Metinser: Ben sinek avlayacak adam değilim
Metinser: Ben sinek avlayacak adam değilim
Levent Özdağ
Rifat Metinser, ‘Galabalık’, eski ismi ile ‘Köprü Balıkçısı’ olarak bilenen Lefkoşalıya balığı sevdiren kişi. BRT’den 39 yaşında emekli olan Rifat Metinser 1994 yılında balıkçılığa başladı. Her zaman güler yüzlü ve enerjik insan Rifat Metinser, “Ben hep mutluyum… Mutsuz günüm yoktur. Açık kalp ameliyatı oldum yine mutluydum” diyerek hayatı ve insanları ne kadar sevdiğini dile getiriyor…
• Esnaflık ile ilgili duygularınız nedir?
• Herkes esnaf olamaz. Esnaflık özel bir kabiliyet ister, iş sevgisi ister. Hele Kıbrıs gibi küçük yerlerde şu herkes birbirini tanır karşındaki müşteriye kendinden vererek sevgi ile hizmetin ile fiyatın ile… İnsanı kazanmak lazım. Bu da insan sevgisi ister. Temiz, titiz olmak lazım ve doğru dürüst olmak lazım. Eğer doğru isen, ‘doğru duvar yıkılmaz’ mesleğini icra edebilin.
• Masa başı bir iş hayaliniz oldu mu?
• Ben hep teknik işlerle uğraştım, tamir etmek gibi mesela. Hiç masa başı işlemedim ben, işleyemem da. Düşünmedim, yapamam, yani gençken de yapamazdım şimdi de yapamam. Karakter meselesi tabii bu, bazı insan da bu işi yapamaz. Çocukluğumdan beri hareketli işler yaptığım için masa başı görev hiç düşünmedim, otururken çok sıkılırım. Hareketi severim.
• Kıbrıs’ta balıkçılık şu anda ne konumdadır?
• Balıkçılık ülkemizde profesyonel bir iş değil. Halen daha, balık yakalayan yani parasını denizden kazanan insanlar balıkçılıktan doymuyor. Belli bir gelir sağlar sadece. Devlet desteği yok, hem denizlerimizde balık yoktur. Balık popülasyonu çok azdır. Bu da denizlerimizin açık deniz olması, körfezlerimizin olmamasını sayabiliriz. Göçmen balıkları yakalarız ya da mevsimine göre balık avlanmaya başlarız. Balık popülasyonu hiç artmıyor. En çok bizim denizlerimizde barbun ile voppadır. Öyle olmasına rağmen barbun yaz mevsiminde çıkar ama maalesef bu yıl yeteri kadar voppa çıkmamıştır. Kardeşim balık avlama işi yapar, ancak mazot parasını çıkarır.
“DÜKKANA GİRENE BAKAR, VERGİYİ YOLLAR”
• Esnafların ne gibi sorunları vardır? Eğer yetki sahibi olsanız neyi değiştirirsiniz?
• Kıbrıs’taki esnafçılığı küçük aile işletmesi olarak görürüm. Esnafın büyüklüğü küçüklüğü olmaz, esnaf ailesini geçindirmek için çalışır. Devlet esnafa, elektriğini, suyunu öderken kolaylıklar yapabilir. Vergiden biraz indirim yapabilir. Vergi memuru gelir mesela bakar dükkana kaç kişi girer, Kıbrıs’ta kaç kişi gelecek dükkana. Bakar çok para kazanır bunları der, hemen vergi gelir kapıya. Bizde hep götürü usulü var. Yani esnafların giderleri var, kazandığının hepsi cebine girmez.”
• Genellikle balık restoranları deniz kenarlarındadır, öyle bilinir. Lefkoşa’nın göbeğinde balık restoranı açma fikri nasıl gelişti?
• Açarken burayı balıkçılığı yapacağız diye açtık. Burayı işleteceğiz diye açtık. Açmadan evvel dediler balık restoranı Girne’de ne bileyim deniz kenarında olur ne kadar açıldıysa hepsi kapattı. Ben araştırma yaparken açmadan ben müşteriye gittim, onlar bana değil ben onları gittim. Açmadan bir arkadaşıma sordum balık restoranı olan, deniz kenarında çok saygı duyduğum biridir ismini vermeyeceğim ama bana dedi ki ‘eğer sen açarsan bu balık restoranını müşteri dağı aşıp da Girne’ye gelmez’dedi. Beni çok motive etti bu laf ve açtım. Açtığım günden bu güne şükür ki 11 yıldır hiç dükkan boş kalmadı. Hiç sinek avlamadık çok şükür, ben sinek avlayacak adam değilim.
• “Galabalık” ismi nereden gelir?
• Gala balıkçılıkta ağları toplarken bir terimdir. Balık zaten bildiğiniz sevdiğim mesleğin ismi. İkisini karıştırınca bu isim çıktı meydana. Kendim buldum.
• En mutlu olduğunuz gün nedir?
• Ben hep mutluyum, mutsuz günüm yoktur. Açık kalp ameliyatı oldum yine mutluydum. Ameliyat olacağımda veya olduktan sonra da mutluydum. Niçin bilir misin, ben hayatın gerçeklerini bilirim. Bugün hepsimiz insanız, hasta olacağız, ayrılıklar yaşacağız, parasızlık yaşayacağız. Peki bunları kimler yaşar bizler, sen çekmezsen ben çekmezsem kim yaşayacak. Bunları bilerek yaşacağız.
“PARA İÇİN ASKERE GİTTİM”
• Çocukluğunuzun Kıbrıs’ı nasıldı?
• 1958, 1963, 1974’te neler oldu neler yaşandı hatırlarım. Fiilen yaşadığım için bilirim. Çocukluğumuz fakirlikle geçti. Bir çift ayakkabıyı 3 kişi giyerdik. 1965’te ortaokula gittim, okulun en fakir öğrencisiydim ve tüm sınıf para toplayıp bana ayakkabı aldılar. Bu yüzden ben iyi esnafım, değer bilirim. 1967’te 16 yaşında askere gittim ve para için gittim. Vatan için filan değil. Orta 3 sınıfa gittim okumak için para lazımdı. Askere gittim komutan bana “16 yaşını doldurmadın” dedi, 6 ay boyunca para verdi, 16 yaşımı doldurdum ve askere girdim. 5 sene 3 ay askerlik yaptım. 21 yaşında üniversiteye gitmek için çıktım. Eskiden hırsızlık yoktu derler kim kimden neyi çalacaktı. Herkes de bir birini tanırdı.
• Hayal ettiğiniz bir ülke oldu mu yaşamak için?
• Hayal etmedim, Kıbrıslıyım, Kıbrıs’ı severim, vatanımı severim. Dünya’yı gezdim, gezmeyi severim sosyal yaşamları görmeyi. Gidip da Mısır’daki piramitleri görsem ne olur görmesem ne olur. Hayatları görmeyi severim. Mesela Rusya, Amerika’ya gittim ve bütün Avrupa’yı gezdim. Babamın bir lafı vardı ben çocuktum o zamanlar Camii ve Hurma olan ülkelere gitme diye. Hiçbir ülke Kıbrıs’tan daha güzel değil. Coğrafya olarak Türkiye de güzeldir.
• Bu kadar yıldır balıkçılık yapıyorsunuz. Ne tür balıkları yemeği seviyorsunuz?
• Taze veya bayat balığı anlamak lazım bu işi yapıyorsanız. Meraklıyım okurum, hangi balık nerede yetişir hangi denizin balığı daha lezzetlidir gibi. Okyanus balığı ile Akdeniz balığı arasındaki farklar. Balığın her türlüsünü yerim ayırt etmem. Barbun veya voppa kavurma için, güzel ızgara olarak lahos ve orfo güzeldir. Barbun’u sevmem ama yerim. Barbun’un nerede yetiştiğini ne yediğini denizin hangi seviyesinde yaşadığını bildiğim için yerim ama haz almam. Lahos’u severim gerek ızgara gerek kavurma. Bütün balıkların vitamini aynıdır. En vitaminli balık Somon’dur omega 3 en fazla olan balıktır. Sevmem çünkü yağlı balıktır. Çok soslu balık yemeği sevmeyiz.