“Meramını anlatamıyorsan çok konuşma!”
Sevgili Ali Baturay, Haber Kıbrıs’taki yazısında vurguladı: Her insan hata yapabilir, hata yapmayan insan yoktur… Her insanının dili sürçebilir, yanlış kelime kullanabilir…
Aynı yazıda, “Meramını anlatamayacaksan çok konuşma derler” uyarısını da yaptı ve meseleyi Ersin Tatar’a ve gaflarına getirdi…
Tabii ki bu gaflar sonrası cumhurbaşkanlığı basın ofisinin sürekli olarak açıklama yaptığına değindi…
Ve hatırlattı:
“… Neredeyse yapılanlar ve söylenenlerle ilgili ek açıklamalar/ izahatlar, rutine dönüşmüş durumda…”
-*-*-
Baturay hatırlattı…
Tatar, son birkaç hafta içinde, sayısız gaf yaptı…
Akabinde de cumhurbaşkanlığı, bu gafları düzeltmek için tabiri caizse kıçını başına giymeye çalıştı ama tam ortalık belendi!
-*-*-
Basın bürosu, Yayın Yüksek Kurulu Başkanı Avukat Fevzi Hansel’i kabulüyle ilgili, Boğaz Şehitliği’nde 18 Mart Cuma günü Çanakkale Deniz Zaferi ve Şehitleri’ni anma günü dolayısıyla düzenlenen törenin ardından orada çekilen bir fotoğrafın cumhurbaşkanlığı sosyal medya hesabından ve Tatar’ın sosyal medya hesabından paylaşılıp daha sonra kaldırılması konusuyla ilgili “düzeltme” çabası içeren açıklamalar yaptı.
HALK TV muhabiri Seyhan Avşar’ın iddiaları ile ilgili, 14 Mart Tıp Bayramı töreninde Türk Tabipler Birliği’nin ikinci başkanına kürsüde konuşma yaptığı sırada müdahale edip susturmak istemesi ile ilgili de yazılı açıklama yayınlandı…
-*-*-
“… Cumhurbaşkanı öyle demediydi, onu demek istemdiydi”ye getirildi konuşmaları!
Oysa en doğrusu, “Meramını anlatamazsan konuşma kardeşim” şeklindeki bir açıklama olmalıydı ya neyse!
-*-*-
Baturay diyor ki, “… Tatar’ın toplumun en zor günlerinde, en sıkıntılı zamanlarda sudan sebeplerle, sıradan etkinliklere katılmak için sürekli Türkiye’ye gitmesi, Türkiye’de toplumun bir kesimini dışlayıcı konuşmaları, federal çözüm isteyenleri Rumcu ilan etmesi, KKTC “yokluklar memleketine” dönüşmüşken ve kimse önceliklerimiz arasında görmüyorken cumhurbaşkanlığı külliyesi inşa edilmesi ısrarı, zaman zaman gazetecileri hedef alıp saldırması da tepki çekmektedir.”
-*-*-
En son açıklaması, bence son gaflarının en iğrencidir:
Ülkede yaşanan ekonomik krizi, “tarihin bir cilvesi” diye niteledi!
-*-*-
Tatar, kendisini eleştiren herkesi, “bana hakaret ediyorlar, düşmanca davranıyorlar” diye niteliyor…
-*-*-
“Şahsım” adına söylüyorum, hakaret ettiğimi düşünmüyorum, kimseye de bir düşmanlığım yok!
-*-*-
Ama şu sorular aklıma gelmiyor değil:
Mesela, Tatar’ın gaflarının sebebi nedir?
Bu gafları neden eleştirmemiz istenmiyor?
-*-*-
Şu iyi bilinmelidir ki; eleştiri yapmamıza engel olacak bir yasa yoktur…
Tam tersine, eleştiri yapmak anayasal hak ve görevimizdir…
-*-*-
Ama belli ki cumhurbaşkanlığının danışmanları, “eleştirmeyin çünkü…” demeye getiriyor, cümleyi bitiremiyor…
-*-*-
Çünkü derken?
Dokunulmazlığı ile ilgili yasal bir durumdan mı bahsediyorlar; yoksa başka bir şey mi?
-*-*-
“Bırakın arkadaşı dilediğini söylesin” mi demek istiyorlar?
Peki neden?
-*-*-
Haaaa, ben dahil her hangi bir yazıcının veya gazetenin ya da televizyon programcısının “zem ve kadih”e ya da “hakarete” dahil edilebilecek ifadeleri varsa; elbette konu yargıya aktarılabilirdir…
-*-*-
Peki, mahkeme, örneğin Türkiyeli gazetecinin saraydan kovulması ile ilgili görüntüleri isterse ne olacak?
Kadın mahkemeye şahit olarak gelecek!
Avukatlar görüntüleri isteyecek!
Jet Skandalı’ndaki gibi görüntüler hemen silinecek mi?
-*-*-
Mahkemeye veya yargıya daha başlamadan müdahale gibi olmasın ama “örneğin, Tıp Bayramı törenindeki müdahalesi doğru değildi” dersek, yargıç, “cumhurbaşkanıdır dilediği yerde dilediğini söyleyebilir” yargısına mı varacak?
-*-*-
Veya, şehitlikteki tarihi utanç paylaşımını, “Serhat İncirli’nin annesi yaptı; rahmetlik nenesi de o paylaşıma cennetten müdahale etti ve acil kaldırdı; kaldırma talimatını da EOKA’cı General Grivas verdi” kararına mı hükmedecek?
-*-*-
Ve affınıza sığınarak son bir soru sormak istiyorum: Sizler, Ersin Tatar’ın cezai ehliyeti olmadığı inancında mısınız?
Ben değilim!
-*-*-
Tabii ki hata yaparsa, yazılacak ve eleştirilecek!
Millet açlıktan geberirken sen saray yapımında ısrarcı olursan, eleştirileceksin!
Nostalji yaşamak için eylem
yapacaksak, yapmayalım!
Barış için tüm yollar açılsın…
Lefkoşa’da dünkü yürüyüş veya toplanmanın hedefi veya ana sloganı buydu…
Biz de katıldık…
Toplanma kısmına…
Yürüyüşe “sağ diz” sorunu nedeniyle iştirak edemedik…
-*-*-
Çok daha kalabalık olabilir miydi?
Elbette olabilirdi ama belki de son yıllardaki “akmazsa damlar” katılımlardan biriydi…
-*-*-
Yollar açılmalı mı?
Bu soruya yanıtım; “Tüm sınırlar kaldırılmalı” şeklinde olabilir…
-*-*-
Ama “yollar açılacaksa”; bu yürüyüş çok daha kalabalık olabilmeliydi…
“Ekmek” için yollar açılmalı!
Sadece “barış” için değil!
Hatta, “kapitalizmin temel çıkarları için kapılar açılmalı”…
-*-*-
Mesela kapıların açılmasını talep eden yürüyüşte, en ön sırada Faiz Sucuoğlu ile iki koalisyon ortağı ve Maliye Bakanı da olmalı!
Daha çok kapı, daha çok Euro’dur çünkü!
-*-*-
Neyse…
Bu yürüyüş veya toplanma, ekonomik hedeften çok “barış” amaçlıydı…
Haliyle, Sucuoğlu veya kabinesinden birinin katılması beklenmezdi…
Çünkü onlar için “barış” demek, koltuktan olmak demektir…
Türkiye müsaade etmezse, işemeye dahi gidemeyen bir zihniyette olduklarını üzülerek kabul etmeleri gerektiğinden eminim…
-*-*-
Ama bazı notlar paylaşacak olursam, “… Dünkü toplanmada, UBP’li, hatta fanatik UBP’li iki - üç kişi vardı” diyebilirim…
Birkaç da HP’li…
-*-*-
CTP, TDP, YKP, BKP, Sol Hareket oradaydı…
Yaş ortalamasına göre, 55 yaşındaki ben genç sayılabilirdim…
Aynı kadroyla, 15 yaşında da benzer eylemlere katıldığımı söylersem, pek hata yapmış olmam…
-*-*-
Yani, gençleri daha çok çekebilecek organizasyonlar şarttır…
Bu konuya kafa yormak gerekiyor…
-*-*-
Haddim değil ama haftaya sendikaların başlatacağı eylemler bu büyüklükte, bu kibarlıkta, bu sessizlikte olacaksa; şimdiden tavsiyemdir, vaz geçin!
-*-*-
Çok sevdiğim bir ağabeyimin de dediği gibi, nostaljik duygusallık yaşayarak, “… Birlik, mücadele, dayanışma” havasında toplanacaksak, hiç toplanmayalım daha iyi!
İki “eşit egemen devlet”in liderlerinin sanal alemdeki son paylaşımlarından alınmış iki fotoğraf… YORUMSUZ!