1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Meclis yeterince verimli çalıştırılmıyor”
“Meclis yeterince verimli çalıştırılmıyor”

“Meclis yeterince verimli çalıştırılmıyor”

Meclis Başkan Yardımcısı, CTP Milletvekili Fazilet Özdenefe, 10’uncu dönem üçüncü yasama yılını Yenidüzen’e değerlendirdi ve meclisin performansının, hükümetin performansından etkilendiği noktalarda sıkıntılar olduğunu söyledi...

A+A-

▶ Meclis Başkan Yardımcısı, CTP Milletvekili Fazilet Özdenefe, 10’uncu dönem üçüncü yasama yılını Yenidüzen’e değerlendirdi ve meclisin performansının, hükümetin performansından etkilendiği noktalarda sıkıntılar olduğunu söyledi...

Ödül AŞIK ÜLKER

Meclis Başkan Yardımcısı, CTP Milletvekili Fazilet Özdenefe, 10’uncu dönem üçüncü yasama yılını Yenidüzen’e değerlendirerek, meclis yeterince verimli çalıştırılmadığını söyledi. Özdenefe, hükümetin gecikmeli olarak gönderdiği bir çok yasa tasarısının, yasama yılı sonuna kısa bir süre kala komitelerde hızla görüşülmeye başlandığına ve genel kurulun son yasama gününe alelacele yetiştirildiğine dikkat çekerek, “Son gün, oy birliği olan yasalar geçirildi ama muhalefetin itirazları olan yasaların daha sağlıklı tartışılabilmesi adına, 3 Temmuz’a olağanüstü genel kurul çağrısı yapıldı. Elbette iktidarıyla, muhalefetiyle yasaları en iyi şekilde çıkarmak görevimizdir. Oybirliğiyle geçen çok sayıda yasa var, muhalefet olarak halkın ihtiyaç duyduğu hiçbir yasaya hayır demiyoruz. Hata veya eksiklerin giderilmesi noktasında, muhalefet vekillerinin gösterdiği hassasiyet neticesinde gerekli düzenlemeler yapıldığı takdirde, yasalar komite ve genel kuruldan oy birliğiyle geçiyor” diye konuştu.

“Hükümet bazen, ne yaptığını o kadar bilmiyor ki, gönderdiği düzenlemelerin bazılarına, hükümetin kendi vekilleri ret oyu veriyor” diyen Fazilet Özdenefe, meclisin fonksiyonlarını tam anlamıyla yerine getirebilmesinin hükümetten gelen yasa tasarılarının niteliğine de bağlı olduğunu söyledi.

Yasa tasarılarının bakanlıklardan meclise “ham, başka yasalarla çelişir şekilde gelmesi ve yasa tekniği açısından sıkıntılı” olmasının hem vekillere, hem de meclis personeline ciddi bir iş yükü getirdiğini kaydeden Özdenefe, bunun verimliliği etkilediğini de vurguladı.

Özdenefe, meclisin performansının, hükümetin performansından etkilendiği noktalarda sıkıntılar olduğunu da belirterek, “Bugüne kadar kurulup bozulan hükümetler, yapılan bakan değişiklikleri ve UBP’nin yakın zamandaki kurultay tarihi iktidar vekillerinin konsantrasyon ve motivasyonunu ciddi şekilde etkiliyor. Geçmişte bakanlık yapan iktidar vekillerinin komite üyeliğine sıcak bakmaması da, insan kaynaklarımız açısından sıkıntı yaratıyor” diye konuştu.

“Yasayı yürütmekle görevli olanlar gereğini ne kadar yapıyor?”

Soru: 10’uncu dönem üçüncü yasama yılında meclisin çalışma performansını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu arada 3 Temmuz’da da olağanüstü genel kurul yapma kararı aldınız, buna neden ihtiyaç duyuldu?

Özdenefe: Meclis yeterince verimli çalıştırılmıyor. Hükümetin gecikmeli olarak gönderdiği bir çok yasa tasarısı, yasama yılı sonuna kısa bir süre kala komitelerde hızla görüşülmeye başlandı, genel kurulun son yasama gününe alelacele yetiştirildi. Son gün, oy birliği olan yasalar geçirildi ama muhalefetin itirazları olan yasaların daha sağlıklı tartışılabilmesi adına, 3 Temmuz’a olağanüstü genel kurul çağrısı yapıldı. Elbette iktidarıyla, muhalefetiyle yasaları en iyi şekilde çıkarmak görevimizdir. Oybirliğiyle geçen çok sayıda yasa var, muhalefet olarak halkın ihtiyaç duyduğu hiçbir yasaya hayır demiyoruz. Hata veya eksiklerin giderilmesi noktasında, muhalefet vekillerinin gösterdiği hassasiyet neticesinde gerekli düzenlemeler yapıldığı takdirde, yasalar komite ve genel kuruldan oy birliğiyle geçiyor.
Meclis, yasama görevini yerine getirdikten sonra, yasayı yürütmekle görevli olanlar gereğini ne kadar yapıyor? Geçirilen yasalardan çok, bu yasaların uygulanıp uygulanmadığını konuşmakta fayda olduğunu düşünüyorum. Örneğin, yıllarca Hal Yasası’nı, üreticinin sürdürülebilir bir şekilde üretmesini, gıdanın tüketicinin sofrasına en sağlıklı ve en ucuz şekilde gelmesini konuştuk. Bu yasa, farklı hükümet dönemlerinde çalışıldı ve nihayet Mart 2023’te oy birliğiyle geçti ama yürütmenin üzerine düşenleri yapmaması nedeniyle hala uygulanamıyor.

“Trafik kazaları ve sonuçları, bugün kanayan en büyük yaralarımızdan”

Trafik kazaları ve sonuçları bugün kanayan en büyük yaralarımızdan. 1.5 yılı aşkın bir süre önce, uyuşturucu madde tesiri altında araç kullanma bir suç haline getirildi ama o günden beridir cihazlar, pahalı olduğu gerekçesiyle, alınmadı. Gündüz vakti, alkolsüz birçok sürücü, akla durgunluk veren şekilde kaza yapıyor. Öyle bir noktaya geldik ki, insanlarımız “daha çok ceza getirilsin” gibi bir taleple, yasa koyucunun karşısına çıkıyor ama sadece cezayı arttırarak kazaların önüne geçmek mümkün değil. Eğitimden yol güvenliğine, hangi yaş grubunun hangi arabaları kullanabileceğine kadar alınabilecek birçok önlem vardır. Günün koşullarına uygun olarak ve diğer ülkelerdeki düzenlemeleri de gözlemleyerek yapılabilecek değişiklikleri yapabiliriz, yapmalıyız.

“İktidar kendi onayına, imzasına sahip çıkmadı”

Çevre konusunda da, hükümet örneğin Paris Anlaşması’nı ve BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ni meclise getirdi ve bunlar oybirliğiyle kabul edildi, akabinde Lefkoşa İklim Sözleşmesi’ne evet denildi. Peki çevre konusunda ne yapıldı? Koca bir hiç. İktidar kendi onayına, imzasına sahip çıkmadı. Örnek verecek olursak, karbon emisyonu konusunda dünyanın bu kadar hassas olduğu bir dönemde, hükümetin enerji konusunda attığı adımlar tamamen ters yönde bir irade gösterdiğini ortaya koyuyor. Son bir örnek olarak, suç gelirlerinin aklanmasıyla  ilgili yasayı Ocak ayında meclisten geçirdik. Bu yasayla birlikte mevcut yükümlü kapsamı genişletilmiş, kara para ve terörizm ile mücadelede özel ve tüzel kişilerin sorumlulukları artırılmıştı. Müşteri tanı prensipleri, kayıt ve şüpheli işlem bildirimleri gibi bir çok ek yükümlülük getirilmiş olmasına rağmen, aradan geçen sürede tüzüklerin tamamlanmaması, yasanın tam anlamıyla uygulanabilmesini mümkün kılmamaktadır. Ayrıca konuyla ilgili, toplumda ve paydaşlarda da bir farkındalık yaratılmamıştır. Özetle, iş yapmış gibi görünmek için değil, uygulama hedefiyle yasaların geçmesi ve devamında gereğinin yapılması gerekmektedir. İstikrardan bahseden hükümetin, gerçekte ne hükümette, ne de mecliste istikrarı olmadığını yaşayarak görüyoruz.

“Meclisin performansının, hükümetin performansından etkilendiği noktalarda sıkıntılar var”

Soru: Meclis fonksiyonlarını tam anlamıyla yerine getiriyor mu?

Özdenefe: Meclisin performansının, hükümetin performansından etkilendiği noktalarda sıkıntılar olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bugüne kadar kurulup bozulan hükümetler, yapılan bakan değişiklikleri ve UBP’nin yakın zamandaki kurultay tarihi iktidar vekillerinin konsantrasyon ve motivasyonunu ciddi şekilde etkiliyor. Geçmişte bakanlık yapan iktidar vekillerinin komite üyeliğine sıcak bakmaması da, insan kaynaklarımız açısından sıkıntı yaratıyor.
5-155.jpg

“Komiteler çoğu zaman karanlıkta iğne arıyor”

Diğer yandan, meclisin fonksiyonlarını tam anlamıyla yerine getirebilmesi hükümetten gelen yasa tasarılarının niteliğine de bağlıdır. Hükümetten, son dönemde meclise sevk edilen yasalarla ilgili yaşanan en büyük sıkıntı veri ve bilgi eksikliğidir. Komitelere gelen hükümet temsilcileri vekillere gündemdeki yasa ile ne hedeflendiği, mevcut durumun ne olduğu ve yasa geçtikten sonra ne olacağıyla ilgili tatmin edici veri sunamıyorlar. Komiteler çoğu zaman karanlıkta iğne arıyor.
Maalesef, gelen birçok yasa, çok ham geliyor. Hiçbir vekil hukukçu olmak zorunda değildir. Hayatın farklı alanlarından, farklı deneyim, donanım ve tecrübelerle meclise gelmektedirler. Vekiller, komitelerde, siyasal partilerinin vizyonu doğrultusunda ortaya irade koyar. Yasaların ham gelmesi, başka yasalarla çelişir şekilde gelmesi, yasa tekniği açısından sıkıntılı olması, hem vekillerimize, hem meclis personeline ciddi bir iş yükü getiriyor. Bu, verimliliği çok etkiliyor. Hükümet bazen, ne yaptığını o kadar bilmiyor ki, gönderdiği düzenlemelerin bazılarına, hükümetin kendi vekilleri ret oyu veriyor.

“Dilekçe ve Ombudsman Komitesi bu dönemde hiç toplanmadı”

Bazı komiteler rutin toplanıyor ama, daha az toplanan komitelerimiz de var. Örneğin, Dilekçe ve Ombudsman Komitesi bu dönemde hiç toplanmadı. Komitenin geçmişte yıllarca başkanlığını yapan bir vekil olarak şunu vurgulamak isterim ki, Ombudsman kararları her ne kadar bağlayıcı olmasa da, raporların meclis komitesinde görüşülmesi ve durumun yeniden raporlanması idarenin hatalarını düzeltmesi açısından son derece etkili bir yöntemdir. Meclise dilekçe yapmak ise her bir yurttaşın anayasal hakkıdır ancak gelen dilekçeler de yıllardır görüşülmüyor.
Sıklıkla toplanan komitelerin çalışmaları da yeterince verimli olamadığındandır ki, son haftaya birçok yasa yığıldı. Bir yıl boyunca yapılmayan yasaların bakanlıklardan son anda gönderilmesi, iyi çalışılmış olmamaları, çok aceleyle, bayram öncesi ve bayram sonrası, Haziran sonuna yetiştirilmeye çalışılması personelimize de çok ciddi sıkıntılar yaşattı. Aceleyle yapıldığı için, bunlarla alakalı hata çıkma ihtimali var. Yasa aceleyle yapılmaz, ileride değiştirmek elbette mümkündür ama kolay değildir.

“Her şeyi mahkemeler çözemez”

Son dönemin en vahim örneklerden biri de, yabancılara taşınmaz mal satışıyla ilgili yapılan yasa değişiklikleridir. CTP olarak, ülkedeki nüfusun belirsizliğini, nüfusun planlanmayışını ve dolayısıyla da öngörülebilir olmanın çok ötesine geçişini uzun bir süredir eleştiriyor, taşınmaz mal satışlarının kontrol altına alınması gerektiğini savunuyoruz. İnşaat ve emlak sektörünü çökertmeden, ancak altyapının ve kapasitenin kaldırabileceği hacmin üstüne de çıkmadan, çevremizi koruyarak, sürdürülebilir bir kalkınma hedefiyle bu sektöre yıllar önce bir çerçeve çizilmesi gerekiyordu. Eğitim, ulaşım, sağlık altyapımız dikkate alınarak ve nüfus artışıyla bağlantılı muhtemele sosyal sıkıntıları da hesaplayarak planlama yapılmalıydı. Bu unsurlar planlanmadan, ihtiyaçlar tespit edilmeden, imar planları geçmeden, tarım arazileri korunmadan, kontrolsüz bir şekilde işlerin kendi seyrine bırakılması kaotik bir ortam yarattı. Bu yasanın murad edileni sağlamayacağı gibi, mevcut sistemi de daha karmaşık, içinden çıkılmaz bir hale getireceğini biliyorduk ve uyarılarımızı da yapmıştık. Yasa geçeli kısa bir süre oldu ve uygulanabilir noktada değil. Kaza tapu daireleri kilitlenmiş durumda. Bakanlık, yasanın üzerine çıkan genelgeler göndermek zorunda kaldı, zaten sıkıntılı olan, sağlıklı çalışmayan bir sistem daha da karmaşık ve içinden çıkılmaz bir noktaya getirildi ancak hedeflenen kontrol ve denetim de sağlanmadı. Şimdi yasada yeniden bazı değişiklikler yapılacağına dair duyumlar alıyoruz. “Şikayeti olan mahkemeye gitsin” kolaycılığına da kaçıldı. Her şeyi mahkemeler çözemez. Hükümetin ve yasamanın yapması gerekeni mahkemeler yapamaz. Sizin iradesizliğinizin sonuçlarını mahkemelere yığamazsınız, mahkemeleri de kilitleme lüksünüz yoktur.

“Aflar adalet duygusunu zedeliyor ve kaçak yaşamı teşvik ediyor”

Soru: 3 Temmuz’daki olağanüstü genel kurul toplantısında bir muhaceret affının gündeme gelmesi bekleniyor...

Özdenefe: Muhaceretle ilgili aflar zaman içinde rutine bağlandı. Aflar toplumda adalet duygusunu zedeliyor ve kaçak yaşamı teşvik ediyor. Yabancılar ve Muhaceret Yasası’nda yapılacak değişiklikle hükümet, kaçak durumuna düşen, haklarında idari ve cezai yaptırım öngörülen kişilerin, bir aylık brüt asgari ücreti yatırmaları ve devamında da çalışma hayatına kaydolmaları şartıyla ülkede kaldıkları yasadışı süreyi affetmeyi planlıyor. Bu konuda da veri eksikliği var, komite aşamasında İçişleri Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı, Polis Muhaceret’ten ülkede kaçağa düşen kişi sayısı konusunda bilgi talep edildi, ama sağlıklı herhangi bir veri komiteyle paylaşılmadı. Bu tip yasaların, komiteye gelmeden önce, kaç kişiyi kapsayabileceğine dair çalışma yapılmalıdır. Bilinmezlikte yapılacak olan bu tip yasalar, ileride mevcut sıkıntıları ortadan kaldırmak yerine başka sorunlara da kapı açacaktır. Öğrenci ve işçi getiren acentelerin yasa altında denetime tabi tutulması, öğrencilerin gerçekten öğrenci olup olmadığı konusunda denetim yapılması, üniversitelere bu noktada ciddi sorumluluk yüklenmesi, işverenlerin çalışma hayatında kaçak işçi çalıştırmasının denetlenmesi usullerinin geliştirilmesi, takip ve vize süresi biten kişilere ulaşma sistemlerinin yaratılmasıyla, bu yasayı tartışmak anlamlı olacak, aksi halde aynı şeylerin tekrar tekrar yaşanacağı aşikar. Çalışma hayatında 10 bin 300 kaçak, öğrenci işlemlerini başlatıp bitirmeyen 9 bin 500, ikamet izni yenilenmemiş 2 bin kişi olduğuna dair öngörü var. İçişleri Bakanlığı, işlem yapmamış toplam öğrenci sayısını 48 bin 517, işlem yapmamış toplam ikamet izni sayısını 33 bin 789 olarak komitede açıkladı ancak bunların kaçının yurtiçinde, kaçının yurtdışında olduğu bilinmiyor. Kaçak olarak tutuklanıp cezaevinde olan 300 kişi olduğu söylendi. Afla ilgili yasanın son hali de aceleyle, meclisin son günü komite çağırılması suretiyle tamamlandı. Şimdi 3 Temmuz’daki olağanüstü genel kuruldan geçirilmesi planlanıyor.
3 Temmuz’daki olağanüstü genel kurula, konut edindirmeyle ilgili bir yasanın gelmesi de bekleniyor. Sosyal konut edindirme konusunu CTP olarak prensipte desteklemekle birlikte, ihale müessesenin kaldırılması gibi hassas noktalarda itirazlarımız var.

İkinci bölümde neler var?

  • “İktidar vekillerinin meclise çok zor geldiği, getirtildiği süreçlerden geçiyoruz”
  • “Meclis başkanlığı kolektif bir katılımla meclisi yönetmelidir, ‘ben yaptım, olur’ mantığıyla değil”
  • “Zorlu Bey bugüne kadarki teamüllerden çok farklı bir çalışma ağı kurdu”
  • “Meclis, demokrasinin evidir ve seçilenlerin buna göre hareket etmesi gerekmektedir”
  • “Yanıt vermeme bir alışkanlığa dönüşmüştür”
  • “Kamusal hafıza ortadan kalktı”
  • “Mevcut Mal Bildiriminde Bulunulması Yasası’na göre de yapılabilecekler var”
  • “‘Yüce meclis’ demek yeterli değil, gereğini yerine getirmek lazım”
  • “Yüksek Adliye Kurulu’nun şeffaf olmaması, kararların gerekçeli olmaması ve itiraz müessesesinin olmaması kabul edilebilir değildir”
Bu haber toplam 841 defa okunmuştur
Etiketler :