Maviye barikat gerekmez
Limasol’da yine anılara teşne bir zamandı, aktı, geçti.
İçine aktık beş yaşında bebekten, yetmiş yedisinde nineye...
Bir günde dört mevsim yaşadık adeta, kış grisinde uyandık, baharda yol aldık, denize nazır güz geldi, yaz sıcağında yürüdük, gülümsedik, özledik.
* * *
Rengarenk boyanmış yumurtalar ve göğsü kabarmış pilavunalar “paska”yı anlatıyordu.
Lefkoşa’dan çıkarken, büyük kiliseyi ilk kez böylesine kalabalık gördüm.
Pek bilmediğimiz bir bayram bu!
Eskiler çok daha iyi anımsıyor.
“Herkes birbirinin bayramını hisseder, kutlar, paylaşırdı” diyor büyükler...
O ne güzel kelimedir öyle, paylaşmak...
Bu ada farklılıkları paylaştığı zaman çok daha bütün, çok daha mavi...
Maviye de barikat gerekmez ki!
* * *
Terör var dünyada.
Yine masum insanlar öldü.
Çok insan öldü, çok acı büyüdü.
Öldürdüler onlarda düşü yine...
Çünkü nefreti ve hıncı büyütenler var, barışı yeşertmek yerine...
İnatla dinine, diline, etnik kimliğine göre bölüyorlar insanlığı...
Ulusların çağırdığı ve inançların ayırdığı yerde bedenleri kanatıyorlar.
* * *
Sahil boyunca indik Limasol’a.
Mahallemizin yitik parkelerinde yürüdük, kim bilir kaçıncı kez...
Çoğu bu kentte doğmuş ana babaların, çoğu yarı buçuk ülkeye doğmuş çocukları sahaya indi.
Elli sene evvel gençlik ateşinin kor tuttuğu yürekler, saçlarındaki aklara karışan bir hüzünle göğe baktı.
Çocuklar göğüslerinde sakladıkları zamanı yıllanmış kauçuk ağacının gölgesine bıraktı.
Çan ve kilise seslerinin karıştığı ergenliğini selamladı, dizlerindeki son dermanla büyükler...
Ve çocuklar, kendilerine uzak bir şehrin kollarında, apansız koştular.
Yenidünyalar çaldık, çalınmış bahçelerden; dildamakların rengarenk yumrularına sevdalandık...
Yeni bir dünya için göğe yalvardık.
* * *
Öylesine sıcak karşıladılar, öylesine dostlukla kucakladılar ki bizi.
Ambulansla peşimizde gezen sağlık ekibinden güvenliğe, yerel yönetimden Avrupalı parlamenterlere, parktaki çocuklardan eski mahallelerin yeni sakinlerine kadar herkesin gözlerinde bir sıcaklık vardı.
* * *
Renkli yumurtalarda kaldı gözlerim, ölen insanların acısını hissettim, gözyaşının milleti olmadığını bilerek.
Çok daha güzel bir adayı hak ettiğimizi düşündüm.
O sözleri mırıldanıp durdum gece yarısına dek...
“Yurdunu sevmeliymiş insan...”
Yurdunu...