"Mit hapsi"
Önce dogmatik bir dayatma kurguluyorsunuz!
Sonra sahnelediğiniz bu dayatma ile,
bireyleri dönüştürerek öyküyle uyumlu bir bütünlüğe katkıda bulunmaya zorluyorsunuz!
Neticede "mış gibi"lik bir iradi özgürlük"müş" gibi oluyor!
Nasıl ama?!
Tabii ki, belirsizliği artırmak gayretleriyle döşenmiş "miş"ler "müş"ler de uğruna ömür vakfedilecek değerde olmalı!
Mihenk taşları bu "miş"ler "müş"ler...
Anlam ve değerleri kendinden menkul, mesnettsiz referanslar ama işe yarıyorlar!
Zaten biliniyor:
“İnsan irrasyonel bir varlık!”
Öyle değil mi?
Aslında Kıbrıslılar için dejenerasyon denilen durumdur bu:
“Orjinalden uzaklaşmak suretiyle, özün zayıflaması...”
Eğer yaşadıklarımızdan anlamlı dersler çıkarabilseydik,
geçmişten bugüne taşıdıklarımız, deneyimlerimiz ve öğrendiklerimiz olacaktı, geçmişin kendisi değil.
Ancak ne yazık ki durum böyle değil!
Siyasi sistemin dejenerasyonu ise, Avrupa Birliği'ne girme yönündeki rotadan-yani en baştaki "İlksel" olandan-
"yalan" dünyada tutunulacak "gerçeklik" arama-keşfetme gayretlerine doğru gerilemekle gerçekleşiyor...
AB norm ve değerleri yerine, "tepeden babacılığın" belirlediği ve çoğu zaman gerekçesini bilmediğimiz,
karar ve politikalar...
Kısacası bilinen çevrelerin günübirlik hedeflerini idealleştirmek politikası!
Yakında "ilmilik adına" bazı konulara,
ruh ve inanç veya ahlâki değerler ile açıklanma ihtiyacı da doğacak, görürsünüz...
Çünkü yaşanan hayata, akıl ve matematikle çözüm bulunamıyor!
Bu bir akıl tutulması değilse nedir?
Adını siz koyun.