Meydandaki güvercin
Sarayönü Meydanı…
En son ne zaman meydanda oturup sağı solu izlediniz…
Kentin göbeği…
Çeşit çeşit insan…
İnanılmaz bir insan çeşitliliği.
Görmesem inanmazdım.
Motoruyla yaşı 70’i aşan bir amca geliyor, günde 2-3 kez…
Motorunda taşıdığı 'ıslak ekmeklerle' meydandaki güvercinleri yediriyor.
Sonra sessiz sessiz, motoruna binip uzaklaşıyor.
Tek amacı güvercinleri doyurmak…
Sonra bir orta yaşlı kadın geliyor, hemen hemen her gün!
Meydandaki banka oturuyor, gezdirdiği köpeği ile mola veriyor.
Köpeğiyle konuşuyor, insana konuşur gibi…
Uzun uzun sohbet ettikten sonra yürüyüp Lefkoşa sokaklarında kayboluyorlar.
Sonra başkası…
Bu kez 'güvercinlere su koyan adam' geliyor.
Her gün!
Meydandaki su kaplarına su dolduruyor!
Dikkat ettim de, bu insanlar hayvanları, yaşamı karşılıksız seviyor.
Güvercinlerin karnını doyurmak, onlara su vermek, kendi köpeği ile dakikalarda konuşmak…
Az buz şeyler değil…
İnsanı insan yapan davranışlar bunlar.
Sevgiyi barındıran hareketler…
Bunları size neden mi anlatıyorum?
Anlatma sebebim şu; tam da bu günlerde sevgiye öylesine ihtiyacımız var ki…
Allah aşkına gazetelerin yazdıklarına bakar mısınız?
Cinayet, poliste ölüm, intihar, kendi kızına tecavüz, siyasi krizler, kavgalar, gürültüler, vesaire, vesaire, vesaire…
Sevmek, karşılıksız sevmek dururken biz neylerle uğraşıyoruz bu kısacık ömürde…
Meydandaki güvercinleri yediren adamın yüreği kadar yüreğimiz olsa keşke, hepimizin…
Ve köpeğe konuşacak kadar insanlığımız, inanın tüm sorunlarımız çözülecek.
Önce insan olmayı başarabilsek, önce sevmeyi başarabilsek…
Gerisi gelecek…
--------------------------------------
<<Ayşaba gibi sevmek>>
Askerliğimi Lefkoşa'da yaptım...
Hudutta...
"Temas Hattı" dedikleri sıfır noktasında, nöbet tuttuk, günde 10 saat...
Hala bizim nöbet tuttuğumuz yerde bekliyor mücahitler…
Onlarca yıldır, aynı yerde…
"Arap" nöbet yeri var, Köşklüçiftlik'te, İngiliz Elçiliği arkasında...
“Arap” lakaplı bir TMT mensubunun orada öldüğü söylenirdi.
O nedenle yerin adı Arap!
Evi, Yeşil Hat'ta, Arap nöbet yerine dayalı, kocaman yürekli bir Lefkoşalı yaşıyor o bölgede…
Nöbet yerine birkaç metre uzaklıkta...
"Ayşaba"...
Kimilerine göre “Ayşe Teyze”…
60'lı yıllardan beri nöbet tutulan Arap nöbet yerinin Ayşabası...
Orada her nöbet tutan askerin karnını doyuran, su veren, Ayşaba...
Evinin garajında askerler için özel olarak aldığı buzdolabında ne ararsan var!
Yazda buzlu karpuz, kışın sıcak çikolata...
Çikolata, meyve, sandviç, soğuk su...
Öylesine içten, öylesine samimi bir kadın...
Hala orada ve hala askerlerine bakıyor... Hiçbir karşılık beklemeden yediriyor, içiriyor.
Ve bu davranışıyla kimseye de hava atmıyor, ona buna anlatmıyor. Bu hayat hikayesinin askerlikle, militarizmle ilgisi yok...
Hikayenin özü sevgide... İnsan sevgisinde... Demek istediğim şu k; hayatı, Ayşaba'nın askerlerini sevdiği gibi sevin, hayata o bağlılıkla bağlanın... Karşılık beklemeden… BU kısacık ömürde sevgiden başkası yalan...
İyi pazarlar...
--------------------------------------
Yıllık iznimin bir bölümünü kullanacağımdan bir süreliğine sizden izin istiyorum…
Görüşmek üzere...