“Mış Gibi” Protesto!
“Mış Gibi” Protesto!
Tufan Erhürman
Modern insan, siyasal olandan uzaklaşmaya ne kadar uğraşırsa uğraşsın, “sosyal hayvanlığı”nın sonuçlarından kurtaramıyor kendini. Kamusal alanda bir biçimde var olmak ya da onun günümüzdeki karşılığıyla söylersek “görünür olmak” için elinden geleni yapmaya devam ediyor.
Zygmunt Bauman The Guardian gazetesinden Decca Aitkenhead’in yaptığı haberden hareketle çok çarpıcı bir biçimde anlatır bunu. İngiltere’de West Country’nin üç farklı kasabasında “büyükanneler, yeniyetmeler ve işkadınları” sokağa dökülmüştür. Hedefte hapishaneden salıverilip evine dönen bir pedofil (Sidney Cooke) vardır. Aitkenhead olayla ilgili gözlemlerini şöyle aktarır:
“Bugün insanları kesinlikle sokağa dökecek bir şey varsa, o da kentlerine bir pedofilin geldiğinin fısıldanmasıdır. Bu tür protestoların işe yararlığı gittikçe daha fazla sorgulanıyor. Ancak bu protestoların pedofillerle gerçekten bir alakası olup olmadığını sormuş değiliz” (Zygmunt Bauman, Siyaset Arayışı, çev. Tuncay Birkan, İstanbul, Metis Yayınları, 2000, s. 17).
Özellikle son cümle üzerinde durup düşünmek gerekir. İnsanların bir pedofilin hapishaneden salıverilip evine dönmesini protesto ettikleri açık olduğuna göre, protestoların pedofillerle gerçekten alakası olup olmadığını ayrıca sormak gerekli midir?
Yaptığı yoruma bakılırsa Bauman bunun son derece gerekli olduğu kanısındadır. Şöyle der:
“Daha önce kamusal bir eyleme girme konusunda hemen hiç istekli olmamış ama şimdi yerel karakolu uzunca bir süredir kuşatma altına almış [kalabalık] Cooke’un gerçekten kuşatılan binada saklandığından bile emin değildi aslında. Olayın gerçek ayrıntıları hakkındaki bilgisizlikleri, bu konuda bir şeyler yapma ve bunu yaparken görülme kararlılıklarının yanında ikincil kalıyor...” (Bauman, s. 17).
Aslında Bauman, bu yorumla, Aitkenhead’ın sormadığı sorunun yanıtını veriyor. Protestoların gerçekte pedofillerle alakası yok ona göre. Esas sebep, kalabalığın içindeki insanların kamusal bir konuda bir şeyler yapma, daha açık söylersek, kamusal alanda görülme arzusu. Ama bu tespit ister istemez başka bir soruyu getiriyor akla. Peki neden bu olay öyleyse? Hayatları boyunca kamusal bir eylemde bulunmak konusunda istekli olmamış bir grup insanın durup durup da bu konuda eyleme geçmiş olması onların pedofili konusundaki hassasiyetini göstermiyorsa neyi gösteriyor olabilir?
Bu soruyu Aitkenhead’ın sözleriyle yanıtlar Bauman: “Her nerede olursa olsun Cooke çok ender bulunan bir fırsatı, birinden gerçekten, yüksek sesle, herkesin önünde, cezalandırılma korkusundan tamamen muaf olarak nefret etme fırsatını veriyor. Kötünün karşısında iyinin yanında olma meselesi bu... Bu yüzden de Cooke’a karşı tavır aldığınızda nezih biri olarak tanımlanıyorsunuz. Artık saygınlığınızı yitirmeden nefret edebileceğiniz çok az insan grubu var. İşte pedofiller tam aradığınız grup” (Bauman, s. 18).
Günümüz insanının “sosyalleşme” ve “siyasallaşma” konusundaki riyakarlığını ortaya koyuyor aslında Bauman ve Aitkenhead’in anlattıkları. Hem kamusal alanda görünür olacak, hem de kimseyi karşınıza almayacaksınız. Hem birinden nefret edecek, hem de bu hissiniz dolayısıyla hiç kimse tarafından kınanmayacaksınız. Hem bir eylem yapacak, hem de her eylemin zorunlu unsuru olan bilgilenme ve sonuç almak için strateji geliştirme gibi konularda zerre emek sarf etmek mecburiyetinde kalmayacaksınız. Hem kamusal alanda bir şey yapıyor görünecek, hem de aslında, iki adım yol yürüyerek spor yapmak, biraz bağırıp çağırıp içinizi boşaltmak dışında hiç bir şey yapmayacaksınız. Oh ne ala memleket!!!
Bauman ve Aitkenhead’in yazdıklarını okuyunca, ister istemez yurdum insanı ve bizi protesto etmeye iten konularla protesto yöntemlerimiz geldi aklıma. Bu noktada çok didaktik olmak, okuyucunun düşüncesini bir ya da birkaç olayla veya yöntemle sınırlamak istemem. Sadece birlikte düşünmeye davet etmektir arzum. Acaba biz de, bizi, risk almak zorunda bırakmayan, önceden bilgilenmeye ve sonuç almak için strateji geliştirmeye mecbur etmeyen, aslında hiç bir şey yapmaksızın bir şey yaparmış gibi görünmemizi ve çok fazla emek sarf etmeden bir kamusal özne olarak kabul edilmemizi sağlayan konularda ve yöntemlerle mi yapıyoruz protestolarımızı? Bu soru üzerinde düşünmeye değer doğrusu!