1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Moloz yığını
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Moloz yığını

A+A-

Cepheleşmeden besleniyorlar.
İnsanları bölmek, ayrıştırmak, parçalamak, korkutmaktan mutlu oluyorlar.
Çünkü toplumu değil kendilerini seviyorlar.

"Onlar ve biz" diyorlar ve güya "egemen devletçilik" adı altında kendilerine alan açıyorlar.

En yakınlarına defa defa müdürlük veriyorlar.
Kamusal kaynakları üleşiyorlar yıllardır ve bunu ya “Türklük” adına yapıyorlar ya “devlet."

***

Yurdumuzu böldüler.
Yetmedi!
Şimdi ada yarısını da bölüyorlar ortasından...

"Egemen devletçiler" demişler adlarına...
Bu nasıl egemenlik ki kendi kurultaylarına dahi bir başka ülkeden müdahale ediliyor.

Ada yarısında "Başbakan" diye anılan kişinin Türkiye tarafından "atama" usulü ile göreve getirildiğini bilmeyen var mı?
Kendisi dâhil!

Göstermelik seçimler yaptılar...
Göstermelik kurultaylar…

***

Ya Dışişleri Bakanı?
Tam da “döve döve” bakan yaptılar adeta…
Tehditle!
Bunu biliyor ya, savunma mekanizması olarak sürekli Avrupa Birliği'ne meydan okuyor, Birleşmiş Milletler'e saldırıyor, bir tekerleme gibi egemenlik anlatıyor.

“Cumhurbaşkanlığı” seçimine yönelik müdahaleyi dünya yaşadı zaten…
Adada ne kadar uluslararası temsilci varsa “dalga” konusuyuz resmen!

***

İnsanlar giderek daha çok yoksullaşıyor.
Birkaç ayrıcalıklı grup yaratıldı, paranın kaynağı meçhul ya da meşhur varlıklı tabakalar oluştu.
Siz bakmayınız onlara…
Bir yanda da derin bir yokluk var ülkemde…

Gençler kaçıyorlar ne yazık...
Göç ediyor gençler birer birer...
Milli masallarla hepimizi avutanların umurlarında bile değil...
Çünkü kendi varlıklarını korumak uğuruna bu ülkeyi deniz ötesi sermayeye peşkeş çekmekle meşguller...

***

Tarih affetmeyecek hiçbirini…
İnsanlık affetmeyecek.
Kıbrıs’ı yurt bilenler affetmeyecek…

Yurdumuzu yoklukla sınıyorlar.
İlhak siyaseti uyguluyorlar hoyratça ve insanları cepheleştirerek kazanıyorlar.

***

Tam bir “moloz yığını” ortalık…
Her anlamda büyüyor kirlilik, düzensizlik, başıboşluk…
İnsan ilişkilerinden siyasete, çevre talanından denizlere…
Yer altını yer üstüne taşıdılar, samimiyetsizliği ve yalanı büyüttüler sürekli…
İrade bırakmadılar.
Makamları, menfaatleri, keyifleri karşılığında ne varsa verdiler…

***
Biat ve talimatla yaşadıkları bu düzenden “egemen” diye söz ediyorlar.
Ya dünyayı ve bizi aptal sanıyorlar, ya kendilerini çok açıkgöz!

***

“Seçim, Türkiye ile ilişkileri yüceltmek isteyenlerle yok etmek isteyenler arasındadır" diyecek kadar kendilerinden geçtiler, böylesine bencilleştiler, körleştiler, kötülük üretiyor kalpleri ve zehirliyorlar bilinçleri…

Çünkü bir başarı öyküleri yok.
Ne bir fikirleri var, ne de gerçekçi bir hayalleri…

 

Bu yazı toplam 2013 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar