Milli Dava / Milli Sorun
“Milli Dava”.... Çok ‘kutsal’ bir tanımlama. Kıbrıslı Türkler için de Türkiye için de Kıbrıslı Rumlar için de Yunanistan için de. Hem de yarım yüzyılı aşkın bir süredir. Her dört taraf da “Milli Dava”, “Milli Sorun” diye diye Kıbrıs’ta nereden nerelere gelindiğinin farkında bile değil hala.
“Milli Dava”.....Türkiye’den ziyarete gelen büyük küçük herkesin en büyük silahı. Sadece onların mı ? Hayır... Buradaki kafadarlarının da...
“Milli Dava”... Yıllardır ama yıllardır “Milli Dava” dendi mi, akan sular duruyor. Bunca yıldır olup biten herşey bu sözcüklerle bir anda unutturulmak isteniyor sanki. Bir sessizlik oluşuyor bir anda.. ‘Kutsallaştırılan’ bu iki sözcük karşısında kim ne diyebilir ki ? Yaşananlar, yitirilen canlar, kaybedilenler bir yana, bunca yıldır her tökezlenildiğinde bu iki sözcük arkasına sığınılmadı mı ? Bu ülkede her ne yapıldıya “Milli Dava” uğruna yapılmadı mı (!!!)... Tüm fedakarlıklar “Milli Dava” uğruna gösterilmedi mi (!!!)... Bu iki sözcükten daha kutsal, daha kapsamlı, yorumlanması sınırsız, tartışılması zor başka nasıl bir slogan bulunabilirdi ki ?
Seçim geliyor ya şimdi, seçim afişlerinde bile (hala) “Milli Dava” hatırlatması var. Yıllardır sarılacak başka bir dal, söyleyecek farklı bir şey bulamayanlar hala “Dava”dan medet umuyorsa anlayın siz ülkenin halini.
Aynı şey Kıbrıslı Rum için de geçerli. “Milli Dava” dendi mi Rumlar arasında da yelkenler iniyor bir anda. Herşey bir kenara itiliyor, “Milli Dava” diye diye yitirilen canlar da unutuluyor, mallar da.... “Milli Dava” diye diye yaşanan, bırakın 50’li yılları, 63’ler de bir kenara itiliyor bir anda, 74’deki faşist darbe de arkasında gelen savaş da.
***
Yunanistan Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Evangelos Venizelos geleneksel Kıbrıs ziyaretini yaptı. Mesaj aynı, değişen birşey yok. Ne diyor Venizelos ? “Kıbrıs sorunu büyük milli mesele” diyor. Yani eşittir “Milli Dava”...
Yarın obür gün, 20 Temmuz kutlamaları için Türkiye’den ‘büyükler’ gelecek yine. “Milli Dava” uğruna Kıbrıs’ta bulunan, askerler, tanklar, toplar, tüfekler resmi geçitler yapacaklar caddelerde. Askeri helikopterler, savaş uçakları uçuşacak semalarda. Bu arada bol bol “Milli Dava” nutukları da atılacak her zaman olduğu gibi. Laf aralarında ‘adil ve kalıcı bir çözüm’den de söz edilecek. Hiç kuşkunuz olmasın. Hangi tarafın “Milli Dava”sına bire bir uygun ‘adil ve kalıcı bir çözüm’ ? Bu hiç belli değil.
***
‘Ekonomik krizdir’, ‘seçimdir’ derken ‘çözüm’ için görüşmelerin geleceği belli olamıyor bir türlü. En iyimser olasılık Ekim’miş... Aslına bakarsanız her iki taraf da ‘çözüm’ falan peşinde değil. Her iki taraf da “Dostlar alışverişte görsün” havasında.
Türk tarafının baş görüşmecisi Cumhurbaşkanı Eroğlu, çok ilginçtir, “Rumlar zamana oynuyor. Bizi müzakere masasında tutup yılları geçirmeye çalışıyorlar..” diyor.
Taksim’e karşı olan; savaşı kaybeden; binlerce ölü veren; hala binlerce kayıp’tan söz eden; büyük toprak, mal, mülk kaybeden; taksimin gerçekleşmesini acı içinde seyreden ve bu durumu hiç hazmedemeyen Rumlar iken; ve de zaman aleyhlerine çalışırken, neden zamana oynasınlar ki ? Gerçekte zamana oynayıp mevcut durumu korumanın, Türklerin taktiği olduğunu tüm dünya çok iyi biliyor ve görüyor.
Hiç kimse kendi kendini kandırmasın. Ne Rum’ ne de Türk’ü... Meselenin kilidi “Milli Dava”... Her iki taraf da ‘çözüm’ü kendi bakış açısı içinde “Milli Dava çerçevesinde bir çözüm” olarak gördüğü sürece, -beklenmedik bazı gelişmeler olmazsa- bir sonuca ulaşılması pek de mümkün görünmüyor.