Mastro Yakumis’in Lisi’deki fevkalade eseri…
Aslen Kondealı olan Mastro Yakumis, Kıbrıs’ın en önemli yapıcı ustalarındandı…
Mastro Yakumis’ten bana sanırım ilk kez Kıbrıslırum film yönetmeni Panikos Hristantu bahsetmişti… Lisi’deki muhteşem görünümlü Panaya Kilisesi’nin yapımında çalışırken o kadar parlak bir yapıcıymış ki Yakumis’in yaşlı ustası onu çok kıskanmış ve inşaatı kilisenin henüz pencerelerine ulaşmışken öylece bırakıp kaçmış…
Genç yapıcı ustası Yakumis’i kahvelerde öve öve bitiremeyen Lisililer’e de öfke içerisinde “Ben gidiyorum, ne haliniz varsa görün” demiş ve kilisenin planlarını da alarak çekip gitmiş…
İnşaat öylece kalakalmış…
Mastro Yakumis henüz 22 yaşında genç bir yapıcı ustasıymış ve “Ben bitiririm” demiş…
Her gün Mağusa’ya giderek St. Nikolas Katedrali’ni (Lala Mustafa Paşa Camisi – Maraşlılar buraya Aya Sofya diyordu) incelemeye koyulmuş… Oturup inceliyor, buna göre planlar çiziyormuş…
Dönüp Lisi’ye (Akdoğan) geliyor ve burada yarım kalmış kilise inşaatını, tam da St. Nikolas Katedrali’ne benzeyecek şekilde bitirmeye çalışıyormuş… Bitirmiş de! Ünü bütün Kıbrıs’a yayılmış, pek çok esere imza atmış, onun için yapıcılıkta ustaların ustası deniyor ve onun yetiştirdiği çırakları da harika işlere imza atmışlar…
Mastro Yakumis’in hikayesi çok ilgimi çekmişti çünkü Lisi’ye bazı “kayıplar”ın akibetini araştırmak üzere gittiğimizde, buradaki Panaya Kilisesi’nin (şimdilerde cami olarak kullanılıyor) olağanüstü güzelliği çok ilgimi çekmişti…
İmdadıma çok sevgili arkadaşım Hristina Pavlu Solomi Patça yetişti – Hristina’nın eşi Vasos da Kondealı’ydı – Mastro Yakumis de Kondealı’ydı… Hristina önce bana Mastro Yakumis’in çok eski bir fotoğrafını bulup gönderdi – başında fesiyle bir grup insan arasında en önde soldan üçüncü sırada oturuyor…
Hristina daha sonra Kondealılar Göçmenler Derneği için yayımlanan bir kitapta, Mastro Yakumis’in hayat hikayesini kaleme alan Pavlos Yakovu’nun araştırmasını Rumca’dan İngilizce’ye tercüme edip bana gönderiyor, Pavlos Yakovu’dan da bu yazısını tercüme edebileceğimiz ve kullanabileceğimiz yönünde onay alıyor… Pavlos Yakovu’nun bu harika yazısından yararlanarak böylece Mastro Yakumis’in hayat hikayesini öğrenmiş oluyoruz…
Bu hayat hikayesini siz okurlarım için özetle Türkçeleştirmeye çalıştım… Bu konudaki araştırmalarıma yardımcı olan Hristina’ya sonsuz teşekkürler…
Pavlos Yakovu özetle şöyle yazıyor:
*** Mastro Yakumis (adı Yakumis Pavlu idi), Kıbrıs’taki yapıcıların babası olarak bilinir. Tüm mimarlar ve yapıcılıkla uğraşan müteahhitler, onun fotoğrafını duvara asmalıdır…
*** Küçük bir çocukken Yakumis, Kondea’dan Lisi’ye Mastro Psori’nin yanına çırak olarak gider. Mastro Psori o zaman Lisi’deki Panaya kilisesini inşa etmekte idi… Mastro Psori, bazılarına göre Karpazlı, bazılarına göre de Yunanistan’dan gelen bir yapıcı ustasıydı… Anlatılanlara göre uyuz hastalığının iyileşmesi adına Kıbrıs’ın tüm azizleri adına kiliseleri beleşe inşa etmekteydi…
*** Yakumis, 1880-1888 yılları arasında çıraklık dönemini geçirir ancak bu sanatı o kadar çabuk öğrenir ki Mastro Psoris onu kendi yanına alarak hem kilisenin içinde, hem de dışında çalışmasını sağlar ve onu “yapıcı ustası” ilan eder.
*** O günlerde televizyon, sinema vs. gibi eğlence araçları olmadığından Lisililer geceleri kahvelerde toplanırlar ve çiftçiliğin, hayvancılığın ve diğer mesleklerin zorluklarından söz ederler… Pek çok kereler Mastro Psori, kahvehanelerde Mastro Yakumi’yle ilgili övgü dolu sözler edildiğini, sanatından övgüyle bahsedildiğini ve ustasını geçerek özelikle taş oymacılıkta çok daha üstün olduğunu kanıtlamış olduğunu duyar, bu sözler kulağına çalınır ve her defasında bunlara karşı çıkar…
*** Günlerden bir gün iki yapıcıyla birlikte çalışırken Yakumis, ustasına gece görmüş olduğu bir rüyayı anlatmaya girişir… “Ustam, dün akşam rüyamda ne gördüm, bir bilsen? Bir öküz gördüm, boynuzlarıyla küçük bir düveye saldırmıştı ancak o küçük düve iki üç kafa vuruşuyla öküzü yere serdiydi rüyamda” der. Bunu duyan Psoris, “Demek bu genç bana, kendi sanatımda beni yeneceğini söyler ha!” diye öfkelenir… Elbette Lisililerin dedikodularından da etkilenmiştir. Kilisenin planlarını ve alet-edavatını alarak kaçar. Kiliseyi bitirmesi için onu ikna etmek mümkün olmaz. Öyleyse kilise inşaatını kim bitirecektir?
*** İşte o zaman henüz 22 yaşındaki Mastro Yakumis, bunun cevabını verir köylülere: “Kiliseyi ben bitireceğim!” der. Lisililer kafalarında pek çok soru işaretiyle bu öneriyi kabul eder – kilise inşaatı ancak kilise pencerelerine kadar ilerlemiştir…
*** Mastro Yakumis, planlar yaparak inşaata girişir… Pek çok geceler eşeğine binerek Mağusa surlariçine gider ve burada St. Nikolas Katedrali’ni (Maraşılar bu kiliseye Aya Sofya demekteydi) inceler, planlarına ve oymalarına St. Nikolas Katedrali’ne benzer şeyler koyar. Artık daha deneyimlidir çünkü Panaya kilisesi inşaatı esnasında Kondea’dan en iyi ustalarla çalışmıştır… O yüzyılın başlarında tüm Kıbrıs’taki ilk müteahhitler ya da taş oyma işçileri ve hatta heykel sanatçıları buralarda yetişmiştir.
*** Kilisenin damını tamamlarken Mastro Yakumis, Gotik tarzı seçer. Ancak Lisililer Fransız stilinde Leymosun kiremitleri satın almışlardır. Bu yüzden anlaşmazlığa düşerler ve Mastro Yakumis, kilisenin damını tamamlamadan işten ayrılır.
*** Lisililer Kaymaklı’ya giderek burada yapıcı ustası olan Yiosifis’i, kiremitleri yerine oturtmak için tutarlar. Yiosifis kiremitleri yerine koyarken durmadan kırılmalarına yol açar ve Lisililer buna öfkelenirler, “Neden bu kadar zayiat var?” derler.
Yiosifis de, “Kim başladıysa o bitirecek” diyerek işi bırakır.
*** Lisililer Mastro Yakumis’i başka bir kilise inşaatında bulurlar ve geri dönüp kilise inşaatını tamamlaması için ona yalvarırlar. O da bunu yapar…
(Akdoğan Belediye Başkanı Ahmet Latif’ten aldığımız bilgiye göre dam tamamlanırken, işçilerden biri düşerek hayatını kaybeder. Onu kilisenin hemen dışına gömerler…)
Mastro Yakumis’in diğer kayda değer projeleri arasında Akatu’daki Hrisosotiros, Lefkara’daki Stavros kiliseleri ve Karpaz’da ve başka bölgelerde inşa etmiş olduğu diğer kiliseler de vardır.
*** Mastro Yakumis’in yetiştirdiği öğrencilerinin önemli projelerinden başka bazı diğerleri arasında “Magic Palace” sineması, Faneromeni kilisesi çan kulesi, Lefkoşa mahkemeler binaları gibi eserleri sayabiliriz.
*** Günümüzde Kondealı Mastro Yakumis’in öğrencilerinin çocukları, torunları ve torun çocukları, pek çok başarıya imza atmış durumdadır. Bunlardan Şakalli’nin oğlu Antonis Kondeadis’ten söz etmek gerekir – o, Mastro Yakumis’in yetiştirmiş olduğu bir ustadır. O da Lefkoşa’da pek çok güzel binaya imza atmış, bunlardan biri de koruma altına alınmış ve restore edilmiş durumdadır.
*** Onun tanınmasına yol açan şey ise şudur: İngiliz hükümeti, Sarayönü’ne Venedik Sütunu’nu dikeceği zaman, sütun çok ağır olduğu için hükümette çalışan ustalar bunu başaramamışlar. Bunun üzerine Andonis Kondeadis’i çağırmışlar ve o bu sütunu yerine yerleştirmiş. Bu başarısından sonra da devlette kendisine yapıcı ustası olarak çalışma olanağı tanınmış…
(Çeşitli kaynaklardan yaptığımız araştırmaya göre Venedik Sütunu 1489 yılında Salamis’teki Zeus Tapınağı’ndan Lefkoşa’ya getirilerek Venedik egemenliğinin bir simgesi olarak Lefkoşa’da Sarayönü’ne konmuştu. Bu sütünun tepesinde St. Mark aslanı, sütunun altında ise soylu Venedikli ailelerin armaları bulunmaktaydı. Ancak 1570’te Osmanlılar St. Mark aslanını ve Venedik Sütunu’nu buradan kaldırmışlar, sütunu da Sarayönü Camisi’nin bahçesine koymuşlardı… 1915 yılında İngilizler, bu sütunu bulunduğu yerden alarak Sarayönü’ne tekrar dikmişler, sütunun üstüne kayıp St. Mark aslanı yerine tunç bir küre koymuşlardır. S.U.)