Mete Hatay’dan Pop Art resimlerle dolu tereddütsüz bir eylemlilik hali
Mete Hatay’dan Pop Art resimlerle dolu tereddütsüz bir eylemlilik hali
Murat OBENLER
Araştırmacı yazar Mete Hatay 2'nci kişisel resim sergisini “Tereddüt” adıyla Rüstem Kitabevi Galeri’de açtı. Çalışmalarında en çok Pop Art akımından elementler olan ve dijital baskı Politik Art örnekleriyle dolu sergi sanatseverleri her geçen gün artan tüketim çılgınlığı, çürümüşlüğü, çevre katliamı, kültürel ve sosyal yozlaşmayı görmeye,fark etmeye,rahatsızlık hissiyle harekete geçmeye çağırıyor.
Araştırma kitapları,makaleleri, araştırma yazıları ve müzik albümleri ile tanıdığımız Mete Hatay’ın sergisine tereddütsüz gidilmeli ve aynı hislerle de rezalete karşı bir şey yapmalı…
Ressam olmadan yıllardır resimle ilgilenmek ve 2 kişisel resim sergisi de açmak her kişinin başarabileceği bir durum değildir. Bu süreçleri hangi motivasyonla başarıyorsunuz? Bu işin sizdeki sırrı nedir?
Hatay: Benim belli araştırmalarım, yazı çalışmalarım var. Onların farklı dillerde, farklı medyumlar kullanarak (örneğin belgesel-Yönetmen Orhan Eskiköy ile Başgan belgeseli, kitap, akademik makale, popüler dilde yazılar) hayata geçiriyorum. Resim benim çok eskiden yaptığım ve yarım bıraktığım bir şeydi ve son 5-6 yıldır tekrardan hayatıma kattım. İki de kişisel sergi açtım.
“Ben ders adamı değilim. Daha çok oto-didaktik bir kişi olduğum için belli bir disiplin üzerinden araştırarak,öğrenerek ilerlerim.”
Yani bu konuda mektepli değil alaylı mısınız?
Hatay: Öyle denebilir. Ben ders adamı değilim. Daha çok oto-didaktik bir kişi olduğum için kendim belli bir disiplin üzerinden araştırarak,öğrenerek ilerlerim. İlk çiziği atmadan sanat tarihini okudum, gözlemledim vs. Uzun yıllar sonra resim macerasına yeniden bir dönüş yaptım. 2,5 yıl önce Parşömen (Palimpsest) adlı ilk kişisel sergimi açtım. İlk sergide Lefkoşa’nın duvarlarından yola çıkarak, duvarlardaki lekeleri alarak onun üzerine koydum, böylece eski ve yeniyi harmanlamaya çalıştım. Bunlar dijital çalışmalar tabi ki. Boyalar da var ama ona bir türlü giremiyorum. Çalışmalarımda Multimedya,baskı,kolaj ve illüstrasyon var. İki sergi arasında Hakan Çakmak’ın anısına düzenlenen karma sergiye de katıldım.
Geçmişte çizgi-roman deneyimlerim de oldu. Biz gençliğimizde çizgi romanla büyüdüğümüz için onun çok etkisi vardır. Onlardan yola çıkarak birçok çizimimiz de oldu. Kolejde Art A Level da var. Viyana’da bir süreliğine bir deneyimim oldu. Buraya döndüğümüzde bir arkadaşın stüdyosunda çalışıyorduk.
“Tüketim çılgınlığını, tabiata karşı hunharca davranışı anlatan, yeni kimliklerin oluşmasını betimleyen çalışmalar yaptım”
Tabi kuramsal-kavramsal olarak da bir çerçevesi var bu sergilerin.
Bu resimlerim kuramsal ve kavramsal çalışmalarımın belli bir bağlam içerisinde irdelenmesidir. Tüketim çılgınlığını anlatan, tabiata karşı hunharca davranışı anlatan, yeni kimliklerin oluşmasını betimleyen çalışmalar yaptım. Merak çok önemli. Belli soruları sorup onların cevaplarını arama süreçleri olarak değerlendirebiliriz. Hem bilinçli hem bilinçaltının bu çalışmalarda yansımaları oluyor. Çoğu parça tesadüfi değildir ama bazen de tesadüfsel çalışmalar da ortaya çıkıyor.
“Figüratif, ekspresyonist, sürreal elementler var tabi ki ama en çok da Pop Art var”
Bu sergide resim tarihindeki bazı yaklaşımların da izlerini görüyoruz. Burada da bir tarza bağlı kalmadan daha özgürce yaratımlar yapmışsınız.
Hatay: Figüratif, ekspresyonist, sürreal elementler var tabi ki ama en çok da Pop Art var. Political Art denebilecek türde, eklektik belli teknikler de görülebilir.
“Tereddüt aynı zamanda karar verilmezlik anıdır. Rezalete ne yapacağız sorusuna bir tavra geçerek anlatma yöntemiyle cevap veriyorum.”
Politika bu çalışmalarda oldukça fazla mesele edilmiş. Bu politikanın koyu siyah yansımalarını derinlemesine hissediyoruz sergiyi gezerken. Serginin adı “Tereddüt” ama sen Tereddütsüz bu konulara dalıyorsun…
Günlük hayatla siyaseti hiç ayırmam. Tereddüt aynı zamanda karar verilmezlik anıdır. Rezaleti betimlerken o rezalete ne yapacağız? sorusuna içten gelen şekilde bir tavra geçerek anlatma yöntemiyle cevap veriyorum. Konuya o eşikten bakıyorum ve öyle mi olsa böyle mi olsa konuşmalarını geçiyorum.
Bir yerde saptama,tesbit yapmak var diğer tarafta aksiyon,eylem,hareket var. Sen tereddütsüz terazinin eyleme geçen tarafındasın.
Aynen öyle. Aşırı bir mesaj verme derdim yok ama sunduğum veya yapıbozumuna uğrattığım birçok durum var. O durumların sorgulanmasını, sağlıklı bir şekilde tartışılmasını sağlayacak bir şekilde sunmaya çalıştım. Bir işaret etme diyelim.
Kara mizah ve onun absürdizm şeklinde sunumun da dikkatlerden kaçmıyor.
Birinci sergimde daha çok ironi ve absürtlük vardı. Burada da var ama 2.sergide biraz daha biçimselliğe de önem verdim. Birincide bilinçli şekilde biraz daha aceleyle yapılmış bir his vermek istedim. (Temadaki aceleliliği göstermek istedim) Burada oturaklı,zamana yayılmış çizimler vardır.
“Hep bir sünger tarafım vardır. Günlük hayat, yaşadığımız her şey beni etkiliyor. Sergide Gazze’ye odaklanan birkaç çalışma da var”
Burada üretim süreçleri ve yöntemlerine de biraz değinmek istiyorum. Bu sizin ana çalışma alanınız da olmadığı için merak ediyorum.
Hatice Tezcan arkadaşımın benim için “Sünger gibisin. Ne görüyorsan çekiyorsun.” ifadesini kullandı. Hep bir sünger tarafım vardır. Günlük hayat, yaşadığımız her şey beni etkiliyor. Çoğu Kıbrıs odaklı,daha az olarak da evrensel konulara işaret eden çalışmalar var, Gazze’ye odaklanan birkaç çalışma da var. Benim betimlediğim konulardan tüketim kültürü(vahşiliği) çok evrensel bir konudur.
“Aktivist bir araştırmacıyım. Yazılarım sırf terfi almak için yazılmış yazılar değildir”
Çalışmalarda sizin aktivist kişiliğiniz yansımalarını da gözlemliyoruz.
Evet aktivist bir araştırmacı olduğum söylenebilir. Sırf terfi almak için yazılmış yazılar değildir yazdığım yazılar,makaleler,kitaplar vs. Günlük hayatın içine giren, oradan aldığımı ve ona verdiğim referansı da tekrar kamuya yönlendirdiğim bir tavrım var. Fildişinden oluşmuş bir şeyin içinde veya akademinin de içinde değilim. Bunların avantajlarını da kullanıyorum.
Malzeme kullanımında bir hassasiyetiniz, mutlaka olması gereken veya asla kullanmam dediğiniz şeyler var mıdır?
Son iki sergide daha çok dijital çalışmalar yaptım. Baskı süreci çok önemli. İlk sergide istediğim kahıtları bulamamıştım ve kanvasa basma zorunluluğu üzerinden gittik. Burada Oya Silbery Yaşarcan’ın tavsiye ettiği Almanya’dan getirdiği bir kahıt hepimizi çok mutlu etti. Bütün o detayları öne çıkardı. Pas ve bakırımsı renkleri öne çıkarması iyi oldu, amaçladığımız hedefe bizleri yaklaştırdı.
“Yapı itibariyle sıkışamam,yapmak istediğim şeyleri en iyi şekilde yapmaya, kullandığım araçları da öğrenmeye çalışırım”
Çürümüşlüğün, yok oluşa doğru gidişin, yaşanan kaotik durumun sanatsal bakış açısıyla tuvale aktarımını görüyoruz. Bunu bir alana sıkışmadan çok açık,özgür bir bakış açısıyla süzüyor ve yansıtıyorsunuz.
Yapı itibariyle sıkışamam ve yapmak istediğim şeyleri en iyi şekilde yapmaya çalışırım. Kullandığım araçları da öğrenmeye çalışırım. Müzikte de öyledir. Tabi ki bana katkı koyan,destek veren arkadaşlar var. Son sergide Oya Yaşarcan Silbery bana sanatsal,lojistik çok fazla yardımı oldu. 160 resimden ilk 42 sonra da 33’e düşürdük. Estetik açıdan da her ne kadar grotesk ve karanlık olsa da onun da estetiği var ve sergiyi oluştururken bağlam ve konu yanında ona da dikkat ettik. Turan Aksoy hocanın kurulumda çok yardımları oldu. En önemlisi Rahme Veziroğlu her sıkıştığımızda yanı başımızda oldu. Memo bu olayı çekip çevirdi. Kendi yağıyla kavrulan Rüstem ailesine teşvik ve desteği için çok teşekkürler. Yine en büyük teşvik eşim Rebecca’da geldi. Bu yaptığınız şeylerin sunuşunda Rus piyanist Anastasiia Andrievska da müzikleriyle katarak daha derin bir bütünlük yaratmak istedim. Contemporary denen ve avangarda da kaçan,minimalist müzik türü sergimizi tamamlıyor. Sonunda da Dj.Ufuk Tekin etkinliğe müzikleriyle katkı koydu. Hiyerarşinin ortadan kalktığı,dostça,arkadaşça ve samimi bir ortam vardı.
Adanın güneyinden de önemli katılımlar oldu serginin açılışına. Sanatın toplumları yakınlaştırması, hem ortak hem de karşılıklı sergiler,konserler,tiyatrolar yapılması çok önemli. Sen nasıl buluyorsun bu sanatın yakınlaştırıcı etkisini?
Evet önemli akademisyen dostlarımız geldi,sanatçı Rumlardan gelenler oldu, sanatseverler geldi. Yabancılar da geldi, güzel ve hoş bir misafir grubu vardı.
“25 sene önce bir bütçe ayırmıştım. O küçük bütçeyi bugüne kadar döndürerek getirdim.”
Bir resmin ne kadar fiyatının olduğu neye göre belli olur? Malzeme,emek,tuval vs.? Bunun bir kriteri var mıdır?
Müzik, kitap vs. gibi farklı alanlara bulaşacağımda 25 sene önce bir bütçe ayırmıştım. İlk albümümü yaparak ve satarak o parayı yeni işlere döndüreyim diye bu işe giriştim. Oradan 3 albüm çıktı. Oradan buradan para istemedim. İsteyen insanları da anlıyorum tabi ki ama o tarz bana göre değil. Zaten sanat dünyasının içinde orta sınıf ve üzeri yoksa orada maddi bir şey dönmüyor demektir. Ben küçük bir bütçeyi (ayni para) bugüne kadar döndürerek getirdim. Piyasadan ne kadar kaçmaya çalışırsanız çalışınız yine de satılabilirliği düşünerek bir fiyat belirlemelisiniz. Ben tabi ki baskı kullanıyorum ve onu da bir yere kadar isteyebilirsiniz. İki kopyalı bir baskıdır. Tabi ki sanatçıların piyasada kendi değerleri de vardır.
“Yönetmen Orhan Eskiköy ile aktivist bir belgesel üzerinde çalışıyoruz. Festival için değil farkındalık yaratmak istiyoruz.”
Siz sanatın birçok dalında üretim yapıyorsunuz. İnşaat furyası en sonunda sizin kapınıza kadar dayandı. Bu konuda bir mücadeleniz var. Bundan sonraki projeler nelerdir?
Sanatsal açıdan yaşadığımız mücadeleleri de çalışmalarımıza yansıtıyoruz. Bu bazen daha da aktivist bir hal alabiliyor. Bu konuda yönetmen Orhan Eskiköy ile aktivist bir belgesel üzerinde çalışıyoruz. Sene sonunda 20 dakikalık bu belgeseli çıkarıyoruz. Festival için değil farkındalık yaratmak istiyoruz. Gelen felakete karşı nasıl bir pozisyon alınması lazım, nasıl bir mücadele gerekir meselesini uzmanlarla da konuşarak sorgulayacağız.
“Editoryal bağımsızlık zaten tartışmasız olması lazım. Tereddütsüz”
Etraftan sana bazı konularla ilgili de çalışma veya çalışmama konusunda fikirler, öneriler,telkinler gelir mi? Bunu da yapsan iyi olur gibisinden.
Hatay: Tabi ki etrafımızdan arkadaşlarımızın önerileri olur. Fikir olarak çoğu şeyi zaten konuşuruz. Editoryal bağımsızlık zaten tartışmasız olması lazım. Tereddütsüz bir mesele.