Mesleki Eğitimde Genç Kadınları Düşünmek
KKTC İstatistik Kurumu’nun 2023 Hane Halkı İşgücü Anketi sonuçlarına göre:
- KKTC’de işsizlik oranı %5 olarak hesaplanmış ancak Genç Nüfusta İşsizlik oranı %15: Yani eğitimde olmayan 15-24 yaş arasından gençlerin %15’i işsiz.
- Kadınların işgücüne katılma oranı %38 olarak hesaplanmış. Yani çalışma çağındaki her 10 kadından sadece 4’ü iş dünyasında kendisine yer bulabiliyor.
Yukarıdaki verilerden de anlayacağınız gibi çalışma yaşamı hem gençlerimiz hem de kadınlarımız açısından pek parlak değil. Kuşkusuz konu çalışma yaşamı olunca akla gelen ilk alan mesleki teknik öğretim oluyor. Açıkçası bu alandaki veriler de genç kadınlar (kız öğrenciler) açısında pek parlak değil.
Yandaki tabloyu incelediğinizde vahameti rahatlıkla görebilirsiniz:
- 2024-2025 öğretim yılında meslek liselerindeki öğrencilerin sadece %37,5’i kız öğrencilerden oluşuyor.
- Birçok meslek alanında kız öğrenciler ya hiç yok ya da çok düşük oranlarda yer alırken, “Çocuk Gelişimi ve Eğitimi”, “Güzellik ve Saç Bakımı”, “Moda Tasarım” ve “Gıda Teknoloji” alanlarında kız öğrencilerin baskın olarak yer alıyor.
Daha anlaşılır biçimde söyleyecek olursak:
Mesleki teknik öğretimde geleneksel kalıp yargılarını kıramadık. Kız öğrenciler, çocuk bakımı, güzellik, moda ve yemek işleriyle ilgilenmeye bu alanlarda baskın olarak eğitim almaya devam ediyorlar.
Meslek liselerindeki eğitimin toplumsal cinsiyet rollerine göre ayrıştığı ve dolayısıyla da verilen eğitimin kimi zaman bu rolleri pekiştirdiğini söylemek yanlış olmaz.
Meslek liselerindeki öğrencilerin ağırlıklı olarak erkeklerden oluşmasının, okul ortamında ve uygulamalı eğitimde toplumsal cinsiyet rollerini pekiştirdiği, bunun da kadınların işgücüne katılma oranlarının düşük olmasının önde gelen nedenlerinden biri olduğunu kabul etmemiz gerekiyor.
Peki, Ne Yapmalıyız?
- Her şeyden önce meslek liselerinin, sosyoekonomik açıdan dezavantajlı ve/veya akademik başarısı düşük öğrencilere ve daha çok genç erkeklere uygun okullar olduğu yönündeki algıların ve bu algıları besleye politikaları değiştirmemiz gerekiyor.
- Mesleki ve teknik eğitimin niteliği açısından, öğretim programları ve sınıf içi uygulamaların toplumsal cinsiyet bakış açısıyla gözden geçirmemiz gerekmektedir.
- Okul ortamlarında genç kadınların okuldaki varlığı dikkate alınarak, kullanılan alanlar toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı şekilde yeniden düzenlemeliyiz.
- Okulda genç kadınlara göre sayıca fazla olan genç erkeklerin, kadınlara yönelik tutum ve davranışlarının toplumsal cinsiyet eşitliği açısından destekleyecek disiplinleri sisteme entegre edebilmeliyiz.
- Okullarda Rehberlik saatlerinin önemi ve işlevi anlamalı, bu öneme uygun ders programları hayata geçirmeliyiz. Dahası özellikle genç kadınların mesleki gelişim ve istihdam alanlarında rehberlik hizmetlerinin güçlendirilmesi sağlanmalıdır. Bununla birlikte öğrenciler daha meslek lisesinde okuyacağı bölümü seçmeden önce ortaokullardaki Rehberlik hizmetlerinin toplumsal cinsiyet eşitliği anlamında desteklemeliyiz.
- Genç kadınların kazandığı mesleki becerilerin işgücü piyasasında kullanılabilmesi destekleyen mekanizmaları kurmalıyız.
Sözün özü; kadınların işgücüne katılma oranını artırmak istiyorsak, meslek liselerde okuyan genç kadınların, mesleki yönelim ve beceri kazanma süreçlerini desteklemekle, meslek liselerinin sadece erkeklerin, üstelik başarısız erkeklerin gittiği okullar olduğu algısından kurtarmamız gerektiğini anlamalıyız.
Anlayana Gülmece
Astronot Münhali
Uğraşa didine Kıbrıs’ta bir uzay mekiği yapılır, uzaya insan gönderecektir. Sadece bir kişi gidebilecek. Ancak tecrübesizlik olduğundan bu ilk yolculuğun çok tehlikeli olacağı aşikardır. Bu nedenle gönüllü bir Astronot adayı bulunmaz ve münhal verilir. Münhal şöyledir: “Uzaya gitmek isteyen Astronot aranmaktadır. Üstelik aday olacaklar istedikleri ücreti kendileri belirleyebilir.”
Başvurulardan sonra adaylarla mülakat yapılmaya başlanır.
Birinci aday bir öğretmendir ve şöyle der: “Geleceğimiz için çok önemli olan bu görevi, 1 milyon TL’ye kabul ederim.”
İkinci aday bir doktor ve şöyle der: “Sağlıklı yarınlar için çok önemli olan bu görevi 2 milyon TL’ye kabul ederi.”
Üçüncü aday bir politikacı yakınıdır, mülakatı yapanların kulağına doğru eğilir ve şöyle der: “Vatanım için çok önemli olan bu görevi 3 milyon TL’ye kabul ederim; 1 milyonu bana, 1 milyonu size, 1 milyonu da öğretmene verir onu göndeririz.”
Sonuç: Münhale üçüncü adaya atanır.
Okumuş muydunuz?
Doğrudur, kitap okumak karın doyurmuyor. Ancak karnı tok, beyni boş adamlarda çektiğimiz kadar hiç kimseden çekmedik.
Zülfü Livaneli