1. YAZARLAR

  2. Tayfun Çağra

  3. Memleket dökülüyor!..
Tayfun Çağra

Tayfun Çağra

Memleket dökülüyor!..

A+A-

 

 

Gazetelere de sürekli yansıyor, sosyal medyada bol bol paylaşılıyor;

Bir tarafta lağım suları, diğer tarafta işçi ölümleri, başka isimler altında devam eden kuran kursları, kaçak katlar, deniz-dere işgalleri, dikkate alınmayan yasalar, eşe dosta dağıtılan arsalar, araziler…

***

Daha önce de var olan ama son günlerde daha da belirgin! olarak denizlerimizde ortaya çıkan lağım suları, insan dışkıları gündemlerden biri oldu. Denize girmek isteyenler, hem de yasa dışı oldukça fazla giriş parası verip Girne’deki plajlara girmek isteyenler şimdi düşünür oldu.

Neden?

Çünkü plajlarda lağım sularıyla birlikte insan dışkıları da belirdi. Tabii ki plaj işletmecileri “bizden değil, plajlara yanaşan teknelerden bırakıldı” deseler de sonuçta ortada bir b…k var.

Girne kıyılarında olması nedeniyle Girne’deki arıtma tesisi tekrar gündeme geldi. Girne’nin aşırı artan nüfusu ve kahreden betonlaşması nedeniyle uzun yıllar önce yetersiz kalan ‘arıtma’nın iflas ettiği ve bu arıtmanın arıtamadıklarının denize yayıldığı dillendiriliyor. Girne Eziç Peanuts önündeki lağım suları da bunu kanıtlar gibi…

***

İşçi kazaları… Artık bunlara kaza mı demek lazım, ihmalkârlık mı, yoksa bile bile, göre göre ölümlere davetiye çıkarmak mı? Sonuçta çalışanlar ölüyor… Ama o insanların çeşitli nedenlerle öldükleri yerler (genellikle inşaatlar) çalışmaya devam ediyor… Hem de aynı koşullarda… İnsan canının değersiz olduğu yerler az gelişmiş veya geri kalmış ülkelerdir. Demek ki ‘otorite’ bu yakıştırmayı kabul ediyor.

***

Kuran kursları devam ediyor… Çocuklar başlarını bağlayıp, takkelerini takıp kuran kurslarına gitmeye devam ediyorlar. Din İşleri Başkanı Talip Atalay “kuran kursu değil, yaz dini bilgiler kursudur” diyor… Bu da geri kalmışlığın ve bu geri kalmışlığı devam ettirmenin başka bir yolu; Araştırmayan, sormayan, olanı olduğu gibi kabul eden bir gelecek… “Ben söylüyorum doğrudur, böyle yazıyor kutsaldır.” Böylesine bir yaz kursu…

***

Eşe-dosta dağıtılan arsalar… Bazıları verilen bazıları verilemeyen, engeller çıkan, hatta bu yüzden hükümet ortaklarının arasını bozan gelişmeler… Serdar Denktaş’ın üniversite için istediği ancak itirazlar karşısında vazgeçildiği söylenen askeri alan… Öte yandan Derviş Eroğlu’nun kızı Resmiye Canaltay’a verilen ancak Ombudsman’ın “yasal değil” görüşüne rağmen “Ombudsman istedi diye vermeyecek miyiz?” yaklaşımı… Halkın malları usulsüzce kapışılıyor, bu kapışma sırasında kavgalar çıkıyor, birileri birilerine küsüyor ama sonuçta şöyle veya böyle kapişari devam ediyor.

***

Ha bu arada Saray’da da Kıbrıs sorunuyla ilgili çalışma yemeği yapılmış TC Dışişleri Bakanı ile birlikte... Bazıları ‘ilhak’ istiyor, bazıları ‘ilhak yok’ diyor ama sonuçta bu ‘ilhak’ konuşuluyor… Bir şeyi 40 kez tekrarlarsanız gerçekleşirmiş. Gerçi biz sadece kırk değil, kırk defa kırk kez söyledik ama kaçıncı defada gerçekleşir, gerçekleşir mi, bu da olur mu! keşke bilebilsem...       

 

 

Bu yazı toplam 1955 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar