Mora’da bulunmuşlardı…
Bir şahidimizin bize ve Kayıplar Komitesi’ne göstermiş olduğu alanda kalıntıları bulunan dört “kayıp” Kıbrıslırum’dan ikisinin kimliği belirlendi… “Kayıp” Yorgos Yeorgiu, Cumartesi günü toprağa veriliyor…
Bir şahidimizin bize ve Kayıplar Komitesi’ne göstermiş olduğu alanda yürütülmüş kazılarda kalıntıları bulunan dört “kayıp” Kıbrıslırum’dan ikisinin kimliğinin belirlendiği öğrenildi.
Bunlardan “kayıp” Yorgos Yeorgiu, önümüzdeki Cumartesi günü (29 Temmuz 2017) saat 14.00’te Larnaka’da Prodromu Kilisesi’nde yapılacak cenaze töreni ardından ailesi tarafından toprağa verilecek.
Yorgos Yeorgiu, “kayıp” edildiğinde 28 yaşındaydı…
Kayıplar Komitesi’nin yürüttüğü kimliklendirme çalışmaları sonucunda kimliği belirlenen dört “kayıp”tan ikincisinin ise Kostas Faşşas olduğu belirtiliyor.
Trullili Kostas Faşşas, 1974’te askerleri ve askeri mühimmatı taşımakta olduğu kamyon, Türk tankları tarafından Mora’da vurulunca kamyon infilak etmiş ve Faşşas ile bazı askerler bu patlamada ölmüştü… Kamyonla birlikte hareket etmekte olan konvoydan sağ kurtulanlar ise tutuklanarak Aya Kebir’e (Dilekkaya) götürülmüş ve burada bir süre tutulduktan sonra öldürülerek bir kuyuya atılmışlardı…
Trullili Kostas Faşşas’la ilgili bazı okurlarımız onun patlamada öldüğüne ilişkin bilgi vermişlerdi.
Bir okurumuzun babası olan şahidimizle birlikte 23 Ocak 2016’da Kayıplar Komitesi’nin Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum yetkililerine bu olası gömü alanını göstermiştik… Bir süre sonra bu alanda başlatılan kazılarda, Faşşas’ın kamyonunun parçaları, mermiler ve dört “kayıp” Kıbrıslırum’dan geride kalanlara ulaşılmıştı.
Okurumuzun ve şahidimizin yardımları sonucu kalıntıları bulunan bu iki Kıbrıslırum’un, Yorgos Yeorgiu ile Kostas Faşşas’ın ailelerinin acısını paylaşıyoruz… Okurumuza ve şahidimize göstermiş oldukları insaniyet için yürekten teşekkür ediyoruz… Kayıplar Komitesi’ne de bu alanda kazı yürüttükleri için çok teşekkürler…
O GÜNLERDE NELER YAZMIŞTIK…
23 Ocak 2016’da Kayıplar Komitesi’ne bu alanı göstermiş olduğumuza ilişkin yazımız bu sayfalarda yayımlanmıştı… 25-26 Şubat 2016’da yayımlanan yazımızda şöyle diyorduk:
“*** Kayıplar Komitesi yetkililerine, Mora dışında olası bir gömü yeri gösterdik…
Mora’nın tarlalarında olası gömü yeri…
Tüm bu süreci, değerli arkadaşımız, “kayıp” yakını Katerina Antona’yla uzun bir telefon konuşması başlatıyor.
Katerina Antona’nın kardeşi “kayıp”tı ve 2003’te barikatlar açıldığı zaman Mora’ya ve civar köylere, gazeteci arkadaşımız Andreas Paraskos’la birlikte pek çok kez gitmişti – kardeşinin akibetiyle ilgili bilgi arıyordu…
Bu köylerden birisinde bir çoban bulmuştu ve o yaşlı çoban, Katerina Antona’ya çok yardımcı olmuştu… Bu yaşlı Kıbrıslıtürk çoban, çok şey biliyordu çünkü…
Katerina Antona, yaşlı çobanı anlatıyor bana ve bir de o bölgede gömü yapmış olan Moralı dozerciyi… “Acaba hala hayatta mı?” diye soruyor.
Savaşta öldürülenleri gömmüş şirosuyla…
Aslında aradığımız Faşas adlı Kıbrıslırum “kayıp” ve onunla birlikte savaşta öldürülen 40’tan fazla Kıbrıslırum “kayıp” asker…
Katerina’ya bu konuda araştırma yapmaya söz veriyorum ve birkaç gün sonra bu bölgeden bir okurumu arıyorum… Ona şirocuyu soruyorum…
Şirocunun çoktan ölmüş olduğunu öğreniyorum…
Ancak yaşlı çoban hayatta ve bu ne tesadüf, meğer okurumun babasıymış! Buna inanamıyorum ve çok mutlu oluyorum çünkü Katerina’nın da bu habere çok sevineceğini biliyorum… Çünkü birkaç yıl önce köye gidip bu yaşlı çobanı aradığı zaman, çobanın oğlu olduğunu iddia eden bir Kıbrıslıtürk ona “Babam çoktan öldü” demiş – Katerina ağlamış bu sözcükleri duyunca… Şimdi bunun düpedüz yalan olduğu ortaya çıkıyor – herhalde Mora’da bu yalanı söyleyen şahıs, Katerina’nın köyden uzak durmasını istiyordu… Böylesi bir yalan için başka bir izahat bulamıyorum…
Katerina bu tür davranışlara her iki tarafta da maruz kalmış… O günlerde binbir heyecan ve hevesle “kayıplar”la ilgili bilgi toplayıp Kıbrıslırum Kayıplar Komitesi’ne bunları aktarmaya çalışırken, sivil bir polis ona “Türk tarafına gidip Kıbrıslıtürkler’den bu konularda sakın bilgi isteme!” demiş…
Eğer o dönem Kayıplar Komitesi Kıbrıslırum Üye Ofisi’ne aktarmış olduğu bilgiler doğru değerlendirilmiş olsaydı, o zaman şirocu bulunabilir ve belki bazı gömü yerlerini gösterebilirdi Kayıplar Komitesi’ne.
Fakat hiç kimsecikler Katerina’nın ortaya çıkardığı bilgileri duymak istemiyormuş, bu bilgiler öylece atılı kalmış… Şirocu ölmüş ama en azından yaşlı çoban hayatta…
Katerina’ya telefon edip yaşlı çobanın hayatta olduğunu söylediğimde kulaklarına inanamıyor, çok mutlu oluyor…
“Ama o gün köyde bir kişi bana çobanın oğluyum, babam öldü dediğinde ağladıydım, çok üzüldüydüm…”
İşte şimdi gülümseyebilir Katerina çünkü tanıdığı yaşlı çoban hayatta.
Hemen Kayıplar Komitesi yetkililerini arıyorum ve okurumun babasıyla bir buluşma ayarlıyorum… Yaşlı çoban bize bu bölgeye gömülmüş olan kamyondaki “kayıplar”ın olası gömü yerini gösterecek…
Onunla bir tek Cumartesi öğleden sonra buluşabileceğimizi öğreniyorum ve böylece 23 Ocak 2016 Cumartesi günü Kayıplar Komitesi yetkilileriyle birlikte, yaşlı çobanla buluşmaya gidiyoruz… Çok soğuk bir gün bu, zaman zaman yağmur da yağıyor…
Kayıplar Komitesi yetkililerinden Ksenofon Kallis’in yanı sıra, bir de Kıbrıslıtürk araştırma görevlisi ve bu bölgede kazılara katılmış, ekip liderliği yapmış Kayıplar Komitesi arkeologlarından bir arkadaşımızla birlikte gidiyoruz yaşlı çobanla buluşmaya… Bu arkeolog arkadaşımız, bu bölgede neresinin kazılıp kazılmadığını iyi biliyor… Kayıplar Komitesi Kazılar Koordinatörü Andri Palla da bizimle birlikte burada…
Okurumla ve babası yaşlı çobanla buluşuyoruz.
Yaşlı çobanla sohbetimizde, bu bölgede yapılan kazılarda bulunmuş olan 12 “kayıp” Kıbrıslırum’un çeşitli gömü yerlerini kendisinin Kayıplar Komitesi’ne göstermiş olduğu ortaya çıkıyor… Yardım etmek istiyor çünkü harika bir insan yüreği var…
Yıllar önce okurumla birlikte Mora’da çeşitli olası gömü yerleri göstermiştik – meğer tüm bu bilgileri babasından almış! Yaşlı çobanın oğluyla birlikte Mora’da göstermiş olduğumuz ancak henüz kazılmamış yerler de var… Soğukta, tarlaların içinde durup bunları konuşuyoruz…
Sonra bize Faşas’ın kamyonunun nerede durduğunu gösteriyor…
“Ancak o kamyondakilerden geride kalanları kolaylıkla bulamazsınız” diyor. “Çünkü orada ileride tanklar vardı ve tanklar bu kamyonu bombaladıydı… Kamyon bomba doluydu ve isabet alınca bu bombalar patladıydı… Kamyondaki askerler öldüydü… Etrafa saçıldıydılar…”
“Eğer küçük kemik parçaları ya da diş bile bulabilsek, belki DNA testleriyle kimliklendirme yapılabilir” diyorum yaşlı çobana… “Yani kamyonun ve içinde bulunan insanların tam olarak nereye gömülmüş olduğunu bulmak önemli…”
Bize kamyonun bombalandığı zaman nerede durduğunu gösteriyor… Bu kamyon bir süre öylece yanık vaziyette kalmış ve gelen geçen herkes bu manzarayı görmüştü… Bunu okurlarımın daha önce anlattıklarından da biliyorum…
Burası, Ercan’dan Afanya’ya giden yol üzerinde bir nokta… Yakınlarda Çömlekçi Çiftliği var…
Bizi buraya getiren yaşlı adam, Katerina’yı da hatırlıyor ve ona selam söylüyor…
“Zannedersam kocası ya da kardeşi kayıptı” diyor.
“Aslında kardeşi kayıptı ve başka kayıp Kıbrıslırumlar’la birlikte Ayakebir’de (Dilekkaya) bir kuyuda gömülü bulundular…” diyorum.
Arabaları yol kenarına parkettik ve çamurlu tarlalarda yürüdük… Bu noktaya geldik… Fotoğraf çekiyoruz, koordinat alıyoruz.
Hayır, Kayıplar Komitesi bu yaşlı çobanın şu anda bize göstermiş olduğu yerde hiç kazı yapmamış. Bizimle birlikte gelen arkeolog arkadaşımız, burada hiç kazı yapmadıklarını teyit ediyor. Bu tarlanın sağındaki ve solundaki tarlalar kazılmış ama burası kazılmamış…
Yaşlı çoban, “Yüzeysel biçimde gömüldüydüler” diye anlatıyor.
Durduğumuz bu tarladan az ileride başka bir olası gömü yeri göstermiştik. Yolun iki tarafı kazılmış fakat herhangi bir şey bulunmamıştı. Yol kazılmamıştı. 1974’te bu bölgeden geçen yolla şimdiki yol aynı değil. Katerina da barikatlar açıldığı zaman Kayıplar Komitesi’nden bir Kıbrıslıtürk yetkiliyle buluşmuş o dönem, yanlarında Paraskos da varmış. Bu yetkili de kendisine “Yolun altında olduklarını biliyoruz, orası da kazılacak” diye bilgi vermiş o zaman, yıllar önce… Ve Katerina’ya yolun da kazılacağına söz vermiş ancak yol henüz kazılmış değil…
Soğuk bir ikindi bu, ileride, ufukta bulutlar uzanıyor, zaman zaman yağmur serpiştiriyor, çamurlu tarlalara sessizlik hakim…
Bu kez burada o “kayıp” konvoydaki “kayıp” Kıbrıslırumlar’dan geride kalanlara ulaşabilecek miyiz acaba?
Yoksa daha fazla çalışmamız, daha fazla uğraşmamız mı gerekecek onlardan geride kalanları bulabilmek için?...
“Kayıp” yakını arkadaşım Katerina Antona’ya bu süreci tetiklediği ve yaşlı çobanı bulmamızın yolunu açtığı için teşekkür etmek istiyorum… Mora dışındaki bu olası gömü yerini göstersin diye babasını – yaşlı çobanı – buraya getiren okuruma teşekkür etmek istiyorum… Yaşlı çobanımıza teşekkür etmek istiyorum… Kayıplar Komitesi yetkililerine, bizimle birlikte buraya gelip bu olası gömü yerini onlara göstermemizi kabul ettikleri için teşekkür ediyorum…
Bu konuda daha ayrıntılı bilgi sahibi olan okurlarım beni isimli veya isimsiz olarak arayabilirler… Telefon numaram 0542 853 8436…
Bunu insanlık için yapıyoruz…”
(25-26 ŞUBAT 2016 – YENİDÜZEN)