1. HABERLER

  2. ÖZEL HABER

  3. “Mecburen çıkıp geldik”
“Mecburen çıkıp geldik”

“Mecburen çıkıp geldik”

Kimisi enkaz atından çıkardığı oyuncağını, kimisi çocuğunun sütünü, kimisi battaniyesini alıp yola çıkan depremzedeler Kıbrıs’a göç etti. “Mecbur kaldık, Kıbrıs'a geldik” diyen birçok depremzede, farklı illerden, adada bulunan ailelerinin yanına geldi.

A+A-

Fehime ALASYA

Kimisi enkaz atından çıkardığı oyuncağını, kimisi çocuğunun sütünü, kimisi battaniyesini alıp yola çıkan depremzedeler Kıbrıs’a göç etti.

 “Mecbur kaldık diye buraya geldik” diyen birçok depremzede, Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş gibi illerden adada bulunan ailelerinin yanına geldi.

Barınma, sağlık, geçinme, çalışma yaşamlarının hiç kalmadığını anlatan depremzedeler, “Gitmek de zor kalmak da” diye konuştu.

Kimisi geldiği yerde sığınacak bir çadır bulmuş, kimisi günlerce arabalarda, park-bahçelerde ateş önünde ısınmaya çalışmış.

Çocuğunun sütünü ısıtamadığını anlatan bir anne, “Akşam yattık, her şeyimiz vardı, sabah kalktık hiçbir şeyimiz artık yoktu” diyen bir baba… Her biri Türkiye’deki deprem felaketinden sonra oluşan kötü yaşam şartlarına dayanamayarak Kıbrıs’a geldiğini, geri dönmek istediğini ifade etti.

Kimisi “KKTC devletinin onlara sahip çıkacağı” ümidiyle adaya gelmiş, kimisi akrabalarının yanına sığınmaya…

 

‘Sıfırdan’ başlıyorlar…

Depremin en şiddetli hissedildiği yerlerden biri olan Antakya’dan gelen bazı depremzedelerin ise ne akrabası, ne işi ne evi, ne de arabası…

“Akşam yatmadan her şeyimiz vardı, sabaha yakın uyandık, hiçbir şeyimiz yoktu, sadece canımızın kurtulduğuna duacıydık” diyen Antakyalı bazı depremzedeler, kendilerini yeni bir hayat beklediğini anlattı.

 

Göç sürecinde ‘depremzede belgesi’

Depremzedelerin muhaceret işlemleri sırasında, bulunduğu ilden, AFAD yetkilileri ile valiliğin imzası ve mührünü taşıyan, yazılı belgeyi ibraz ettikleri görüldü. Bahsi geçen belgede, “6 Şubat tarihinde yaşanan deprem afetinden dolayı evim ağır hasar gördüğünden oturulamaz hale gelmiştir. Tarafıma afetzede belgesi verilmesi hususunda gereğini arz ederim” yazılı, kişinin isim, kimlik, cinsiyet, ikametgah ve telefon numarasını içeren belgeyi görevlilere gösterdiği dikkat çekti.

 

90 günlük ikamet izni, ‘İnsani İkame İzin Belgesi’ ile 6 aya çıkarılacak, resmi açıklama henüz yok…

Kıbrıs’ın kuzeyine yapılan girişlerde ibraz edilen ‘depremzede belgesinin’ normal şartlarda 90 gün ülkede kalış süresini kapsadığı öğrenildi. Bu sürenin yürürlüğe konması planlanan ‘İnsani İkame İzin Belgesi’ ile depremden etkilenen 11 ili kapsayacak şekilde, 6 aylık ikamet iznini kapsaması için düzenleneceği de öğrenildi. Konuyla ilgili resmi makamlar tarafından henüz bu yönde açıklama yapılmadı.

 

Depremzedeler yaşadıklarını anlattı: "Artık orada yaşanmaz"

Feride Akpınar: “Soğukta daha fazla dayanamadık, çocuklar için mecbur çıkıp geldik”

Kıbrıs’ta üniversite öğrencisi olan oğlunun yanına geldiklerini anlatan Feride Akpınar, ailenin diğer 2 kadın ferdi ve 2 çocukla, aile erkekleri Türkiye’de yeni bir yaşam kurana dek burada barınacaklarını anlattı.

Evlerinin neredeyse yıkıldığını anlatan Akpınar, “Memleketimi hiç bırakmak istemedik, çok ailemizi, arkadaşlarımızı kaybettik, ama küçük çocuklarımız var, hasta oldular, dışarıda soğukta daha fazla dayanamadık, mecbur çıkıp geldik” dedi.

Akpınar’ın birlikte geldiği aile yakınları “Çocuğun sütünü tenimizin sıcaklığıyla ısıtıyorduk. Gelen yardımlarla idare ettik, erkeklerimiz orada enkazda çalışıyorlar, biz de çocuklarla barınmak için geldik.” diyerek Türkiye’de yaşadıkları ortamı anlatmaya çalıştı. 

“Yarın ne olur bilmiyoruz” diyen bireyler, Türkiye’de yaşam şartları normale dönene dek burada kalmayı düşündüklerini ifade etti.

 

Mustafa Kaynar: “Çadırda çocuk ile daha fazla yaşam süremezdik”

Evlerinin kullanılmaz halde olduğunu anlatan Mustafa Kaynar, soğukta ve çadırda çocuk ile daha fazla yaşam süremeyecekleri için ailesini Kıbrıs’a getirdiğini anlattı. Geçmiş yıllarda Kıbrıs’ta çalıştığını ifade eden Kaynar, eski patronu ile iletişim kurduğunu ve yeniden çalışmak için adaya geldiğini belirtti.

Kaynar, “Gitmek de zor kalmak da” dedi.

 

Hüseyin Gümüş: “Buraya sığındık, umarım KKTC devleti de bize sahip çıkar”

Deprem anında evden apar topar çıktıklarını anlatan Hüseyin Gümüş, “Canımızı zor kurtardık, en sonunda da burada daha güvenli olacağımızı düşündüğümüz için kaçmak zorunda kaldık, buraya sığındık” dedi.

Ülkede kız kardeşinin olduğunu, ilk etapta Adıyaman’dan onun yanına geldiğini ifade eden Gümüş, “Umarım TC devleti bize sahip çıkar. Evimiz barkımız yok oldu. Suriyelilere ev bark iş verdiler, şimdi kendi vatandaşı olan bizleri desteklemeliler. Çok fazla Suriyeli Hatay’ı, Adıyaman’ı, doldurdular… Burada insan sevgisi var, herkes misafirperver, herkes sıcakkanlı ve yardımsever.” şeklinde konuştu.

13 yaşında ikiz ve biri de 5 yaşında, 3 çocuk sahibi olan Gümüş ailesi, “Türkiye’de hiçbir şeyimiz kalmadı, buraya sığındık, umarım KKTC devleti de bize sahip çıkar” ifadelerini kullandı.

 

Fatma Bayrakçı: “İnsan canını kurtardığına seviniyor ama her şeye de sıfırdan başlamak…”

Kıbrıs’ta yaşayan ve depremden bir gün önce Hatay’daki ailesinin yanına giden Fatma Bayrakçı ise dönerken annesini, kız kardeşini ve çocuklarını alıp ülkeye geri gelmiş.

Deprem anında yaşadıkları şoku hala atlatamadığını gözyaşlarıyla anlattı.

Bayrakçı, şunları dile getirdi:

“Göçük altından çıktık, hiçbir şeyimiz orada kalmadı, çıkıp üstümüz başımızla buraya gelmek zorunda kaldık. Göçük altından, küçük bir delikten çıktık. İnsan canını kurtardığına seviniyor ama her şeye de sıfırdan başlamak destek olmadan çok zor. Ailemi buraya getirmek zorundaydım, orada evleri, hiçbir şeyleri kalmamıştı.”

 

Fuat Al: “Psikolojimiz iyi değil, iyi değiliz, çocuğumuz için bunu yapmaya mecburduk”

Eşi ve kızını getirip buraya yerleştirip geri dönecek olan Fuat Al, evlerinin yaşanamayacak durumda, büyük hasarlı olduğunu anlattı.

Deprem gününün ardından günlerdir parkta, bahçede ateş önerlinde barınmak zorunda kaldıklarını anlatan Al ailesi, sığınacak çadır dahi bulamadı.

Gözleri sürekli yaşlı, “Psikolojimiz iyi değil, iyi değiliz” diyen anne Al, ülkelerinde düzen kurulduğu zaman hemen geri dönmek istediklerini ifade etti.

“Orada yaşam şartları çok zor, burada aile yakınlarımızla kalacağız” diyen Fuat Al, belediye çalışanı olduğunu, eşi ve çocuğunu buradaki akrabalarına emanet edip geri Türkiye’ye döneceğini anlattı.

Al, “Çocuğumuz için bunu yapmaya mecburduk” dedi.

 

Safinaz Sağıroğlu: “Komşularımız, çocukluğum, babamla anılarım, arkadaşlarım, onların çocukları, hepsi gitti… Yaşıyoruz diye sevinemiyoruz”

Hatay Kırıkhan’dan geldiğini, gözyaşlarıyla anlatan Safinaz Sağıroğlu, iki kızından birinin burada eğitim gördüğünü, onun yanına geldiklerini anlattı.

Gözyaşlarıyla Kırıkhan’dan KKTC’ye göç serüvenini anlatan Sağıroğlu, şöyle devam etti: “Her şeyimizi, orada bıraktık, cehennem gibiydi, koşarak evden çıkmayı başardık ama komşularımız, çocukluğum, babamla anılarım, arkadaşlarım, onların çocukları, hepsi gitti… Kaldık diye sevinemiyoruz. Ateşler yaktık, bahçede yatıp kalktık, oturduk, derme çatma çadır kurduk, idare ettik.

Çocuğumun psikolojisi çok kötü, yanına geldik, biraz toparlanıp yeniden geri eşimin yanına gideceğim, bu sürede belki şehrimiz de yavaş yavaş toparlanır.” dedi.

 

İbrahim Karaca: “Sıfırdan bir hayata başlıyoruz, iyi değiliz”

Dostlarını, akrabalarını, işi, evi, arabasını depremde kaybettiğini anlatan İbrahim Karaca, “Akşam yattık, sabah kalktık, hiçbir şeyimiz kalmadı, her şeyimiz enkaz altında” dedi.

10 yıl gibi bir süre Kıbrıs’ta çalışan, akabinde ülkesine geri dönerek orada işini kurduğunu anlatan Karaca, kendisini yeniden sıfırdan bir hayat beklediğini kaydetti.

Antakya’da mobilya dükkanı olan fakat depremde geriye hiçbir şey kalmayan Karaca, “Sadece 2 valizim var. Ben ve benim gibi binlerce aile yeniden, sıfırdan bir hayata başlıyoruz.” ifadelerini kullandı.

12 günde toplamda 12 saat uyku uyumadığını, çocuklarının uykuya dalma sorunu yaşadığını anlatan Karaca, “Şu an sadece kafamızı dağıtmak, o anlardan kurtulmak için buraya geldik, iyi değiliz, yaşadığımız şehir kalmadı, önce arabalarda sonra çadırlarda barındık. Sonra buraya geldik” dedi.

Karacai şöyle devam etti: “Şehirde kimse kalmadı, herkes Antalya, Mersin, Isparta, Burdur gibi yerlere göç etti, oralarda yer kalmadı, biz de buradaki akrabalarımıza geldik. Biraz psikolojimiz düzelsin, belki enkazlar hemen kaldırılır ve bizler için prefabrik evler kurulur ve bir an önce kendi yaşantımıza geri döneriz.”

 

Memik Boyundemir: “Psikolojik olarak da Kahramanmaraş’ta yaşanmaz oldu, şehrimiz toparlansın, biz de toparlanıp geri döneceğiz”

“Herkes göç etti gitti, biz de oralarda duramadık” diyen Memik Boyundemir, Kahramanmaraş’tan, 4 çocuğuyla burada bulunan akrabalarının yanına geldiklerini anlattı.

Boyundemir, “Psikolojik olarak da Kahramanmaraş’ta yaşanmaz oldu, buraya toparlanmak için akrabalarımızın yanına geldik. Yine en yakın zamanda geri döneceğiz. Ama şimdi sadece üstümüzdeki kıyafetlerimizle buraya geldik, başka hiçbir şeyimiz kalmadı.” dedi.

Kendilerine bir, iki ay gibi süre tanıyan, akabinde yeniden ülkesine dönmek isteyen aile, bu sürede  çocukların eğitimine de mecburen ara verdiklerini kaydetti

goc-genel-foto-6.jpg

lkeye gelen depremzedeleri, yakınları limanın yolcu çıkışında endişeli bakışlarla karşıladı. Bazı gönüllüler ise gelen depremzedelere sıcak çay ve kahvaltılık ikram etti.

goc-genel-foto-4.jpg

Gemiden inen depremzedeler arasında en çok da küçük çocuklar ve kadınların yer aldığı dikkat çekti.

goc-genel-foto-3.jpg goc-genel-foto-2.jpg

Kimisi, kafesteki kuşunu, kimisi enkaz atından çıkardığı oyuncağını, kimisi çocuğunun sütünü, kimisi battaniyesini alıp buraya göç etti…

yd-destek-gorseli-2-969.jpg

 

Bu haber toplam 4195 defa okunmuştur
Etiketler : , ,