1. YAZARLAR

  2. Kutlay Erk

  3. Mavroyannis’in Derdi Türkiye’ye Borçlar Mı?
Kutlay Erk

Kutlay Erk

SİYASET MEYDANI

Mavroyannis’in Derdi Türkiye’ye Borçlar Mı?

A+A-

1964 yılından beri Kıbrıslı Türkler Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin maddi desteği ile Kıbrıs’taki varlığını sürdürmüştür.
Bu maddi desteğin nedenleri, amaçları, yöntemi, yarattığı sonuçlar gibi her kapsam tartışılabilir, dileyen istediği şekilde yorum da yapabilir. Ancak, maddi desteğin olduğu ve olması için de nesnel nedenler olduğu tartışılamaz… Meblağına gelince, rivayet muhtelif; birbirini tutmayan rakamlar söyleniyor…
Görüşme sürecinin şimdiki aşamasında Kıbrıslı Rum görüşmeci Mavroyannis’in bu konuyu çözüme engel olacak kadar önemli bir sorun olarak Kıbrıs adası kamuoyuna takdim edip gündem yapmasından öyle anlaşılıyor ki tuhaf fakat ilginç bir durum var. Mavroyannis ya dersini iyi çalışmamış ya da başka bir gündemi var.
İki tarafın şimdiki görüşmecileri olan Mavroyannis ve Nami, bu yeni dönemde işbaşı yaptıklarında, daha önceki liderler görüşmelerinin tutanaklarının taramasını yaptı ve varılan uzlaşıları not edip, şimdiki liderlerin onayına sundu. Liderler de bunları kabul edip görüşmelerde önemli aşama kaydedilmiş yeni bir başlangıç yaptı. Bu kapsam içinde, Talat – Hristofias görüşmelerinde her iki tarafın da kendi borçlarından kendi kurucu devletinin sorumlu olacağına dair mutabakat vardır. Hristofias için, Kıbrıslı Türklerin Türkiye’ye borcu ve geri ödemesi konusunda Kıbrıslı Rumların sorumluluğu kabul edilmezdi; kimse de kabul etmesini istememişti zaten… Talat da, mevcut ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kime ne kadar ve hangi koşullarda borçlandığını, iç ve dış borç stokunun ve geri ödeme koşullarının ne olduğunu bilmeyen Kıbrıs Türk tarafının, Kıbrıslı Rumların borçlarını ödemesinde yükümlülük almayacağını söylüyordu. Neticede, tarafların kendi borçlarından kendilerinin sorumlu olması üzerinde mutabakat sağlandı. İyi ki de öyle oldu, ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ ekonomik yıkımdan çıkmak için geri ödeme koşulları ağır büyük borçlanma altına girdi. Eğer Mavroyannis geçmiş görüşme tutanaklarını okumuşsa, yani dersini iyi çalışmışsa bunları okumuştur. Okumamış veya okuduğunu anlamamış olma olasılığı da yoktur.
Dolayısıyla, bu konuda Mavroyannis’in çıkışı bilgisizlikten olamaz. O zaman, Kıbrıslı Türklerin Türkiye’ye borcunu neden gösterip çözümsüzlüğün devamı gibi bir tehdidi ortaya atan Mavroyannis’in bir art niyeti olduğu düşüncesi doğal olarak akla geliyor. Bu art niyet ne veya neler olabilir?
Görüşme masasının şu anki konularında Kıbrıs Rum tarafı için sıkıntı mı var, sıkışan Güney Kıbrıs tarafının zamana oynamak için kriz yaratmak, kriz göstermek ve Türk tarafını suçlamaya ihtiyacı mı var? Şu anda masada olan konular üzerinden ‘suçlama oyunu’ yapmak uluslararası toplum bağlamında tatsız olabilir. Dolayısla, yeni model bir ‘suçlama oyunu’ taktiği ile Kıbrıs Rum halkının büyük korkusu olan uluslararası borçlar üzerinden kriz yaratmayı uygun mu buldu?! Neden olmasın?!...         
Mavroyannis uluslararası diplomaside saygın kimliği olan bir diplomat ama uluslararası diplomasi ve iletişim bağlamında… Kıbrıs sorunu bağlamında statükocu tarzı var… Gelecek hafta Güney Kıbrıs’ta seçimler var, statükocu Rum siyasetine Kıbrıs sorunu bağlamında çözümü koşullara bağlayan ipuçları vermesi gerekiyor… Biliyor ki, kendisi gibi statükocu olan Kuzey Kıbrıs’ın sağ siyaseti için Türkiye - Kuzey Kıbrıs ilişkileri üzerine Rumlardan gelecek tahrikkar yorumlar, görüşme süreci üzerine olumsuz yansımalara dönecek, Akıncı ve barış güçleri pirincin taşını ayıklamaya çalışacak ve Kuzey Kıbrıs gündemi görüşme sürecine inanlar – inanmayanalar beyanatları ile karışacak. Öngörüsü doğru çıktı, Serdar Denktaş salvolarını hem Kuzey Kıbrıs hem de TC adına attı, tuttu; statükocularda sempati de topladı… Güney Kıbrıs’taki çözüm taraftarı siyaset de Mavroyannis’in marifeti ile zora girdi, AKEL lideri Denktaş’ın açıklamaları karşısında “babasının oğlu” dedi ve baba Denktaş’ı Kıbrıslı Rum kamuoyunda seçimlere az kala hortlattı. Bu da Kıbrıs Rum statükocularına seçim öncesi destek olacak bir siyasi kaynak yarattı. Mavroyannis lideri Anastasiadis’i ve partisini zora sokacak bu adımı atarken pervasızdı, nasıl olsa yakında BM Genel Kurulu Başkanlığı makamını kazanarak, New York’a gidecek; görüşmeler başkasının tasası olsun…
Bu işin şakası yok… Görüşme süreci kendi doğasında ve liderlerin dirayetinde ilerliyorsa, Akıncı’nın ilk görüşmede Mavroyannis’e bu konunun hesabını sorması gerekiyor. Durup dururken, mutabık kalınmış bir konuyu tehdit diye takdim eden görüşmeci Mavroyannis’in ikaz edilmesi gerek…   Akıncı Anastasiadis’e değil, Mavroyannis’e “görüşme masasında ne gladiyo, ne Truva atı olamaz” demelidir…

Bu yazı toplam 1978 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar