MASAYI DAĞITMAYIN
Evet, sizin neslin son denemesi olabilir bu.
Haklısınız.
Ama sizden sonraki nesiller ne olacak?
Öyle 'kim suçlu' kavgasına girip küsmek yok.
Döneceksiniz o masaya.
Oturacaksınız ve çözüm arayacaksınız.
Bulamıyor, başaramıyor, ileri adımda cesaretsiz kalıyorsanız da bırakıp gideceksiniz.
Başkaları gelir, o masayı yeniden kurar.
Yok, ayak bağı olan varsa, onu da çıkıp açık açık söyleyeceksiniz ahaliye.
Herkes neyin ne olduğunu bilmeli.
* * *
Masayı dağıtmayın.
O masadan gelecek bekleyen gençlerin umudunu kırmayın.
Bozuşursanız eğer, bilin ki bu topraklar başkalarına yar olacak.
Bu ülkenin evlatlarına değil.
Gelecek kaygısı taşıyan nesiller yetişti ve göçtü bu adadan.
Kalanlar da ömür törpüledi, kahır çekerek öldü birçoğu.
60 senedir bitmeyen itmeyen bir mantıksız uyuşmazlığın kararttığı ömürler yetti artık.
Kalktığınız gibi geri dönün ve oturun o masaya.
Affetmeyecek sizi tarih yoksa.
* * *
"Kim haklı, kim suçlu" sorusu kimsenin umurunda değil.
Ama hiç kimsenin!
Siyasi popülizm uğruna, bir seçim daha kazanmak adına yapmayın, kıymayın bu adaya.
Ya da anavatanların aşkına, onların yüzü suyu hürmetine karartmayın umutları.
Onların tuzu kuru, hayıf bize.
Büyük güçler, gaz, petrol kavgası...
Bunlar bizi aşan denklemler, bulaşmayın.
İnsanca yaşayabilecek bir ada istiyoruz, hepsi bu.
Kimsenin 'çıkar tahtası' yapmayın ülkemizi.
Ve onların değirmenine su taşımayın.
Deniz bitti artık, görün bunu.
* * *
Bir avuç şımarık, kafatasçının provokasyonuna kurban mı edeceksiniz yani bu ülkenin geleceğini?
Eğer pabuç bırakırsanız şovenistlere, faşistlere, bir sonraki adım ne olacak acaba?
İki taraf arasındaki geçişleri durdurmak mı?
Kapıları tamamen kapatmak mı?
2003 öncesine geri dönmek mi?
Yani 'tam taksim'i sağlamak mı?
Yoksa çatışma mı?
Kulağa hoş gelmiyor, ama bilin ki siz bu oyuna gelirseniz eğer, hepsi muhtemel bunların.
O yüzden masayı dağıtmamalı, toparlamalı ve güvensizlik yaymaya yeminli kesimlerin inadına, bu adada yaşayan herkesin birbirine güven duyabileceği adımları süratle atmalısınız.
'Haklı-suçlu' arayacak gücü ve sabrı yok kimsenin.
Ya dönersiniz masaya, bulursunuz çözümü...
Ya da ikiniz de statükonun temeline bir harç daha koyup çekilirsiniz tarih sahnesinden.