğünü söyledi.
“Endişe duymaya başladım”
Eide, gelinen aşamada endişe duymaya başladığını çünkü iki lider arasındaki güvenin artık eskisi gibi olmadığını kaydetti. Eide, “İki lider arasında başlayan bu güven kaybı, kısa sürede iki topluma da yayılıyor çünkü çözüm için liderler arasında olduğu gibi toplumlar arasında da güven şart” dedi.
Bu aşamada politikacılar dışındaki kişi ve sivil toplum örgütlerinin, yani toplumun çözüm isteğini dillendirmesi ve bunun için mücadele etmesi gerektiğini söyleyen Eide, “Çünkü bunu sizin adınıza biz yapamayız. Bunu sizin, Kıbrıslıların yapması lazım. Sizinle birlikte yürüyebiliriz ama sizin için yürüyemeyiz. Bu nedenle sivil toplumun, basının, ekonomik örgütlerin çözüm için işbirliği gelinen aşamada çok daha önemli” ifadesini kullandı.
Eide, müzakerelere yazdan sonra devam etmenin zor olacağı yönündeki açıklamasının hatırlatılması üzerine, iç ve dış gelişmelerin yanı sıra bölgedeki gelişmelerin daha da kötüleştiğine işaret ederek, “Bu fırsat penceresinin sonsuza dek açık kalmasını beklemiyoruz” dedi.
Türk tarafına yönelik eleştiriler
Espen Barth Eide, Türk tarafının müzakere masasından kaçmak istediğini ve Rum Meclisi’nin kararını da bu amaçla kullandığı yönündeki eleştirilerin hatırlatılması üzerine; “Bire bir olaya tanık olan kişi olarak, öyle olduğunu düşünmüyorum. Yaşananlar göründüğü gibidir. Her iki liderin de kendi kontrolü dışında yaşanan ve istemediği bir gelişme. Anastasiadis, defalarca bu kararın yanlış olduğunu tekrarladı. Akıncı da 'yanlış olduğunu düşünmekten memnuniyet duydum ama değiştirilmesi lazım' dedi” yanıtını verdi.
Espen Barth Eide, garantörlerin sürece erken müdahil olduğu ve krizin de bundan kaynaklandığı yönündeki eleştirilerle ilgili soruyu yanıtında, garantiler ve güvenlik konusunun garantörler olmadan tartışılmasının mümkün olmadığına işaret ederek, Cenevre’de gerçekleşen konferansın, sanılan aksine çok iyi geçtiğini söyledi.
“Konferansın özellikle ikinci aşaması çok başarılı”
Özellikle konferansın ikinci aşamasında teknik düzeyde gerçekleşen çalışmaların çok yapıcı ve başarılı geçtiğini kaydeden Eide, garantörlerin de katılımıyla tarafların karşılıklı endişe ve beklentilerini ilk defa bu düzeyde dile getirdiği bir görüşme yaptıklarını söyledi.
Eide, o konferanstan sonra, garantiler ve güvenlik konusunda bir konsept üretmekte olduklarını belirterek, onaylanmış ya da müzakere edildikten sonra kabul edilmiş, anlaşılmış bir şey olmadığını ancak taraflardan olumlu tepkiler aldığını belirtti.
Garanti ve güvenlik konusunun konuşulmasına garantörlerin de dahil olması gerektiğini çünkü ortada uluslararası anlaşmaların söz konusu olduğunu kaydeden Eide, “Onların gitmesini istiyorsanız, yani mevcut durumu değiştirmek istiyorsanız, bunu onların da olduğu ortamda konuşmanız lazım” dedi.
Yeni metodoloji
Espen Barth Eide, müzakere sürecinde sözünü ettiği yeni metodolojinin bir çeşit al-ver süreci mi olduğunun sorulması üzerine; “Gelinen aşamada tüm taraflar neler alabileceğini ve neler verebileceğini biliyor. Ancak herkes ilk adımı karşı tarafın atmasını beklediğinden bir nevi tıkanmayla karşı karşıyayız” yanıtını verdi.
Liderlerin de sürecin daha ileriye götürülebilmesi için özlü konulara odaklanma yönünde görüş ortaya koyduğunu kaydeden Eide, liderlerin masaya gelmesi halinde neler yapılabileceği konusu üzerinde çalışmalarda bulunduğunu söyledi. Eide, yeni metodoloji olmadan başarı mümkün olmayacağını belirtti.
Fotoğraflar: Erol Uysal