1. HABERLER

  2. ARŞİV

  3. Memleket
Memleket

Memleket

Benim memleket deyince artık aklıma; yasemin tüten sokaklar, “Kıbrıslıyım ben da!” sözünü duyduğumda içime yerleşen o samimiyet hissi, ülkemin her yanındaki çeşitli güzellikler gelmiyor, gelmesine izin verilmiyor.

A+A-

Memleket denilince aklınıza ne geliyor?

Benim memleket deyince artık aklıma; yasemin tüten sokaklar, “Kıbrıslıyım ben da!” sözünü duyduğumda içime yerleşen o samimiyet hissi, ülkemin her yanındaki çeşitli güzellikler gelmiyor, gelmesine izin verilmiyor. Memleket deyince içime bir sıkıntı çöküyor sadece. Aklıma çekilen peşkeşler, halktan (ç)alınanlar, itibarsızlaştırmaya çalıştıkları onurlu meslek grupları ve göç etmeye zorlanan gençler geliyor. Her gencin dilinde bir umutsuzluk, her anne/babanın aklında çocuklarına yetebilme gailesi olduğu geliyor.

 Memleket deyince kurdukları torpile, vefa(!) borçlarına, saltanatlara dayanan düzen geliyor aklıma. Kurdukları bu düzenle, partizanca atamalarıyla binlerce gencin hakkını yedikleri, emeklerini hiç ettikleri aklımdan bir saniye bile çıkmıyor. 

“İtibardan tasarruf olmaz” gibi berbat bir zihniyetle külliye için 586 milyon TL kaynak bulup geleceğimiz dedikleri öğrencileri yağmurda çadırda eğitim görmeye mahkum ettiklerini de asla unutamıyorum.

Yıllar evvel İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder “KKTC’yi bu ülkenin kalın bağırsağı durumuna getirdiniz.” demişti. Bu duruma nasıl geldiğimizi uzun uzun konuşmayacağım. “Görünen köy kılavuz istemez” deyimi bu durum için yeterli olacaktır diye düşünüyorum. Asıl mesele bu kalın bağırsak olma durumundan çıkmakta. Memleket denilince aklımıza bir başka ülkenin kalın bağırsağı durumunda olduğumuzun gelmemesi için çabalamaktır belki de asıl mesele.

Halk geçinemiyorken, okullar yıkık dökük haldeyken, hastane kapasitesinin çok üstünde hizmet vermeye çalışırken pek sevgili hükümetin 59 milyon Euro vergi affı benim aklımdan çıkmazken bu konuda başrol olan yetkili(?) fütursuzca halka hakaretler etmeye devam ediyor ve hiç de yüzü kızarmıyor.

Sahi yüz kızarmak demişken yaptıkları yanlışlıkların, yönetimden yoksun anlayışın sorumluluğunu alıp istifa edebilecek olan var mı? Yoksa “utanmak” kelimesini sözlükten mi arayacağız?

Peki ya memleket gerçekleri diye yalan siyaseti, yolsuzlukları, torpil düzenini, çekilen peşkeşleri mi kabul edeceğiz? Yoksa bunlardan arınıp hak ettiğimiz düzene mi kavuşacağız?

Tek bölünmüş başkente sahip olmanın ağır yükü ile yaşamaya devam mı edeceğiz yoksa barış içinde yaşamak için en güçlü şekilde mücadele mi edeceğiz?

Ülke siyasetinde “en faşist kim” yarışlarını izlemeye devam mı edeceğiz? Yoksa halkı gerçekten önemseyenlerle yola devam mı edeceğiz.

O halde memleket denilince aklımıza ne gelmesini istediğimizi seçmekle başlayalım önce. Sahi siz tüm bu olanlarla birlikte aklınıza ne gelsin istiyorsunuz?

Bu haber toplam 3897 defa okunmuştur