"Memur devleti haline getirildik"
Eski Maliye Bakanı, DP Genel Başkanı Serdar Denktaş’tan YENİDÜZEN’e çarpıcı açıklamalar: “Bizi zorla daha da Müslüman yapma yaklaşımı insanımızı, dinden de, Türkiye’den de soğutuyor.”
“Efendim üretimden koptuk. Kopmadık, koparıldık. Memur devleti haline getirildik.”
İLAHİYAT KOLEJİ…“Yeni ilahiyat liseleri, kolejleri açmanın hiçbir anlamı ve faydası yoktur. Kendi mevcut okullarımızı iyileştirmek, eğitim sistemimizi iyileştirmek evet ama ‘bu ilahiyatla olsun demek’… Ada insanıyız, ada kültürü var, denizle barışığız bizi zorla daha da Müslüman yapma yaklaşımı insanımızı, dinden de, Türkiye’den de soğutuyor.”
TÜRKİYE’DEN UZAKLAŞTIRDILAR… “Türkiye istedi, başka türlü para gelmeyecek’ mesajını vermek… Böyle yapa yapa zaten bizim insanımızı Türkiye’den uzaklaştırdılar. Bunun artık farkına varmak lazım.”
TOPLU SÖZLEŞME…“Sendikalar statükonun koruyucusudur. Ama bu sendikal yaşamın ortadan kaldırılması olarak algılanmamalıdır. Bir oluşumu eleştirmek başka bir şeydir o oluşumu ortadan kaldırmak için bir şey yapmak başka bir şeydir.”
KOOPERATİFLER: “İştiraklerin durumunu inceleseler görürler ki maaşlar düşürüldü, en son ‘ayağa kalkması için özveride bulunmalısınız’ dedik, kesintiler yapıldı. Hakikaten sistem yürümeye başladı.”
Fayka Arseven KİŞİ
Eski Maliye Bakanı, DP Genel Başkanı Serdar Denktaş, hem İlahiyat Koleji üzerindeki tartışmalar hem de “Türkiye istedi başka türlü para gelmeyecek” yaklaşımı ile imzalanan protokol için “dinden de Türkiye’den de soğuttular” yorumunu yaptı.
Bu hafta DP Genel Başkanı Serdar Denktaş ile gündemi konuştuk.
- YENİDÜZEN: Protokol imzalandı. Nedir sizin döneminizdeki çalışma ile şimdiki protokoldeki farklılık?
- Serdar DENKTAŞ: Protokol çalışmalarını bizim dönemde Başbakanlık yürüttü. Çalışmanın fiilen içinde değildim. Son bilgi notu almıştım. Ama örneğin Kooperatif İştirakleri hakkında konuşmuştuk. Çok uzun yıllar Kooperatif Merkez Bankası, iştirakleri yani Binboğa ve levazımı sübvanseye ediyordu ki ayakta durabilsinler. Ama son dönemde biz işletmeyi kooperatiften ayırdık, hissedardı ama kendi genel kurullarını yapıp, kendi idarelerini seçerlerdi. İki ayrı kuruluştu, kendi gelirleri ile kendilerini yürütmeleri gerekirdi. Yürütemezlerse normal bir şirket gibi iflas verebileceklerdi. Bu da hem çalışanı hem de yönetimi motive edecekti.
Kooperatifin, bu kuruluşları finanse etme dönemi bizden çok daha önce sona erdirilmişti. Ama kooperatiften kredi kullanırlardı. Devraldığımızda borçtaydılar ama bu süre içerisinde kâr ediyorlardı. Piyasada ciddi bir denge oldular ve kooperatifçiliğin de önemli bir parçasıdırlar. Geçmişte takıntı haline gelmişti, ‘bir komutan ağacın birini boyar kimse ellemesin diye de başına nöbetçi diker. Komutan değişir ama nöbetçi halen daha orda nöbet tutar’ Buna benzer bir yaklaşım vardı iştiraklerde. Şu an iştiraklerin durumunu inceleseler maaşlar düşürüldü, en son ‘ayağa kalkması için özveride bulunmalısınız’ dedik, kesintiler yapıldı. Hakikaten sistem yürümeye başladı.
Tüp gaz… Fiyatların aşırı yükselmesini önlemini alan bir yerdir aslında. Dolayısıyla bunların ellenmesinde bir gerekçe kalmış değildir.
Protokolün içerisine ‘Fiyat İstikrar Fonu dahil harçlar gözden geçirilecek’ denildi. Ama imzayı koydukları ertesi gün aldıkları karar ile akaryakıtta düşüş sağladılar. Yani imzaladıkları ile yaptıkları birbirini tutmuyor, tutmayacak da…
Ama UBP’nin tavrı zaten ‘imzalayın, boş verin. Kapalım parayı da sonrası önemli değil’dir. Bu yaklaşıma prim veren insanımız var. Ama anlamalıyız ki bu sürdürülebilir bir durum değildir. Bu sürdürülemeyecek durumdan çıkış için biraz kendimize bakmalı, kendimize dönmeliyiz. Başka yerlere aşık olabiliriz ama önce kendimiz.
“Sendikalar hakkında düşüncem değişmedi ama…”
- YENİDÜZEN: Toplu iş sözleşmesi (TİS) de protokolde. Maliye Bakanlığı’ndan onay alınacak deniyor. Sizin de açıklamalarınız oldu. Geçmişteki açıklamalarınız gündeme getirildi. Nasıl yorumladınız?
- Serdar DENKTAŞ: Eskiden sendikacıları ‘statükocu’ ilan ettim, şimdi ‘sendikaların kapatılmasına karşıyım’ diye, eleştirildim. Benim düşüncem değişmedi. Sendikalar statükonun koruyucusudur. Ama bu sendikal yaşamın ortadan kaldırılması olarak algılanmamalıdır. Sendikalarla yaptığım temaslarda da, her toplantıda mutlaka sendikal mantalitenin, yaklaşımın değişmesi gerektiğini söylerim. Bunu da bütün sendikacılar bilir. Bir oluşumu eleştirmek başka bir şeydir o oluşumu ortadan kaldırmak için adım atmak başka. Maksadı anlıyorum, toplu iş sözleşmesinde aşırı talepleri sendikalar aşağıya çekmelidir.
Toplu iş sözleşmesinde eğer bir uzlaşmaya varmazsan bir önceki toplu iş sözleşmesi aynen devam eder. Şimdi getirilen toplu iş sözleşmesinde uzlaşmaya varılmaması halinde bir önceki sözleşmede elde edilen maaş hariç tüm ek haklar ortadan kalkacak. Niçin bu gündeme getirildi? Ki bizim gündemimize hiç gelmemişti. Sendikaları daha makul taleplerde bulunmaya zorlamak için. Burasını anlarım. Ama ülkemizde geçmişten tecrübelerimiz de var, hükümet edenler, tamamen siyasi nedenlerden dolayı uzlaşmama yönünde durum tespit ederse ne olacak? Şuysa söylenmek istenen; çok ek hak verildi –ki katılırım geçmişte verildi- bunların törpülenmesi gerekir deniyorsa, bunun yolu diyalogdur, karşılıklı müzakeredir, iknadır, koşulları anlatmak suretiyle iknadır. Hakikaten işler zora girdiğinde sendikalar o anlayışı gösterebilir. Yeter ki o diyalog kapısı açık kalsın. Bu şekilde bir yaklaşım ve biraz önce anlattığım şekildeki bir hükümetin ‘ben imzalamam’ dediği anda ve ek menfaatler kalktığı anda memleket sarsılır. İnsanlarımızı, sendikalarımızı, çalışanlarımızı biliyoruz, hiçbir hükümeti yaşatmazlar. Bunu hayata geçirmeyeceklerini bile bile altına imza attılar.
- YENİDÜZEN: Hayat Pahalılığı da çok tartışılan bir konu… Bu konuda da eleştiriliyorsunuz.
- Serdar DENKTAŞ: HP kesintisinden bahsediyorlar. Bu hükümet daha 1 ay kadar önce “eski bakanlık yüzde 2 kusur hata yaptı biz düzeltiyoruz” dedi. Peki ne alemi var protokolün içerisine bunu koymanın? Türkiye’ye göstermek için yapılan bir adımdır bu.
- YENİDÜZEN: Bu protokolde yer alması gerekli bir madde miydi?
- Serdar DENKTAŞ: Hayır. Protokolde yer almaması gereken bir sürü de madde var. ‘Hatta yaptılar, yanlış hesap yaptılar’ deniliyor. Ama hiç yanlış hesap yok. Biz sendikalarla da görüşerek, anlaşarak, son 3 ay dönemi hayat pahalılığı çok yüksekken dondurma kararı aldık. Ama sonra gördük ki HP eksiye gidiyor. Eksiğe gitmesinin nedeni; akaryakıt ve gazın fiyatını aşağıda tutmamız olumlu etki yaptı. Dövizde düşüş oldu. Dolayısıyla eksiğe doğru gidiş oldu. Bunu biz gördük. Kanun hükmünde kararname geçirmiştik, farkındaydık artık HP yükselmeyecekti ama arkadaşlarla şu değerlendirmeyi yaptık; Türkiye’den para akışı olmadığı için yatırımlar durdu, ekonominin çarkları yavaşladı, piyasada para yok ve insanlar ‘ ne olacak’ diye tedirginlik içerisinde. Yatırıma para ayıramadığımıza göre bırakın hiç olmazsa çalışanlar üzerinden maaş olarak piyasada bu para dönsün. Döviz yükseldi, bu paranın güneye gitme ihtimali de azaldı. Dolayısıyla iç piyasada rahatlama yaşanacak. Nitekim de öyle oldu. Vergi dilimlerinde de yaptığımız düzenleme ile o paranın geri dönüşümünü sağladık.
2-3 ay o para döndü.
Şimdi bunu geri kesecekler. Be kardeşim bir kere Anayasa var. Yasal olarak yapamayacaklar. Yasayı değiştirmeye kalksalar bu çok büyük tepkilere neden olacak. Böyle bir huzursuzluk yaşatmaya gerek yoktur. Türkiye’den para geldiğine göre zaten ihtiyaç da yok. Anlaşılır gibi
değil.
Başka şikayetler olabilir mi benden? Olabilir. Anlayışla da karşılamaya çalışırım.
Ama ‘Türkiye istedi, başka türlü para gelmeyecek’ mesajını vermek, böyle yapa yapa zaten bizim insanımızı Türkiye’den uzaklaştırdılar. Bunun artık farkına varmak lazım.
“Üretimden kopmadık, koparıldık”
- YENİDÜZEN: İlahiyat Koleji üzerinden yaşanan gelişmeleri nasıl yorumlarsınız?
- Serdar DENKTAŞ: İlahiyat Koleji’ne bir koordinatör atanması hem Anayasa’mıza, hem Milli Eğitim anlayışımıza aykırıdır. Yeni ilahiyat liseleri, kolejleri açmanın hiçbir anlamı ve faydası yoktur. Kendi mevcut okullarımızı iyileştirmek, eğitim sistemimizi iyileştirmek evet ama ‘bu ilahiyatla olsun demek’… Ada insanıyız, ada kültürü var, denizle barışığız bizi zorla daha da Müslüman yapın yaklaşımı insanımızı, dinden de, Türkiye’den de soğutuyor.
Bunu söylemekten dilimizde tüy bitti, anlatamadık. Kıbrıs Türkü kendi dini inancını kendi bildiği şekilde yaşadı asırlardır. Müslümanlıktan, Türklükten kopmadı. İngiliz sömürgesinde değişmedi. Benim insanım budur. Bu memlekette gelip, yerleşmiş insanların çocukları da bu kültür içinde büyüdü.
Efendim ‘üretimden koptuk.’ Kopmadık, koparıldık. Geçmişte bu ülkede üretilen birçok ürün bizim Avrupa’ya, Türkiye’ye sattığımız dönemde yoktu Türkiye’de. Türkiye’de liberalleşmenin başlamasıyla bizim önümüze çıkan engeller bizi üretimden kopardı. Yoksa bu ülkede beyaz eşyadan kadın bağına, tuvalet kağıdından konfeksiyona, kutu kolaya bu halk üretmekteydi. Hakikaten ürettiğini de pazarlayabiliyordu. Ekonomik baskılar, Türkiye’deki iş adamlarının geçmiş hükümetlere yaptığı baskılar ile alınan kararlar, bizim ürettiklerimizin üzerine konulan gümrükler, bizi yavaş yavaş üretimden kopardı. Daha büyük bir memur devleti haline getirdi.
Sadece oturup suçlama yapmak, ‘maneviyatınız düşük, üretimden koptunuz’ vs gibi şikayetlerde bulunmak doğru değildir. 20 Temmuz gibi bir olayı bile ‘para al ver protokolü’ ile maalesef ilk kez bozduk. 20 Temmuz’da imzalanmasına gerek yoktu. 25’inde 30’unda veya 1 ay önce imzalansaydı.
- YENİDÜZEN: ‘Türkiye istediği hükümeti kurdu’ düşünceniz var mı?
- Serdar DENKTAŞ: 15 ay 4’lü koalisyon hükümeti döneminde bir protokol metni önümüze gelmemişken, o dönem hiçbir mali katkı ulaşmamışsa ve yeni hükümete protokol metni gelirse ve üstelik mali katkı da açılmışsa, bunun artık gizlenecek, saklanacak bir yönü kalmış değildir.
“Mahallenin yaramaz çocuğu”
- YENİDÜZEN: Sizinle sorunu neydi? Neden ilişkiler yürümedi? Erhürman, siz, Özyiğit, antipatik miydiniz? Mahallenin yaramaz çocuğu muydunuz?
- Serdar DENKTAŞ: Anlaşılır gibi değil. Ama belli ki kendi akıllarındaki bir hedef yönünde bizler çok uygun aktörler olarak görülmüyoruz. Üzülerek söylüyorum bunu. Evet mahallenin yaramaz çocukları durumundayız. Genç nesle baktığımda giderek Türkiye’den uzaklaşıyor. Nedenini araştırdığımda ortaya şu çıkıyor; 30 yaşına yaklaşmış insanlar Türkiye’yi sadece AKP olarak görüyor. Başka bir Türkiye görmüş değiller. Bu durumdan hoşnut olan var, olmayan var. Hemen Türkiye düşmanlığına çekecek olanlar var. Rauf Raif Denktaş da iyi bir liderdi ama çok uzun aynı makamda kalınca tepki de gösterildi. Bu da aynı şey ve bunun getirdiği sıkıntı var. Bizim Anadolu insanı ile en güçlü tarafımız o geçmiş kültürel bağımızdı. Bu bağ zayıflıyor. Gelecek açısından bu önemli tehdittir.
- YENİDÜZEN: Erken seçim söylemleri, bu hükümet çok gitmez diyenler… Siz bu hükümete ne kadar ömür biçersiniz?
- Serdar DENKTAŞ: Ben hiçbir hükümete ömür biçmek istemem. Çünkü 1,5 yıllık hükümetler bu ülkeye hiçbir fayda getiremez. 6 ay zaten tebrik kabulleri ile gelir, geçer. 100 günlük icraatlar var ya başka ülkelerde, bu durum bizde geçerli değil. Onun için ömür biçmek istemem ve ümit ederim dönem sonuna kadar devam eder. Doğrusuyla yanlışıyla. O zaman görebilir insanlar, bu uzun sürede doğru mu yapıldı yanlış mı yapıldı. O zaman değerlendirebilir. Kısa dönemli hükümetler ardından ‘gelen gideni aratır’ denilir. E giden daha bir şey yapamadıydı ki ya da gelen daha bir şey yapmadıydı ki gideni aratsın. Bundan kurtulmalıyız kesinlikle. Yanlış adım attıklarını, yanlış olduğunu halka duyurmak, alternatifler sunmak bizim yükümlülüğümüz. ‘Aman o düşsün de biz gelelim oraya’ bu tamam bir yaklaşım değil.
- YENİDÜZEN: Kudret Özersay’a siyasetten kırgın, kızgın mısınız?
- Serdar DENKTAŞ: Kırgınlığım da kızgınlığım da yok, samimi konuşuyoruz. ‘Beni filanca konuda suçladı’ diye onunla bir küslük halini yaşama lüksümüz olmadığına inanlardanım. Küçücük ülkeyiz, 50 kişilik Meclis ile karşı karşıyayız. Selamlaşmama gibi bir durumum olamaz. Hükümetteyken olduğu kadar güvenim olabilir mi olmaz ama o da doğaldır. Kırgın değilim. Ama yanlış yaptığını o hükümetin devam ettirilmesi için mücadele etmesi gerektiğini söyledim.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde Serdar Denktaş aday mı?
- YENİDÜZEN: Cumhurbaşkanlığı seçimi var, aday mısınız?
- Serdar DENKTAŞ: Henüz karar vermedim. Haziran demiştim bir takım kamuoyu yoklamaları ve bireylerle, gruplarla görüşmeler yapıyoruz. Herhalde Ekim, Kasım gibi artık bir sonuca varılır.