1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Medeniyetlerin buluşma noktası; Hatay
Medeniyetlerin buluşma noktası; Hatay

Medeniyetlerin buluşma noktası; Hatay

Çok kültürlülüğün ili, medeniyetlerin buluşma noktasıdır Hatay…

A+A-

Serkan SOYALAN

 

            Çok kültürlülüğün ili, medeniyetlerin buluşma noktasıdır Hatay…

            Ülkemize çok da uzak olmayan Türkiye’nin bu zengin şehri, farklı medeniyetlere ev sahipliği yaptığından dolayı son derece zengin bir kültüre sahip.

            Yıllar içerisinde farklı kültürleri barındıran verimli topraklarıyla, çağlar boyunca her daim ilgi odağı olmuştur.

            Yaklaşık yarım saatlik uçak yolculuğunun ardından Türkiye'nin en güneyinde yer alan havaalanı olan Hatay Havalimanı’na indiğinizde, yüzünüze çarpan sıcak hava, sizlere şehrin sıcaklığını hissettiriyor.

            Belirli dönemlerde bu havaalanının adı tartışmalarla da gündeme gelse, biz konumuzu dağıtmadan yeniden Hatay’a dönelim.

 

Tarihi çok eskiye dayanıyor

            Türkiye’nin en eski yerleşim yerlerinden biri olan Hatay’ın tarihi, yapılan arkeolojik araştırmalarda milattan önce 100 bin ve 40 bin yıllarına kadar uzanıyor.

            Hatay’ın toprakları İlk Tunç Çağ’ından itibaren Akat Beyliği ve M.Ö. 1800-1600 yılları arasında Yamhad Krallığı’nda kalmıştır. Daha sonra da M.Ö. 17’nci yüzyılda Hititler, sonrasında Mısır, ardından da Urartular, Asurlular ve Persler egemenlik sürmüş bu topraklarda.

 

Her gelen uygarlık izler bırakmış

            Her gelen uygarlık da izler bırakmış burada.

            M.Ö. 300 yılında ise Antakya kurulmuş ve hızla gelişmeye başlamış.

            Kent, M.Ö. 64 yılında Roma İmparatorluğu’na katılmış, sonrasında da İslam Ordusu tarafından fethedilerek, Emevi ve Abbasi egemenliğinde kalmıştır.

            Sonrasındaki dönemlerde Tolunoğulları, Hamdanoğulları derken 969 yılında Bizans İmparatorluğu’nun topraklarına katılan ve Haçlı Seferleri’nde önemli bir rol üstlenen Hatay, Memlûklü’ler tarafından Haçlıların elinden alınmıştır.

            Hatay’a Osmanlı’nın gelişi de 1516’da Yavuz Sultan Selim döneminde olur.

            Osmanlı’nın Hatay’daki hakimiyeti 1918 yılına kadar devam etti.

            Seçimler ile oluşturulan Hatay Meclisi 2 Eylül 1938'de toplanarak bağımsız Hatay Cumhuriyeti'ni ilan etti.

Ankara’da, Fransa ile Türkiye arasında, 23 Haziran 1939 tarihinde “Türkiye ile Suriye Arasında Toprak Sorunlarının Kesinlikle Çözümüne İlişkin Antlaşma”nın imzalanması ile Fransa, Hatay’ın Türkiye’ye katılmasını kabul etti ve Hatay Devlet Meclisi, 29 Haziran 1939 tarihinde oy birliği ile Türkiye Cumhuriyeti'ne iltihak kararı aldı.

 

Amik’in verimli toprakları

            15 ilçeden oluşan Hatay’ın yüzölçümü 5.524 kilometrekaredir. Nüfusu ise 2018 sayımına göre 1.609.856.

            Verimli Amik Ovası, Hatay’ın en önemli düzlüğüdür. Ki bu ova kutsal kitaplarda da geçen bir ovadır. Belki de ondandır Hatay’ın tarih boyunca medeniyetlerin gözdesi olması.

            Bu ova üzerinde geçmişte var olan Amik Gölü, 1970’li yıllarda kurutulmuş ve tarıma açılmıştır.

 

Ters akışıyla Asi

            Hatay’ın en önemli akarsuyu olan ve Amik Ovası’nı sulayan Asi Nehri, Lübnan Dağları ve Anti-Lübnan Dağları arasındaki Bekaa Vadisi’nde kaynayan suların akarsuların birleşmesiyle oluşur ve Suriye topraklarından geçerek Hatay’a ulaşır.

            Bu akarsuyun bir özelliği de Nil Nehri ile beraber ters akış yönüne sahip iki akarsudan biri olmasıdır.

 

Medeniyetlerin buluşma noktası

            Hatay sokaklarında gezerken kozmopolit yapısı gözünüze ilişiyor. İnsanların beslendiği kültürel yapı, kendisini tarihi dokusuyla besliyor.

     Birçok önemli değeri içinde barındıran Hatay, Hristiyanlık için büyük öneme sahip olan Saint Pierre Kilisesi’ne de, Müslümanlar için önemi büyük olan Habib-i Neccar Camii’ye de ev sahipliği yapıyor.  Ayrıca tarihi boyunca çeşitli dinlerin, inançların bir arada yaşadığı Hatay bu özelliğini bugün de korumakta, İslam, Hristiyanlık ve Musevi inançları iç içe yaşamaktadır.

 

Kültürel birikimin izleri

            Tarih boyunca kıtalar ve bölgeler arası ticarette önemli rol oynamış olan Hatay, yolcu ve hacı kervanları için bir konaklama yeri ve çeşitli bölgelerden gelen insanlar için bir kültür alışveriş merkezi olmuştur.

Tarihi boyunca çeşitli inançlara sahip pek çok millete ev sahipliği yapan Hatay bölgesinde çok sayıda şair, bilim adamı ve sanatçı yetişmiş, zaman içinde zengin bir kültür birikimi meydana gelmiştir. Bu birikimin izlerini, etkilerini bugün de tarihi yapılarda, müzelerde eser olarak, toplum yaşayışında sanat, basın-yayın etkinlikleri ya da adet, gelenek, görenekler halinde görmek mümkündür.

 

Mutlaka ziyaret edin

            Hatay’ı ziyaret ederseniz mutlaka ziyaret etmeniz gereken yerler arasında Kürşat Kalesi olarak da bilinen Antakya Prensliği döneminde yapılan Koz Kalesi, Bakras Köyü’nde bulunan Bakras Kalesi, 1571 yılında yapılan Payas Kalesi, 1290 yılında yapılan Mancılık Kalesi, İskele Kalesi adıyla da anılan Cin Kulesi, Darbısak Kalesi, Sarıeski Kalesi, Haçlıların yaptığı Şalan Kalesi ve Arsuz Kalesi’ni söyleyebiliriz.

            Saint Pierre Kilisesi, Habib-i Neccar’ı söylemeye bile gerek yok.

            Bir de Harbiye Şelaleleri… Yeşilin her renginin hakim olduğu burada, şelalelerden akan suyun sesiyle, yemeğinizi yiyip, doğanın huzuruna erebilirsiniz.

 

Zengin mutfağa sahip

            Beledi hizmetlerin tam layıkıyla yapıldığını söyleyemeyeceğim Hatay’da, ancak insanların sıcaklığı ve çok kültürlüğü insanı çekiyor.

            Zengin mutfağıyla da her damak zevkine hitap eden Hatay’da, tas kebabını, oruk köftesini, İskenderun dönerini, Fellah köftesini, muhammarayı, mütebbeli, kâğıt kebabını, zahter otunu ve künefesini (bilhassa Çam Altı’nda) tatmalısınız.

foto2-005.jpg
Harbiye Şelaleleri, bir doğal şölen sunuyor

foto3-001.jpg
Hatay’ın zengin çarşılarında aradığınız her şeyi bulabiliyorsunuz.

foto1-004.jpg
Habib-i Neccar Camii Hatay’ın simgelerinden

Bu haber toplam 5036 defa okunmuştur
Adres Kıbrıs 450 Sayısı ISSN 2672-7560

Adres Kıbrıs 450 Sayısı ISSN 2672-7560